1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. İslamofobikler ve yalan haber

İslamofobikler ve yalan haber

Amy Goodman dunyabulteni.net sitesinde Son dönemlerde giderek artan ve dünya barışı için ciddi bir tehlike oluşturan islamofobi ve bu konuda uydurulmuş haberler hakkında çarpıcı tespitlerde bulunuyor.

A+A-

Amy Goodman

Dünya Bülteni için çeviren: Ali Karakuş


"İslamofobikler; Korkuyu, Bağnazlığı ve Yanlış Bilgiyi Böyle Yayıyorlar: Yalan Haber"  

Son birkaç haftada Obsesyon: Radikal İslam'ın Batıya Karşı Savaşı adlı bir DVD'nin 28 milyon adet kopyası büyük çekişmenin yaşandığı önemli eyaletlerde dağıtıldı. Filmde grafikler, şiddet görüntüleri ve İslam ile Nazizm arasında karşılaştırmalar. DVD, ABD siyasetinde etnik ve dini önyargı ile İslamofobia'nın körüklenme seviyelerinin yükselmesi ile ilgili kaygıların ortasına denk geldi. Amerikan-İslam İlişkileri Konsey'inden İbrahim Cooper ve Habercilikte Tarafsızlık ve Doğruluk kurumundan "İslamofobikler; Korkuyu, Bağnazlığı ve Yanlış Bilgiyi Böyle Yayıyorlar: Yalan Haber" adlı yeni raporun yazarlarından biri olan Isabel Macdonald ile birlikteyiz. 

Juan Gonzalez: John McCain geçen hafta Minnesota'da bir seçim kampanyası buluşmasında bir destekçisinin yanlışını düzelttiği için çok övgü aldı.  

McCain Supporter: Size bir soru soracağım. Ben Obama'ya inanmıyorum-güvenmiyorum. Onun hakkında bir şeyler okudum ve o-Amerikan değildir- bir Arap'tır.  

Sen. John McCain: Hayır, hanımefendi. Hayır hanımefendi. 

McCain Supporter: Hayır mı?  

Sen. John McCain: Hayır hanımefendi. O iyi bir aile reisi, temel sorunlar konusunda ihtilaflarımızın olduğu iyi bir vatandaştır. Ve bu kampanyada bu ihtilaflarımızla ilgilidir. O dediğiniz gibi değildir. Teşekkür ederim.  

Juan Gonzalez: McCain, kadına Obama'nın Arap olmadığını söylerken Arap olmanın kendisini bir leke olarak adlandırdı. Bu olay, ABD siyasetinde etnik ve dini önyargı seviyelerinin yükselmesi ve İslamofobia'nın körüklenmesi ile ilgili kaygıları arttırdı.  

Son birkaç haftada Obsesyon: Radikal İslam'ın Batıya Karşı Savaşı adlı bir DVD'nin 28 milyon adet kopyası büyük çekişmenin yaşandığı önemli eyaletlerdeki gazetelerde reklâm eki olarak dağıtıldı. Masrafları, radikal İslam tehdidi olarak adlandırdığı şeyi aydınlatmak amacıyla filmin İsrailli üreticisi tarafından çıkar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak kurulan Clarion Fund (Amerikalıları ulusal güvenlik konularında eğitmeyi amaçlayan ve 2006 yılında kurulan yeni kuruluş) üstlendi. Bir saatlik filmde grafikler, şiddet görüntüleri ve İslam ile Nazizm arasında karşılaştırmalar. 

Nonie Darwish: İslam'ın propagandası Nazizmin propagandasına çok benziyor. Aynı nefret hitabı, aynı paranoya. Ve biz onlara karşıyız.  

Walid Shoebat: Nazizmin seküler dogmaları bu gün gördüğümüz İslamofaşizm'in dogmalarından daha az tehlikelidirler çünkü İslamofaşizm'de dini bir yön var. İslamofaşizm, bunu Yüce Allah yapmamı istiyor diyor, Führer değil, anlıyor musunuz? Dolayısıyla çok tehlikeli bir yoldur. İslamofaşizm, Müslümanların çoğunlukta olduğu 55 ülkede kendini geliştirmeye çalışıyor. Bu yüzden Nazi Almanyasının birkaç katı başarı şansı var.  

John Loftus: Hedefler çok açık. Tıpkı Hitler'in amaçları gibiler, biliyor musunuz? Bütün Yahudileri öldür, demokrasileri ez, batı medeniyetini yok et.  

Robert Wistrich: Batıyı yıkmak istiyorlar.

Khaled Abu Toameh: Batıyı yenmek istiyorlar. Hıristiyanlığı yenmek istiyorlar. Yahudiliği yenmek istiyorlar.  

Alfons Heck: Eğer tehlikeyi bilip onunla ilgili bir şey yapmıyorsanız sonunuzu hazırlıyorsunuz demektir.  

Amy Goodman: Obsesyon filminden bir alıntıydı. Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi, CAIR, IRS (Internal Revenue Service) ve Federal Seçim Komisyonuna, Clarion Fund'un filmi dağıtmakla vergi muafiyeti durumunu istismar ettiğini söyleyen.  

