Türk milleti HEM asker hem ana kuzusu

Türk milleti HEM asker hem ana kuzusu
Ali Nahit Babaoğlu ünlü bir psikiyatri uzmanı ve yazar. 20 kitabı var. Okuyanus Yayınları arasından çıkan son kitabı Kim Bu Çılgın Türkler? hem bilgi dolu hem de insanın ruhuna nefes aldırıyor.

MURAT MENTEŞ / STAR PAZAR EKİ


Ali Nahit Babaoğlu ünlü bir psikiyatri uzmanı ve yazar. 20 kitabı var. Okuyanus Yayınları arasından çıkan son kitabı Kim Bu Çılgın Türkler? hem bilgi dolu hem de insanın ruhuna nefes aldırıyor. ‘Oh be’ diyorsunuz, ‘Türkiye varmış, ben varmışım’ 
Kim Bu Çılgın Türkler bilimsel bir eser mi yoksa denemelerden mi oluşuyor, karar veremedik?

Bilimsel bir kitap değil, bilimlerin kullanıldığı bir kitap. Köşe yazısı tadında yazdım. 

Kimlik konusu, bir psikiyatr olarak sizi neden ilgilendirdi?

Çünkü son dönemde kimlik, psikiyatrinin de konusu olmaya başladı. Kimlik bunalımı diye bir şey var. Kimlik ile kişilik ayrı şeyler. Psikiyatri, kişilikle ilgilenir. Kişilik bozukluğu diyebileceğimiz bir durum, bazı milletlerin kimliğinin parçasıdır ve onlar için aslında normaldir. Kimlik daha ziyade sosyolojinin konusu tabii...

DÜNYANIN MERKEZİ GİBİYİZ 

Bazı Türk aydınları neden Türkleri sevmiyor?

Kimlik bunalımı olabilir, kişilik bozukluğu olabilir, bilemiyorum. Onlara bir tepkim var tabii. Aydın, kendi milletinin kimliğiyle barışık olmak durumunda. Eleştirebilir fakat içten, içeriden eleştirmelidir. Bu işin doğası böyle. 

Ulusal bir psikolojik sorunumuz var mı?

Türk halkının paranoid özellikleri var. Aynı zamanda histriyonik özelliklerimiz de var: Kendimizi dünyanın merkezi olarak görüyoruz. Ve ana kuzusuyuz. 

Ne? Ana kuzusu muyuz?

Evet, biz ana kuzusu bir milletiz. Gerçek bu. Bunu göstermiyoruz, ifade etmiyoruz, üstlenmiyoruz ama böyle. Bir yandan kendimizi büyük görürken, bir yandan da ödümüz kopuyor, ‘Ya büyük değilsek?’ diye.

EINSTEIN TAM BİR ALMAN 

Avrupa Birliği’nin ortalama vatandaşı ancak birkaç yüzyıl sonra ortaya çıkacak diyorsunuz?

Aynen öyle. Amerikan vatandaşının ortaya çıkması da 200 yılı bulmuştur. 

Vatandaş ortaya çıkmayınca ne oluyor?

Onu devletler düşünsün. (Gülüyor) Yani bir Amerikalı, Avrupalı, Rus tipinin ortaya çıkması ha deyince olmuyor. 

Peki ya dünya vatandaşlığı?

Dünya vatandaşlığına inanmıyorum. Bir dilek, temenni ya da mecaz olarak vardır. 

Albert Einstein mesela, dünya vatandaşı...

Değildir. Tam bir Alman’dır. 19. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yarısı boyunca Almanya’da insanların zihinsel üstünlük göstermeleri benimsenmişti. Alman entelektüel hayatı yüce bir nitelik taşır. Ama aşağıdaki Alman halkı, dangalak mı dangalaktır. 

Küreselleşme, kültürel yayılmacılık, internet vb. oluşumlar her milleti birbirine benzetmiyor mu?

Bundan emin değilim. Milletlerin birbirine benzemesi politik bir sonuçtur. Tek-tipleşme ile ulusal kimlik değişimi de aynı şey değil. Milletlerin küresel etkileri nasıl karşılayacağına bakmak gerek.

KİMLİK HARİTAMIZ 

Türkiye’de bir Batılılaşma süreci yaşadık. Kıyafet, alfabe, ölçü-tartı, takvim her şeyi değiştirdik...

Onlar milli kimliğimizde köklü değişiklikler değildi. 

Öyle mi? Asıl önemli değişiklik neydi?

Tebalıktan çıkıp vatandaş haline gelmemizdi. Bu da Cumhuriyet’in ilanından önce başlamış bir süreçtir. Artık sultanlığa geri dönmeyeceğimizden eminim. 

Niye dönmeyelim?

Çünkü artık halkımız düşünme, politik karar verme imkanını benimsedi. 

Asker millet miyiz gerçekten?

Evet, askeriz. 

Askerliğimiz yavaş yavaş kaybolmuyor mu?

Hayır, kaybolmaz askerlik.

DUYGUSAL BİR HALKIZ 

‘Türk diliyle felsefe yapılmaz’ deniyor?

Kim demiş! Biz, millet olarak felsefi düşünmeye yatkın değiliz, o ayrı. Daha duygusal bir halkız. 

Dille epey oynadık. Devrim yapıldı.

Onların bozucu etkileri olduğunu düşünmüyorum. Dil yaşayan bir şeydir. Biz dili kontrol edemeyiz. Yoğun bir entelektüel hayat elbette dilin zenginleşmesine katkısı olur. 

Kitabınızda Lozan Antlaşması’ndan bahsediyorsunuz.

