Uyuşturucu kullanımı suç oranını artırdı

Uyuşturucu kullanımı suç oranını artırdı
Akşam Gazetesinden Nagehan alçı da bu hafta suç ve bağımlılık gibi soruların cevabını merak etti ve son dönemin suç grafiğini farklı perspektiflerden değerlendirmek için iki uzmanla bir araya geldi:

NAGEHAN ALÇI / AKŞAM PAZAR


Üst üste gelen cinayet haberleri Hollywood filmlerini aratmıyor. Kafası kesilen bir genç kız, çocuğunu defalarca bıçaklayan bir anne, kardeşini öldürüp çeyiz sandığında saklayan bir kız kardeş

Son günlerde gündemin üst sıralarında yer alan suçlar "Yoksa bir dehşet ülkesine mi dönüyoruz?" sorusunu akla getiriyor.

Akşam Gazetesinden Nagehan alçı da bu hafta bu sorunun cevabını merak etti ve son dönemin suç grafiğini farklı perspektiflerden değerlendirmek için iki uzmanla bir araya geldi: Emekli emniyet müdürü Feramuz Erdin ve Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı  Doç Dr. Doğan Yeşilbursa.

Erdin polisin  başarı hanesine artı puan yazdırmak için suç gizlediğine dikkat çekti. Yeşilbursa ise toplumdaki değişimin bireyleri yalnızlaştırdığını ve sistem dışına ittiğini söyledi. İki uzmanın da dikkat çektiği ortak  nokta ise şiddet artışında uyuşturucu kullanımının çok önemli bir faktör olduğu. Ve söylediklerine göre Türkiye'de uyuşturucu kullanımı hızla artıyor!

Psikiyatrist Doğan Yeşilbursa'ya göre  suç artışında en önemli faktörlerden biri uyuşturucuya ulaşmanın kolaylığı ve bu nedenle kullanımının yaygınlaşması..

Türkiye'de suçun cinsi mi değişiyor?

Suçlu profili değişiyor. Toplumsal yapının değişimine paralel olarak özellikle son 10-15 yılda teknolojinin kullanımının artıyor olması insanların farklı kaynaklara erişimini kolaylaştırdı.


Bütün bunlar neden suça teşvik etsin?


Suçların artışında bir kırılma noktası var mı? Kafa kesme cinayetleri vs yeni mi hakikaten?

Hayır, kırılma noktası yok. Son 10-15 yılda yavaş yavaş şekillenen bir süreç bu. Toplumsal değişimle beraber sosyo ekonomik farklılıkların daha belirgin hale geldiği bir dönemden geçiyoruz. Kişilerin daha üst gruplara ait özlemleri artıyor, çünkü o grupların yaşamlarına daha vakıflar. Kestirmeden oralara ulaşmak istiyorlar. Toplumsal değerlerin aşınması da bir takım gelişim aksamalarına neden oluyor.

SERTLİK VE HIRÇINLIĞIN PRİM YAPTIĞI BİR DÖNEMDEYİZ

Anlattığınız toplumlar gelişirken geçtikleri bir evre midir?

Hayır, her gelişmekte olan her toplum bu yolu takip eder diye bir şey yok. Burada çekirdek aile içinde  ve metropollerde giderek izole kalan, mahalle yapısını dışına çıkan, benlik saygısı düşük bireyler ortaya çıkıyor. Suç işleme riski daha çok bu insanlarda. Bir de bir takım rol modelleri oluştu. Sertliğin ve hırçınlığın daha çok prim yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Bu da etkiliyor.


Suçların artmasında en önemli etken ne?

Toplumda uyuşturucu madde kullanımı ciddi şekilde arttı. Gençlerin büyük tehlike içinde olduğunu düşünüyorum.

Neden bu kadar çok arttı?

Erişim kolaylaştı. Geçen gün çalışma arkadaşım 'Galiba bir tek biz kullanmıyoruz' dedi. Özellikle esrara ve uyarıcı haplara ulaşım artık çok basit.


