"Teflon Tipi" Adamlar Şiddetle Orantılı Artıyor

"Teflon Tipi" Adamlar Şiddetle Orantılı Artıyor
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Nevzat Tarhan şiddet ve şiddeti doğuran nedenlerin yanı sıra tedavi yöntemleri hakkında Yeni Şafak Gazetesi'nden Burcu BULUT'a Önemli açıklamalar yaptı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şiddetin toplumda sıkça rastlanan 'teflon adam' tipi insanlarla orantılı biçimde artış gösterdiğini ifade ediyor. Tarhan, karısını, kızını öldüren ya da çocuklara cinsel istismarda bulunanlarda pişmanlık ve utanç duygusunun son derece zayıfladığını kaydediyor Yüzü kızaran ve acıma duygusu olan insanların çoğalması gerektiğini ifade eden Tarhan, popüler psikolojinin mutluluğa ulaştıracak çözümü üretemediğini söylüyor. Tarhan, 'Son 10 yılda ruhsal sorunların artması Mevlana metodunun uygulanması gerekliliğini de ortaya koydu' diyor

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Nevzat Tarhan şiddet ve şiddeti doğuran nedenlerin yanı sıra tedavi yöntemleri hakkında Yeni Şafak Gazetesi'nden Burcu BULUT'a Önemli açıklamalar yaptı. Söz konusu söyleşinin ayrıntıları... 


Siyasal, etnik, ayrımcı ya da cinsel şiddet, dünyanın dört bir yanında seviye farklarıyla yaşanıyor. Basına yansıyan gelişmeler, Türkiye'de şiddet seviyesinin yukarılara tırmandığını gösteriyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 'Türkiye'de suç oranıyla ilgili bir istatistikî çalışma yok ama eskiden ayda bir ya da iki defa gördüğümüz kadına yönelik şiddet olaylarının ölümle sonuçlanması neredeyse her gün yaşanır hale geldi' diyor. Son kitabı 'Mesnevi Terapi'yle olumsuz düşünce kalıplarına karşı Mevlana öğretilerini sunan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Nevzat Tarhan şiddet ve şiddeti doğuran nedenlerin yanı sıra tedavi yöntemlerine ilişkin ilginç tespitler yapıyor.

'Dünya'da 'benim terapistim diyor ki...' şeklinde sohbetler yaygınlaştı' diyorsunuz. Toplum psikolojisi git gide bozuluyor mu?

Dünyada insanların refah seviyeleri yükselirken, mutluluk oranlarında ciddi bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bunun en büyük kanıtı olarak boşanmaların, şiddet içeren suçların bilhassa kadına yönelik aile içindeki şiddettin artmasını gösterebiliriz ve hiç olmadığı kadar psikologlara talep de artmış durumda. Psikologlar adeta insanların günlük yaşamlarının bir parçası haline geldi. Stres kelimesi 20-30 sene önce bilinmezdi ama bugün sokaktaki bir çocuk bile stres atmaktan bahsedebiliyor.

Batıda psikologa olan ihtiyacın bu kadar yoğun olmasının nedeni ne?

Batı kültüründe din ihmal edildi. Dini değerler yok sayıldı. 'Dine, Tanrıya ihtiyacımız yok' denildi. Fakat dinin hayata anlam katma, insana teselli verme ihtiyacını hiçbir şey karşılayamadı. Batıda dinin teselli gücünü psikoloji karşılamaya çalıştı. 21.yy'da batı dinin gücünün yeni yeni farkına varmaya başladı. İlk defa bu sene Philadelphia'da, Amerikan Psikiyatri Birliği'nin gerçekleştirdiği kongrede psikiyatride sosyal model olarak bilinen biyo-psiko, spiritüel model olarak tanımlandı. Bu demektir ki batıda insan artık doğaüstü bir gücün varlığına inanmaya başladı.

RUH AŞINMASINA RUMİ TEDAVİ

Batıda Mevlana'nın kitaplarının en çok satılan kitaplar arasında olduğunu söylüyorsunuz. Bunun nedeni dine olan bakış açısındaki bu değişimi mi?

Bizim Rumi meditasyonumuz var. Bilimsel olarak sistematize edip tanımladık, uygulamaya geçirdik. Grup terapisi tekniği olarak sunmayı düşünüyoruz. Bu tıpkı Mevlana'nın semâ ritüellerinde olduğu gibi müziğin, hareketlerin ve düşüncenin aynı anda kullanıldığı bir terapi tekniği olacak. Mevlana halk terapisi gibi bunu uygulamış. Bu sistem terapide uygulandığı gibi koruyucu ruh sağlığında da uygulanabilir çünkü insanlardaki bazı kutsal değerlerin aşındığını görüyoruz.

