Mehmet ASLANOĞULLARI

Mehmet ASLANOĞULLARI

Ben bir volkanım, sense kıvılcım

Ben bir volkanım, sense kıvılcım

Frantz Fanon ‘Yeryüzünün Lanetlileri’ adlı yapıtında; ki bu kitap yazılı bir kaynak olmanın ötesinde bir kıtanın kader telakki edilmesi empoze edilen yaşamının veya kaderinin panoramasını doksan derecelik dik açıyla yansıtan harikulade bir eserdir, koloni dönemi ve sonrası Cezayir insanında meydana gelen psikolojik, psikiyatrik ve psiko-sosyal bunalımları çarpıcı örneklerle anlatmıştır.

Savaş, isyan, katliam, ihanet, korku, işbirlikçilik, yakınları tarafından aldatılma v.b durumların bu insanların ruhsal dinginliğini, sağlıklı düşünme, mantıklı çıkarsamalar yapma güdüsünü ve entelektüel yeteneklerini nasıl yok ettiğini anlamak için sömürge aydınlarının (1) kitaplarını okumak ne derece aydınlatıcı olur, bu bile bir muamma doğrusu. Ama insanların etnik kimliklerini, dinsel inanışlarını, dünya görüşlerini, yaptıkları işi ve örneğin devam etmekte olan Irak işgali ve neden olduğu şer hakkında konuşmamak, bunlarla ilgilenmemek, bırakın yerküreyi, çevresinde meydana gelen küçük ölçekli olaylara bile veya örneğin bir trafik kazasına müdahale bile etmeyi istememeleri anılan geçmiş yaşantıların insani olanı nasıl yok ettiğini gösteren bariz örneklerdir. Bu misalleri biraz irdeleyince altından yine savaş ve şiddet kokuları gelmektedir.

İbni Sina’nın ‘İnsan hastalıklarının yüzde doksanı ruhi temeller dayalıdır’ sözü ne doğru, ne doğru!

Fanon’un bir doktor olarak yaptığı teşhisleri acemi bir kalem ehlinin çabalarıyla ortaya çıkarmak oldukça zor tabii ki. Bir de işin uzmanlık ve eğitim boyutu düşünülünce… Ama sömürgeleştirilen veya genel tabirle ezilen insanın ruhsal durumu her zaman böylesi acınası ve hastalıklı olmamıştır. Her ne kadar kendi geçmişi de bu etkisizleştirilen, kişiliksizleştirilen kesimlerin/insanların geçmişine benzese de Fanon’un yaptığı mücadeleyi benzer bir kulvarda yapan Malcolm X te istizafa uğratılan insanların bu geçmişi ve müsebbiblerini nasıl faka bastırdığının bariz örnekleridir.

Fanon’un Fransız tepeden bakmacılığına karşı yürüttüğü mücadele siyah gençler arasında ne kadar takdir ediliyor, ölçmek güç. Şaire öykünüp

‘Her şey bir rüzgâra bakıyor ağabey,

Bakma esrar çekip mayıştıklarına,

Şu mağripli çocuklar var ya,

Bir gün yakacaklar Paris’i (2) diyecek önseziler bizde olmadığı için veya böylesi enternasyonel bir kalp taşımadığımızdan belki, gelecekleri hakkında bir tasavvura sahip değiliz. Ama banliyölerde yakılan arabaların dünyayı aydınlatıp aydınlatmadığı, kış günü Avrupa’yı ısıtıp ısıtmadığı üzerine çok şeyler söylenebilir. Bizim gözlemimiz daha çok Amerikan siyahlarıyla ilgili. 

Malcolm Little, yaşantısı ve üzerinde yazılan ve çizilen bunca yekuna rağmen henüz hakkı teslim edilememiş bir kahraman olarak Harlem’in diriler kabrinde yatıyor şimdi. Aynı rengi paylaştığı Afro-Amerikalılar ise az müzikli çok bass’lı pop müzik v.b video kliplerle, bol hatunlu, bol paralı,bol alkollü gece gündüz alemleriyle iştigal etmekteler.