Madde kullanımının artması toplumların hangi evresinde gerçekleşir? Bu, toplumun bir dönüşümden geçtiğinin işareti midir?

Bağımlılıkla uğraşanlar buna arz-talep işi derler. Arz varsa talep de olur. Problem arzın önünü kesilememesi. Bu belli bir toplum evresine işaret etmez. Çin'de vs toplumu kontrol etmek için uyuşturucudan faydalanılmıştır ama bu gün Türkiye'deki madde kullanımı buna karşılık gelmiyor. Yalnızca piyasada çok miktarda ve kontrolsüzce mevcut.

Bir yandan gündemde yer alan korkunç cinayetler öte yandan Ergenekon soruşturması kapsamındaki gözaltılar ve ekonomik kriz. Toplumun ruh sağlığı bu tablo karşısında nasıl etkileniyor?

Giderek kayıtsızlaşıyor ve siniyor insanlar. Olanları arkası yarın gibi izliyorlar. Sanki başkasının hakkına el uzatmanın meşrulaştığı bir süreçteyiz. Bu bir yandan insanları sindirirken öfke de yaratıyor.

Böyle bir durumda rahatlamak için bireysel olarak ne yapmak lazım?

Öncelikle konuşmak ve paylaşmak çok önemli. Olayları nesnel bir şekilde tartışıp biriktirdiğimiz öfkemiz varsa bunu boşaltmamız lazım. Mesela birine mi sinirlendiniz? Söyleyin, 'ben bundan rahatsız oldum' deyin. Duygunuzu ifade edecek ortamı yaratın.

Ama mesela trafikte bunu yapmak mümkün değil. Bu ülkede, hele bir de İstanbul'da yaşıyorsanız öfkenizi bu kadar kolay ve barışçı yöntemlerle boşaltamıyorsunuz. Biz ne yapacağız?

Doğru. O zaman reaksiyon vermeyip olabildiğince kendimizi kontrol etmek lazım ki fiziksel zarar görmeyelim. 'Durup, susmalıyım, aksi halde karşılaşabileceğim riskler çok fazla' diyebilmeliyiz. Bu toplumda var olabilmek için belli alanlarda edilgen davranmayı göze alabilmek lazım. 'Ben kim olduğumu biliyorum. Ne yaptığımı da. Dolayısıyla arkamdakinin benden yol alması varlığım için tehdit oluşturmaz' diye düşünmeliyiz.


Peki korku ve çaresizlik duyguları ile nasıl baş edeceğiz?

Bireysel varoluş alanları yaratarak. Sanat, edebiyat, müzik gibi insanı var eden değerlerle, hobilerle  kendini besleyerek.


Bu süreç insanların inançla olan bağlarını kuvvetlendirir mi sizce?

Belirli insanlarınkini evet. İnsanlar kendilerini daha güçsüz ve umutsuz hissettiklerinde daha büyük bir güce tutunmak isterler. Bu din ya da iktidar olabilir. Güce ve iktidara tapınma artar.

Ne yazık ki seri katiller artık aramızda

Emekli emniyet müdürü Erdin, son dönemde işlenen cinayetlerdeki önemli bir ayrıntıya dikkat çekti: Eskiden katiller namus, kızgınlık gibi nedenlerle tanıdıklarını öldürürdü. Şimdi cinayetler nedensiz, kurbanlar yabancı ve seri katiller aramızda

Son dönemde Türkiye'de cinnet patlaması mı var yoksa medya bu tür olaylara daha çok yer verdiği için mi biz suçları daha çok görür olduk?

Medyanın atladığı  bir haber önceden de yoktu. Suç artıyor. Bir defa suçların vasfı değişti. Eskiden namus, kızgınlık vs ile cinayet işleniyordu. Şimdi sebepsiz cinayetler ortaya çıkmaya başladı. Daha önce mahalli ya da kişisel cinayetler işleniyordu.