Lozan’a göre, Türkiye vatandaşı ve de Müslüman olan herkes Türktür. Diğer ayrımlar titizlikle kenarda tutulmuştur. Gayrimüslimlerin hepsini azınlık kabul edilir. Cumhuriyet de bu anlayış doğrultusunda ilan edilmiştir. Bizim millet olarak kimlik haritamızı Lozan Antlaşması çizmiştir. 

İsmet Özel, ‘Türkler İslam’ın kılıcıdır’ diyor.

Tuğrul Bey’den sonra evet öyle oldu. Bu da bize özel bir konum verdi. Biz yalnızca Müslüman değiliz, Türk Müslüman’ıyız. Biz İslam’ın kılıcı olduğumuz için mi böyle olduk yoksa böyle olduğumuz için mi İslam’ın kılıcı olduk onu bilemem. Ama kuşkusuz ki Türkler İslam alemi içerisinde özgün bir millettir. İranlılar da öyledir. 

Neden bizde erkek çocuk daha çok seviliyor?

Aslında kız çocuğunu daha çok seviyoruz, fakat belli etmiyoruz. Kız çocukları gönülden sevilir. Erkeklerle de övünülür. Zavallı erkeğe misyon yüklenir: Babasının aslan oğlu olmak zorundadır o. 

Çok mu sarımsak, soğan yiyoruz ve çok mu berbat kokuyoruz?

Türk sarımsak yiyince kötü kokuyor da, Fransız yiyince gurme oluyor. 

Kokmuyor muyuz?

Kokuyoruz, doğrudur. Ağız sağlığına da dikkat etmiyoruz. Fakat Türklerin Fransızlardan daha çok sarımsak yemediği kesindir.

İSLAMİ TUTUMUMUZ VAR 

Türk ateist olur mu?

Bir yönüyle, tabii ki evet, olur. Bir

komedyenin dediği gibi, herkes ateist olabilir. Fakat önemli olan, Katolik ateist mi, Ortodoks ateist mi, Müslüman ateist mi olduğudur. (Gülüyor) 

Yani...

Hepimiz milletimizin kültürü içinde yaşıyoruz. İster dindar, isterse zındığın teki olalım. Hepimizin İslami tutumları var. Temizlik alışkanlıklarımız hep İslamiyet’e göre düzenlenmiştir. Tuvalet kağıdını Batılılar gibi kullanmayız.

Kişiler mi kolay değişir, milletler mi?

Şöyle söyleyeyim: Osmanlı Hanedanına mensup biri geçen yıl Avrupa’dan Türkiye’ye gelmiş. Fakat burada ezan sesinden çok rahatsız olmuş. Müezzin için ‘Bu herif ne bağırıyor?’ demiş. Bunu diyecek bir Türk burada bulamazsın. 

Çok acayipmiş...

Bir tanıdığım ölmüştü. Namazsız niyazsız gömüldü. Ama gene de kefene sarılmıştı. Gene de tabutun içindeydi, Müslüman mezarlığına gömüldü ve kıbleye doğru çevrilmişti. (Gülüyor.)


Hepimizin İslami tutumları var. Temizlik alışkanlıklarımız hep İslamiyet’e göre düzenlenmiştir. Tuvalet kağıdını Batılılar gibi kullanmayız


Ana kuzusu bir milletiz. Bir yandan kendimizi büyük görürken bir yandan da ödümüz kopuyor ‘Ya büyük değilsek’ diye


Kurtlar Vadisi saçma,


Metal Fırtına çocuksu, fakat... 


Milli kimliğin futbol üzerinden işlenmesine ne diyorsunuz?

Futbol, kimliğimizi gerçek nitelikleriyle keşfetmemize pek yardım etmiyor aslında. Yine de bir aidiyet ifadesidir. Futbol tutkusunun sosyolojik nedenleri var. 

Radikal milliyetçiliği veya ulusalcılığı nasıl yorumluyorsunuz?

Bunlar tepkisel tutumlardır. Türk kimliği çok ezildi. Aydınlarımız Türk kimliğini çok küçümsediler. Askerlerimizin başına çuval geçirildi. Buna bir karşı tavır doğuyor. Halkımız gördüğü hakarete cevap veriyor. 

Nasıl bir cevap mesela?

Kurtlar Vadisi, saçma sapan bir dizi. Fakat milliyetçi söylemiyle ilgi çekti. Metal Fırtına kitapları da öyledir. Çok çocuksu bir kahramanlı düşüdür. Rahip cinayetleri de aynı tepkilerin uzantısıdır maalesef. 

Siz de radikal misiniz?

Hiçbir konuda radikalist değilim. Türkiye’de Türkler ve Türklüğün dışlanıyor, bunun küçümseniyor olması beni yaralıyor fakat. Amerika’yla bu kadar içli dışlı olmamızın siyasi açıdan yanlış olduğu kanaatindeyim. Bu arada Amerikalıları da severim yani. 

Amerikalıları neden seviyorsunuz?

Naif bir halktır, tonton insanlardır. Kuşkusuz ki Fransızlardan daha iyidirler. 

Yazar Haşmet Babaoğlu’yla akraba mısınız?

Babaoğulları Güney Anadolu’da epey yaygındırlar: Adana’da, Kahramanmaraş’ta... Benim babamın babası Rufai Şeyhiydi. Rufailer de şeyhlerine baba derler. Bizim baba oğlu oluşumuz oradan geliyor. 

Dolayısıyla...

Haşmet Babaoğlu ile bir akrabalığımız yok. Bir defasında Cem Mumcu ile bir yerde otururlarken adım geçmiş. Cem telefon etti. Haşmet Bey’le telefonda konuştuk.

Bu haber toplam 9567 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.