‘Sosyal Bunama’ İle İlişkisi Bulunan Nöronlar Belirlendi

‘Sosyal Bunama’ İle İlişkisi Bulunan Nöronlar Belirlendi
Nörobilimciler diğer canlılardan farklı olmamızı sağlayan üstün özelliklerimizle hastalıklarımızın, aynı özelleşmiş nöronlardan kaynaklandığını düşünüyor

Uzmanlar, Von Economo nöronlarının insanları sosyal canlılar yapmaya yaradığı kadar dejeneratif nöral hastalıklara da yatkın hale getirdiği yorumunu yapıyor

Bilişsel gücümüz bilinen tüm diğer canlılardan daha fazla ve kaderimizi değiştirmek için eylemde bulunabilecek bilince sahibiz. Bununla birlikte evrimin en üst aşamasında yer alan beynimiz ruhsal bozukluklar ve bunama gibi çeşitli hastalıklarla karşılaşıyor. Nörobilimciler diğer canlılardan farklı olmamızı sağlayan üstün özelliklerimizle hastalıklarımızın, aynı özelleşmiş nöronlardan kaynaklandığını düşünüyor.

1999'da araştırmacılar insan ve şempanzelerin beyinlerinde ortak olarak bulunan, spindle nöron adı verilen ince, uzun sinir hücrelerinin varlığını belirledi. Von Economo nöronları (VEN) olarak da bilinen bu hücreler, beyin korteksinin sosyal davranışlar, bilinç ve emosyonlarla ilişkili olduğu bilinen iki parçasında yer alıyor. Bazı balinalarda da keşfedilen bu hücreler diğer primatlarda bulunmuyor.

UYGUNSUZ DÜRTÜSEL DAVRANIŞLAR

California Üniversitesi’nden nörolog William Seeley ve arkadaşları VEN’lerin kişilerin sosyal ortamlarda gerekli bazı engellenmelerini ortadan kaldıran bazı bunama türlerinde de rol alıp almadığını araştırdı. Frontotemporal bunama adı verilen bunama türünde kişiler uygunsuz ve dürtüsel davranışlarda bulunuyor, bazı durumlarda da hırsızlık gibi suçlar işleyebiliyor. Araştırma ekibi frontotemporal bunaması olan ve ölen 7 kişinin beyinlerini, beyinle ilişkili olmayan bir sebepten ölen 7 kişinin ve farklı bir tür bunama olan Alzheimer Hastalığı’na sahip 5 kişinin beyinleriyle karşılaştırdı. Araştırmacılar VEN’lerin bulunduğu iki beyin bölgesinden biri olan anterior singular korteksin frontotemporal bunaması olan hastalarda farklılık gösterdiğini belirledi. Kontrollere göre hastaların bu bölgedeki VEN sayılarında yüzde 74 oranında azalma olduğu söyleniyor. Annals of Neurology dergisinin Aralık 2006 sayısında yayımlanan çalışmaya göre, Alzheimer Hastalığı olan kişilerde ise azalma istatistiksel anlamlılık göstermeyecek kadar az.

ARAŞTIRMA ÖNEMLİ AMA...

Seeley ve meslektaşları VEN’lerin insanları sosyal canlılar yapmaya yaradığı kadar dejeneratif nöral hastalıklara da yatkın hale getirdiği yorumunu yapıyor. Emory Üniversitesi’nden nörobilimci Lary Walker, araştırmanın VEN’lerin frontotemporal bunamada oynadıkları rolün gösterilmesi açısından önemli olduğunu söylüyor. Bununla birlikte karmaşık davranışları sadece belirli hücrelerle ya da bazı beyin bölgeleriyle ilişkilendirmenin doğru bir yaklaşım olmayabileceğine dikkat çekiyor.

HİSTERİ BEYNİNİZDE

Üç nörobilimcinin, bilim dünyasına bir haberi var: Histeri hayali bir durum olmayabilir! Neurology dergisinin Aralık 2006 sayısında yayımlanan bir çalışma, bu efsanevi hastalığın altında beyin işlev bozukluğunun yattığına dair giderek artan verilere bir yenisini ekliyor.

Histeri çeşitli felçlerden, nöbetlere kadar değişen belirtilerle ortaya çıkan ve belirtileri açıklayacak herhangi bir fiziksel sorunun belirlenemediği bir hastalıktır. Hastalığı yaşayanlar genellikle kadınlardır ve geçmişte bu belirtilerin uydurma olduğu ya da bunları yapanların cadılar olduğu düşünüldü. Bu yüklü geçmişten kurtulmak için 1980'de Amerikan Psikiyatri Birliği konversiyon bozukluğu terimini kullanmaya başladı. Bu adlandırmanın altında, Freud’un histerik hastalarda ruhsal sıkıntıların fiziksel belirtilere döndürülmesi şeklindeki açıklaması yatıyor. Bununla birlikte yeni görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle araştırmacılar konversiyon bozukluğu yaşayan hastaların beyin görüntülemelerini yapmaya başladı ve çalışmalardan çelişkili sonuçlar ortaya çıktı.

Toronto Sunnybrook Sağlık Merkezi’nden nöropsikiyatrist Omar Ghaffar ve arkadaşları işlevsel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) kullanarak bir araştırma yaptı. Konversiyon bozukluğu bulunan 3 kadın hastanın uyuşukluk olan vücut bölgelerini ve diğer bölgeleri titreşim vererek uyardılar. Geçmişteki araştırmalarda da olduğu gibi sadece uyuşuk olan bölge uyarıldığında beyinde bir yanıt oluşmadığı izlendi. Normal bir şekilde hisseden kısımlarla birlikte uyarıldığında ise uyarılan bölgelerle ilişkili beyin bölgelerinde yanıt oluştuğu açıklanıyor.

TEDAVİDE ‘UYARILMA’ YÖNTEMİ

Ghaffer bu sonuçların, histerinin gerçekten fizyolojik bir bozukluk olduğunu gösterdiğini ve geçmişteki araştırma sonuçlarındaki çelişkilere de ışık tuttuğunu söylüyor. fMRI’la da desteklendiği gibi hastalar uyuşuk uzuvlarını gerçekten hissetmiyor fakat vücutlarının başka herhangi bir yeri titreşimle uyarıldığında, bir şekilde bu nörolojik engellenme aşılıyor. Uyarılmanın hastalığın tedavisinde faydalı bir yöntem olabileceği öne sürülüyor.

Stanford’da nöropsikiyatrist ve konversiyon bozukluğu alanında uzmanlaşmış olan Jose Maldonado çalışmada daha fazla hastaya yer verilmesi gerektiğini söylüyor ve doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyor.

Birgün Gazetesi

Bu haber toplam 4654 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.