Nefretten Nefret Etmek!
Nefretten nefret etmek tabiri, “lan deme lan, babam kızıyor lan” tekerlemesini çağrıştırıyor sanki... Nefret etmekten de olsa, kişi içinde nefreti yaşıyorsa, nefret ediyordur. Ve bu başka alanlara da yansır. Nefret; insanın içindeki yoğun bir öfke birikimini, bağışlayamamayı, içindeki pek çok olumsuz duyguyu bir nesne ya da kişiye yöneltmeyi anlatır.
Aslında bu günlük yaşam içinde, genellikle farkında olmadan kullanılan, ama çok sık rastlanılan bir yaklaşım biçimidir. Bir özellik, inanç, durum, kişiyi çok rahatsız ediyorsa, hele nefret edecek kadar rahatsız ediyorsa, o durumla bir bağlantısı olduğu düşünülebilir.
Örneğin; “yalandan nefret ederim”, “dürüstlük benim için çok önemlidir” diyen bir kişinin, yalan söyleme alışkanlığı olduğuna sık rastlarız. Ya da “seviyeli arkadaşlık” isteyen bir kişinin, saygısızca tavırlar sergilediğini görmek için, çok beklemek gerekmez. “Ben asla kıskanmam” diyen birisinin, kıskançlıklarını bastırdığını, için için öfke yaşadığını ve bunun, dikkat edildiğinde başka alakasız yerlerde ortaya çıktığı görülür. “Ben çok iyiyim, herkes için her zaman iyilik düşünürüm” gibi iddialı cümlelerin altında, öfke ve kötülüklerin barınması şaşırtıcı değildir. Çünkü; inkar edilen bir duygu ya da inanç, rahat durmaz. Asi bir çocuk gibi, tersi bir ifadeyle de olsa kendini gösterir. Zaten inkar yoksa, bu konuda keskin ifadelere de ihtiyaç yoktur.
İnsanlar, diğerleri ile ilişkilerinde, genellikle, kendisinde olmasını istedikleri, ya da olmasından rahatsız oldukları durum ve özellikler ile ilgilenirler. Sahip olmak istedikleri bir özellik gördüklerinde, bunu gıpta ile karşılayıp takdir edebilirler. Ona ulaşma çabası, içlerindeki motivasyonu artırır. Bu çok sağlıklıdır. Ancak bazen kıskançlık yaşayarak beğenilerini inkar edebilirler. Olumsuz düşünceler üretebilirler. Ayrıca inkar etmeleri, kendi isteklerini de yok saymaları anlamına gelir. Bunun kişiye hiçbir yararı olmadığı gibi, birçok zararı vardır. Olumsuz enerji üretmiş olurlar ve bu, kendilerini de etkiler. Kendi beğenilerine ulaşmak için çaba harcamamış olurlar. Bu da kimseyi mutlu etmez.
İnsanlar sahip olmaktan hoşnut olmadıkları bir özellikle karşılaştıklarında, buna karşı da iki farklı tepki geliştirebilirler. Kendilerinin farkında olan kişiler, bunu hoşgörü ile karşılayabilirler. Mesela, kızınca öfkesini kontrol edemeyen, bu durumdan hoşlanmayan ve değiştirmeye çalışan, kendisini bağışlamış birisi, kızgınlıktan küfrederek etrafa saldıran birisini gördüğünde anlayışla karşılayacaktır. Ancak öfke kontrolünün olmadığının bile farkında olmayan birisi, öfkesini kontrol edemeyen birisini gördüğünde onu küçük görecek, belki arkasından dedikodu yaparak içindeki rahatsızlığı ona yöneltecektir.
Nefret duygusu çok zarar vericidir. Bu duyguyu yaşayan kişinin içi bağışlanmamış birçok olumsuz duyguyla doludur. Öfkeler, amaca yönelmemiş hırslar, kıskançlıklar, tatmin edilmemiş arzular, hayal kırıklıkları, reddedilme, kaygı gibi pek çok olumsuz duygu… Kendini bağışlayabilen bir insan böyle “nefret” yaşayan birisini gördüğünde içi anlayışla dolar. Çünkü “nefret” eden kişi acı çekiyordur. Nefret ettiği şey nefret etmek bile olsa…
Kendimizi bağışlamamız; özgürleşmemiz ve diğerlerine karşı da hoşgörü sağlayabilmemiz için en temel adımdır.
Psikodrama & Aile Terapisti Uzm.Psk.Dan. Rüya TURNA
Algı Psikodrama & Psikolojik Danışma Merkezi
Ankara (0312) 439 90 10
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.