Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Ya İmam Hatip bahçesinde çıksa idi

Ya İmam Hatip bahçesinde çıksa idi

Türkiye değişiyor artık, birkaç generalin ve siyasetçinin peşine takılan Türkiye değil, general ve siyasetçiyi değiştiren Türkiye dönemi başladı.
 
Sayın Başbuğ’u izledik sanki üniforma giymiş Süleyman Demirel konuşuyordu. Çok şey söyledi ama söylenmemesi gerekeni de  ustaca sakladı.
 
Basın toplantısının asıl amacının kamuoyu önünde güven artırma çabası olduğu anlaşılıyor. Çünkü toplumun sevgi ve güvenini kazanamayan ordunun yönetilemeyeceğini anladı Sayın Genelkurmay Başkanımız.
 
Hukukçulara mesajlar
Basın toplantısının topluma en büyük kazancının da artık savcı ve yargıçların ‘Asker ne der’ kaygısı ile konjonktürel karar verme gerekçelerinin ortadan kalktığını görmemiz oldu.
 
Eğer terör savcıları zaaflarının kurbanı olup kendilerini yıpratacak konuşmalar yapmazlarsa cesaretle olayların üzerine gitmelerine bir engel kalmamıştır.
 
Açıklık ve samimiyet vurgusu
Çok rahat ve kendisinden emindi. İlk defa bir Genelkurmay Başkanı demokrasiye inanmayan bizde barınamaz dedi. Darbe isteyen bizde barınamaz dedi. Hukuk devletinde kimse mahkemeyi destekleme veya desteklememe hakkına sahip değildir dedi.
 
Bunlar geçte olsa duymaktan mutlu olduğumuz sözlerdi.
 
Darbeye karşıyız ama...
Fakat Sayın Başbuğ darbeler yanlıştır demedi, ordunun içinde darbeci yoktur derken ilerde ne kadar mahcup olabileceğini düşünemedi. Ergenekon davasının görevdeki generallere uzanmayacağından bu kadar nasıl emin olabiliyor?
 
Acaba ‘Ben kendiliğimden kendi adamlarımı yedirmem ama açığı olan birisini de savunmam’ diyorsa bu da bir yöntemdir. Ama kamuoyuna güven vermiyor.
 
İki ihtilal dört muhtıra vermiş bir gücü savunurken cezaevine gönderilen korgeneral’in iki orgenerali ziyaretini diğer subayları ziyaret etmemesini gizledi.
 
Dağda akredite
Akredite konusunda etik standartların ne olduğunu bilmiyoruz ama keyfiliğin nasıl önleyeceğini zaman içinde göreceğiz.
 
Cihan Haber Ajansı muhabirinin dağda akredite uygulanarak bırakılmasını Sayın Başbuğ kendisi gündeme getirdi ve samimi rahatsız olduğu anlaşılıyordu.
 
TSK Poyrazköy ilişkisi
‘Yerden fışkıran silah’ sözünün toplumda karamsarlık uyandıracağını söylerken, cephaneliklerle Türk Silahlı Kuvvetleri ile bağlantı kurulmasından rahatsız olduğunu söylerken haklıydı.
 
Ancak bu haklılığı o silahlar Fatih Çarşamba’da veya bir İmam Hatip Lisesinin bahçesinde çıksa savunacakmıydı Sayın Generalimiz emin değiliz? Yoksa yeni bir irtica dalgası mı başlatılırdı acaba?
                             
GATA ve ahlaksızlık
GATA’da Ergenekon sanıklarının hukuktan kaçırılması iddiasına tepki verirken çok ağır ve sert konuştu. Ancak GATA’ ya sevk için çırpınmaların ahlakiliğini gözardı etti.GATA’da bu kadar uzun tutuklu hasta yatmasının bilimsel gerekçesi yoktu.
 
Dış bilirkişi denetimi yapılmadı. Tabip Odası’nın sevkle ilgili yorumunu yatış ile ilgili yorum olarak değerlendirdi. Eğer GATA’daki doktorlar hastayı sağlam gerekçe olmadan uzun süre yatırıyorlarsa ve bu konuda ‘delilleri karartmak’tan yargılanırlarsa Genelkurmay Başkanının onlara sahip çıkmayacağını anlayabiliriz.
 
Cemaatlar ve laiklik
Sayın Genelkurmay Başkanımızın bu soru sorulduğunda cevabı verirken sosyoloji vurgusu yapması çok doğruydu. Din konusu açıldığında hemen laiklik vurgusunun yapılmasına alışmış toplumu bu ifadeler şaşırttı ve sevindirdi.
 
“Siz başka dünyada yaşıyorsunuz”
Bu söz 2006 YAŞ toplantısında Başbakan’ın Hava Kuvvetleri Komutanı’nın ümmetçi isnadı üzerine söylediği bir sözdü. Şimdi o söze gerek kalmadı diyebilecek miyiz zaman gösterecek.
 
O YAŞ toplantılarında çok subay ‘İrticayı cesaretlendirmeyelim, içlerine korku salalım’ gerekçesi ile yargısız infaza maruz kalmıştı. O ekmeği ve onuru ile oynanan subay, astsubayların düşüncelerinden başka suçları yoktu.
 
Dinin psikososyal bir gerçeklik olduğunun Genelkurmay Başkanı tarafından fark edilmesi sevindirici idi.
 
Laikliğin bir yaşam tarzı değil yönetim biçimi olduğunun anlaşılması için biraz daha bekleyeceğiz ama kendi modernimizi oluşturmaya başladık bile.
 
Siyasette modernleşme demokrasi ve özgürlük demektir.
Dinde modernleşme taassuptan uzaklaşma demektir
Askerde modernleşme siyasetten elini çekme demektir
Devletin modernleşmesi bireyi ezmemesi demektir
Bireyin modernleşmesi özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı olmayı başarması demektir.
Toplumun modernleşmesi bu saydıklarımın hepsi demektir.
Çağdaşlığı gardrop modernliğine indirgeyenlerin kulakları çınlasın...
 
Devlet dinden elini çekerse, dini cemaatler de siyasetten elini çekerler.
Devlet hizmetine girip yükselerek yetkilerin zorbalar grubunda toplanmasını sağlayan resmi ideolojinin toplumda karşılığı yoktur.
 
Ergenekon lobisinin toplum mühendisliğinin sonuna yaklaştığımızı söyleyebiliriz.

Bu yazı toplam 3368 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Arşivi