Aşınan değerler hangileri?

'Her sene Kıbrıs adası kadar toprak kayboluyor' diyoruz ve önlem olarak toprak erozyonuna karşı faaliyetler gerçekleştiriliyor. Aynı şekilde toplumda da 'değerler erozyonu' var. Değerler Psikolojisi isimli kitabımda da vurguladığım insanları sevmek, sözünde durmak, dürüst, çalışkan, merhametli, mütevazı olmak gibi değerler var ki, kişi bu değerleri kaybettiğinde şiddet ortaya çıkıyor.

MODERNİZM KONFORMİST YAPTI

Bu değerler yeni yeni mi kaybedilmeye başlandı yoksa bu kayıp eskiden de vardı da bu kadar göze görünür mü değildi?

Modernizm popüler psikolojiyle tanımlanabilecek iki konuda değerlere zarar verdi. Birincisi insanları benmerkezci yaptı. İkincisi de konformizmi yaygınlaştırdı. Böyle olunca tüketim çılgınlığı, lüks yaşam teşvik edilir hale geldi. Bunun sonuncunda daha önce istediği küçük bir şeyi alıp mutlu olabilen insan modeli, şimdi her şeye sahip olsa da daha fazlasını ister oldu. Konformizm, modernizmin getirdiği bolluk içinde yokluk yaşatan bir sistemdir.

Konformizmin sunduğu ne yapacağını bilememe durumu herhalde maddi anlamda durumu iyi olanlar için geçerli. Gerçekten yokluk içinde olanların psikolojisindeki şiddet unsurunu nasıl açıklayacaksınız?

Evet konformizmin getirdikleri ile kendini şaşıran insanları seyreden bir başka grup daha var. Bu gruptaki bir kişi mesela 6 ayda bir arabasını değiştiren, her gün yeni bir kıyafet alan konformizm çılgını insanı gıptayla izliyor. Kendisi bu arada çocuğunun elzem bir ihtiyacını karşılarken bile zorlanıyor. Gelir paylaşımındaki bu adaletsizlik öfkeyi de beraberinde getiriyor. Öfke tıpkı uyku gibi biriken bir duygudur. Birikir ve birden bire patlar. Aile içi şiddette de öfke birikiyor ve sonrasında mesela adam eşinin bir sözüyle silahını çekebiliyor. Öfkeyi yok saymak da sakıncalıdır. Birikmeden öğütmek gerekir.

YÜZÜ KIZARAN İNSANLARA İHTİYAÇ VAR

Peki çocuğa yönelik şiddet, cinsel istismar?

Çocuğa yönelik şiddette de artış var 50 sene önce yok muydu? Yine vardı ama daha sınırlıydı ve bu kadar görünür değildi. Şiddeti görünür kılan da medya oldu. İnternet, kötü örneği maksimize, iyi örneği minimize ederek kötülük yapmada insana seçenek sunar hale geldi. Sorunlu kişiye düşünemediği yol yöntemleri öğretti. Bu yüzden medya dünyadaki iyi-güzel gelişmeleri de vermeli. Unutmayalım ki neyi beslersek o gelişir.

'Sorunlu kişiye düşünemediği yol-yöntemleri öğretti' diyorsunuz. Nasıl mesela?

Örneğin bir dizide izlenen şiddet unsurunun toplumda doğal karşılanması, sorunlu kişide 'ben de bunu yapabilirim' duygusunun yoğunlaşmasına neden oldu. Karısını, kızını öldüren, çocuklara cinsel istismarda bulunan insan tiplerine baktığımızda pişmanlık, utanç duygusunun son derece zayıfladığını görüyoruz. Bu tip insanlar 'teflon tipi adam' olarak tanımlanıyor. Nasıl ki teflon tavanın kendisi yanmaz ama içindekini yakar, teflon adam modelinde de kişi başkasını taciz eder ama bundan hiç rahatsız olmaz! Teflon adam modeli insanlar da artış var çünkü toplum gördüğü, duyduğu felaket haberlerini doğal karşılamaya başladı. Daha önce birkaç tane olan cinsel istismar olayı şimdi onlarca olunca insanların ilgisini de çekmez hale geldi. Buna 'kötü dünya sendromu' deniyor.

Kötü dünya sendromundan nasıl kurtulabiliriz?