Sebepsiz cinayetle katilin yabancı birini kurban seçmesinden mi bahsediyorsunuz?

Evet, yabancı kurbanlar ve bazen de seri cinayetler.  Oysa bizde seri cinayet olmazdı.

AİDİYET DUYGUSU KAYBOLDU VAHŞET ÖĞRETİLİYOR

Ne değişti?

Aile ve toplum değerleri zayıflıyor. Aidiyet duygumuz kayboluyor. Sanıyorum sosyalleşme azaldıkça suç artıyor. Bir de korku filmleri ve bilgisayar oyunları var. Bunlar teşvik ediyor.  Burada medyanın olumsuz etkisinden bahsetmek gerek. Mesela Hizbullah cinayetlerinde domuz bağı kullanıyordu. Bunu en ince ayrıntısı medyada dökülünce domuz bağı ile işlenen cinayetlerin sayısı arttı. Bence vahşet öğretiliyor.


Vakalar arttı ama artık polis bu vakaları daha hızlı çözer oldu. Teknikler mi gelişti?

Evet, eskiden teknolojiler hem pahalıydı hem de bunları getirmek için belli bir anlayış gerekiyordu. Artık hem daha ucuz hem de bu anlayış var emniyette. Eskiden tüm delilleri toplayıp adalete sonradan intikal ettiriyordunuz. Şimdi zaten olay yeri inceleme dedektifleri her türlü delili buluyor. CSI teknikleri polis tarafından çok iyi kullanılır oldu. Bu nedenlerle olaylar daha hızlı çözülüyor artık.

Teknoloji nereden geliyor? Biz sadece alıcı mıyız?

Evet, ABD, Avrupa ve Japonya'dan geliyor. Ama bizimkilerin de yaptığı bir takım yazılım programları var. Mesela ABD'de bilmem kaç milyon dolar olan bir program var, DNA bankası. Bunu bizimkiler çok daha ucuza yaptılar.


Anlattıklarınıza bakınca bir tutarsızlık görüyorum. Polis artık çok daha çabuk bir şekilde suçluları yakalıyor ama bu hiç de caydırıcı olmuyor. Suç azalacağına artıyor. Neden?
İnsanlar suç işlese de bir şekilde cezadan kurtulacaklarını düşünüyorlar. Rahşan Affı çıkarıldı örneğin. 4616 şartlı salıverilme yasasından sonra 6 yıl içerisinde aynı şahıslar aynı suçları işleyip cezaevlerine geri dönmüşler. Bu çok ciddi bir rakam. Eve dönüş yasaları da var. Bunlar suça teşvik ediyor. Adalete güveni etkiliyor.

POLİS SUÇ SAYISINI GİZLİYOR

Asayişle ilgili suç oranlarının grafiği nasıl?

Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi bu. Sağlıklı suç istatistikleri Adalet Bakanlığı istatistikleridir. Polis ve jandarmada ise durum farklı. Polis başarılı olduğunu göstermek için suç gizliyor. Mesela siz kapkaça uğradınız, polise gittiniz. Bu suç adli suç dosyasına gidiyor. Yani polisin kaydettiği suç dosyasına girmiyor. İki ayrı defter var. Polis hem kendini hem halkı kandırıyor.
Suçun az görünmesi ona göre personel sayısı ve imkan sağlanmasına yol açar. Bu da polisin işine gelmez. Poliste zaten yeterli imkan var, çok güçlü. Onu umursamıyor. 'Suçla etkili bir yekilde mücadele ediyorum' mesajı vermek istiyor.

Jandarmada durum neden farklı?
Orada suç sayısına göre ödenek ve personel alınıyor. O yüzde at arabası devrilmesini bile suç olarak işliyor jandarma. Bu yüzden de kırsalda suç artarken kentte azalıyor gibi görünüyor.

Bu haber toplam 6625 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.