Oysa Amerikan siyahları içerisinde,- kişiliksizleştirilme vesikaları olsalar bile, bu kliplerdeki zengin sayılabilecek yaşamı yaşayan ancak karanlık işler yapan, bizdeki tabirle mafyacılık oynayan nüfusça az bir kesim var. Yani öyle iddia edilebileceği gibi ABD’deki mafya işlerini İtalyanlar veya siyahlar falan yapıyor değil. Sözü gelmişken Avrupa’daki gayrimeşru işleri yapan kaymak tabaka da Ekrad kavimleri değil.

Yine de Amsterdam, Hamburg veya Paris’te bir banliyöden geçerken veya Türkiye’deki popüler tabirle bir varoşta rastladınız diye onların tümünün esrar sattığını, uyuşturucu bulamıyor diye bally falan çektiğini, yolunuzu keseceğini ve sizi bıçakla tehdit edeceğini falan düşünmeyin.

Doğru. Bir rap şarkısında geçen ’Bütün zenciler kardeşin değildir, Malcolm X’i öldüren içimizden biriydi’ sözü doğru olabilir. Ama her millet içinde böyle satılık tipler bulunur. Lakin New York veya California’da gezinirken herhangi bir saate önünüzü kesip Amerika’nın Büyük Orta Doğu Politikası, Irak İşgali, Amerikan politikasının yanlışları hakkında sizinle anket yapmak isteyen siyah bir gençle de karşılaşabilirsiniz. Komplo teorilerine kanıp ta kırmızı atkılı Türk aydınına(3) öykünerek bunu Siyonistler veya kimliklerini hep sakladıkları iddia edilen saba teistlerle karıştırmayın.

Çünkü Avrupa’da olduğu gibi Amerika’da da, siyah veya beyaz olsun, küreselliğin pozitif yönlerinden yararlanarak veya belki de göksel bir müdahale sonucu işi dünyanın gidişatını sorgulamaya vardırtacak derecede ‘Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir’i(4) bayraklaştıran gençler var. Bu gençler, bırakın sömürge toplumlarından çıkan mücadeleci kişilikleri, dinleri, felsefeyi bilmeyi, kendilerini İsa’nın havarisi kadar misyon sahibi gören idealist kişilikler.     

Birbirlerinden oldukça farklı iki coğrafya olan Cezayir ve Amerikan toplumunda adı ister sömürgecilik, ister beyaz adamın siyah adama yaptığı baskı, ister köleleştirme, ister özgürleştirme densin yaşanan her ne varsa homosaphiens hafızanın bir taraflarına kaydediliyor. Ve ‘insan nisyan ile maluldür’ dense de bir hatırlatıcı ve öğüt olan kitaplar bu atasözünün etkisini kırabilmektedirler.

İlyas beyin ‘Ben bir volkanım, sense kıvılcım, volkanı tutuşturan bir kıvılcımdır’ çıkışını hatırlayınca, Fanon ve Malcolm gibilerinin siyahi gençlerde yaptığı etkinin tutuşturma eksenli mi olduğu yoksa gökler üstünde duran kalemden damlayan mürekkepten mi kaynaklandığı üzerine eğri oturup ince düşünmek elzem hale gelmektedir.

Atilla Koç’u gözyaşlarına boğan kıvılcım hangi elementten mamuldür?

Aslında her şey göksel müdahalelerle mi ilintili?

 

1-Burada sömürge aydını kavramına kimi toplumbilimcilerin yaptığı gibi negatif bir anlam yüklenmemiştir

2-Sokrates

3-Hakan Albayrak

4-Her hafta SkyTürk televizyonunda yayımlanan bir programa katılarak okuduğu kitapları gözümüze sokan ama çok bilen, Türkiye’nin en büyük şizofrenlerinden biri.

Bu yazı toplam 5311 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet ASLANOĞULLARI Arşivi