Yüzü kızaran, acıma duygusu olan insanların toplumda çoğalmasına ihtiyaç var. Bu nasihatle olmaz, canlı örnekler gösterilerek yapılabilir. Hollywood bu yöntemi uygulamaya başladı bile. Aile bağlarını, bireysel değerleri güçlendirecek programlar yapılıyor artık. Ben de mesela yeni kitabım 'Mesnevi Terapi'de bunu okuyucuyla paylaşmaya çalıştım. Olumsuz düşünce kalıplarına karşı Mevlana öğretilerini sunarak kişiyi hayat yolunda geliştirmeye çalıştım.

Geçenlerde doktorunu öldüren bir hasta yakının haberini okuduk. Buradaki şiddet unsurun nasıl tanımlayacaksınız?

Bunu doktora yönelik şiddet değil, 'sağlıkta şiddet' olarak tanımlamalıyız. Daha önce sağlık sisteminde buyurgan hekim, pasif hasta vardı. Şimdi ise pasif hekim, buyurgan hastaya geçiş oldu. Sağlıktaki dönüşüm programı sonucunda toplumdaki beklenti yükseldi ve hekim ile hasta arasında iletişim sorunları yaşanmaya başladı. Hekim hastanın taleplerine doğru karşılığı vermediğinde hasta orantısız tepki vermeye başladı. Birçok hekim sağlıktaki dönüşüm programındaki hastanın yüksek beklentisine ayak uyduramaz hale geldi. Hasta 'özel hastanedeymişim gibi bana davranılsın, her şeyim karşılansın ama para harcamayayım' tarzında bir yaklaşım içine girdi. Devlet hastanelerine fiziksel olarak özel hastane konforu verildi ama hastaya ayrılan zaman olarak aynı titizlikte davranılmadı. Bu da bazı insanları şiddete daha yatkın hale getirdi. Dönüşüm programının faturasını hekim ödüyor!

Futboldaki fanatizmin arkasında liderler var

Futbolda holiganizm ne tür bir şiddet sizce?

Fenerbahçeli taraftarlar mağlubiyet sonrası arabaları devirdiler. Arabayı deviren holiganlar içinde iki doktor, iki mühendis de varmış biliyor musunuz? Yani bu durumun eğitimle ilgisi yok! İngiltere'de de holiganizm var. Radikal eğilimleri olan kişiler de görülüyor bu durum. De-radikalizasyon tedavileri de bu yüzden var. Peki radikal olan kişiyi nasıl anlarız? Radikal olan kişi ilkesiz düşünür. Takımını ön yargılı bir şekilde tutar. Kusurlarını görmez! Radikal kişilerde realite körlüğü vardır çünkü önyargı zihinsel körlük yapar. Radikal taraftar da bu psikolojiyle arabayı yıkarken rahatsız olmuyor, pişmanlık hissetmiyor. Radikal insanlar kolay tahrik olurlar. Şiddet konusunda rahatlıkla yönlendirilirler. Ama futboldaki fanatizmin küçük gruplardan, büyük gruplar haline gelmesi kesinlikle liderlik sorunuyla ilgilidir.

Futboldaki holigan sayısının çoğalmasında takım liderlerinin de suçu olduğunu mu söylüyorsunuz?

Evet kesinlikle. Kurumsal olarak fanatizm destekleniyor mu, desteklenmiyor mu? buna bakmak gerekir. Fanatizm desteklenirse, övgüyle karşılanırsa holiganizm de yaygınlaşır. Holiganizmle mücadelede tabandan değil, tavandan başlamak gerekir. Fanatizm beslenirse taban 'vur' deyince öldürür. Kulüplerdeki üst yönetimin futbolda şiddeti onaylamadığına dair güçlü bir irade göstermeli. Bu yönde bir zayıflık söz konusu. Bu konuda özellikle Fenerbahçe üst yönetiminin doğru davrandığını söyleyemeyiz.

Psikolojide Mevlana metoduna geçmeliyiz

İçsel huzurun yakalanmasında Mevlana'dan yararlanılması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Mevlana kişinin mutsuz olmasına, öfkesine, korkularına karşı çözümler üretti ama şimdiye kadar popüler psikoloji bu çözümleri uygulamaya geçiremedi. Eksiyi sıfıra getirerek hastalıkları düzeltmeyi hedefledi. Hâlbuki pozitif psikolojide sıfırı artıya çevirmek lazım. İnsan daha mutlu nasıl olur? Daha kaliteli nasıl yaşar? Bu soruların cevaplarının aranması gerekir. Son 10 senedir tıpta en çok kullanılan kelime farkındalık. Kişinin zayıf ve güçlü yönlerinin farkına varması şart! Psikoloji bunu ihmal etmişti. Son 10 yılda ruhsal sorunların artması Mevlana metodunun uygulamaya geçirilmesi gerekliliğini de ortaya koydu.

Kaynak: YENİ ŞAFAK 

 

Bu haber toplam 7758 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.