İbrahim Hooper, CAIR'in ulusal irtibat direktörüdür. Bize Washington, D.C.'den katılıyor. Ve burada Isabel Macdonald bizlerle. Kendisi Habercilikte Tarafsızlık ve Doğruluk, FAIR, kurumunun sözcüsü ve "İslamofobikler; Korkuyu, Bağnazlığı ve Yanlış Bilgiyi Böyle Yayıyorlar: Yalan Haber" adlı raporun yazarlarından biridir.  

Milyonlarca, yaklaşık 30 milyon, insana dağıtılan söz konusu DVD'ye geçmeden önce, İbrahim Hooper, size McCain'in seçim kampanyası buluşmasındaki şahsa verdiği cevapla ilgili düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Seçim buluşmalarında insanların söylediklerine karşı sıkı önlemler almasından dolayı yaygın bir şekilde övgü alıyor. Sizin düşünceleriniz nelerdir.  

İbrahim Hooper: Arap veya Müslüman olarak adlandırılmanın şimdi çürütülmesi gereken bir iftira fenomenine dönüşmesi rahatsız edici bir şeydir. Kadın, "Ah, o bir Arap" diyor—"Hayır hayır hanımefendi o iyi bir adam" diye cevap veriliyor. Ben bir Arap veya bir Müslüman olabileceğinizi ve yine iyi kalabileceğinizi düşünüyorum.  

Amy Goodman: Isabel Macdonald, bu olay raporunuza nasıl girdi, seçim buluşmasında size göre biz ne gördük? 

Isabel Macdonald: Bu olay açık bir şekilde ABD medyasının Obama'nın Müslüman olduğu söylentilerine bir iftira olarak muamele ettiği şeklinde girdi. Bu tavır, Polonya'nın görevdeki başbakanının gizli bir Yahudi olduğunun söylendiği 1990 yılındaki bir seçimde ABD basınının yaklaşımı ile açık bir çelişkidir çünkü şu anda da online ve radyo konuşmaları üzerinden Obama'yı Müslüman olarak sunan bir kampanya ile karşı karşıyayız. Ve bu bağnazlık genelde açık bir şekilde cehaletten kaynaklanıyor ve dolayısıyla onun Arap olduğu söylentisiyle sersemletiyor. Ben, bu anti-Arap ırkçılığın, medyadaki İslamofobia ile örtüşen açık bir şey olduğunu düşünüyorum. Fakat Polonya örneğinde ABD medyasının tavrı, bu fısıltı kampanyasının Polonya'daki anti-semitizmle ilgili olduğu şeklindeydi. Ve Washington Post meseleye güçlü bir şekilde dâhil olmuştu— 

İbrahım Hooper: Bu iyi bir nokta. 

Isabel Macdonald: The Washington—  

İbrahım Hooper: Bu çok iyi—  

Amy Goodman: Ibrahim Hooper, bir saniye. Size birazdan döneceğim 

İbrahim Hooper: Peki, tamam.  

Isabel Macdonald: Washington Post, söz konusu seçimdeki bu söylentinin demokrasiye ne tür bir tehdit oluşturduğunu açıklıyordu. Polonya'daki bu seçimde bir adayın bir şekilde Yahudi olmasından şüphelenilmesinin hikâyesi ve bunun seçmenleri bu aday için oy kullanmaktan vazgeçirmek için yayıldığı şeklinde yorumlar vardı. Bu olay, ABD medyasında bir anti-semitizm hikâyesi olarak sunuldu.  

Onu bir Müslüman olarak damgalama şeklinde Barack Obama'ya karşı yürütülen söylenti kampanyası—ki, biz şu an bu kampanyanın Amerika'daki "Yahudi gücü"ne karşı çıkan bir platform desteğiyle Connecticut eyaletinde valilik için yarışan ve anti-semit olarak bilinen biri tarafından başlatıldığını biliyoruz.  

Amy Goodman: Kim?  

Isabel Macdonald: Onun adı—  

Ibrahım Hooper: Andy Martin.  

Isabel Macdonald: Andy Martin. Andy Martin. Özür dilerim, bir an için unuttum. Her neyse, anti-semit olarak bilinen biri Obama'nın bir Müslüman olduğu ile ilgili bir fısıltı kampanyası başlatıyor ve bütün Amerikan medyası, bu seçimde büyük insanlık birikimine iftira edildiğinden değil Obama'ya iftira edildiğinden bahsedebiliyor.  

Amy Goodman: İbrahim Hooper?  

Ibrahım Hooper: Evet, çok güzel bir nokta. Amerika'da İslam ve Müslümanlara saldırmak için kullanılan argümanlar, II. Dünya Savaşı öncesi Almanyasındaki anti-semitlerin Yahudi topluluğuna saldırmak için kullandıkları argümanlarla aynı, biliyorsunuz, Müslümanların Amerika'yı ele geçirmek, bize kültürlerini dayatmak, hatta diğer kültürlerin kadınlarını cariye yapmak istedkileri, v.b argümanlar. İslamofobia'da kullanılan muhakeme anti-semitizmde kullanılan muhakeme ile aynıdır.  

Juan Gonzalez: Ibrahim Hooper, bunların birçoğu yeni Haçlı Seferleri teşebbüs perspektifinden kaynaklanıyor. Sık sık John McCain'in Amerika'nın karşılaştığı büyük İslamofaşizm tehlikesinden bahsettiğini duyuyorsunuz. Ve örneğin bu video, zihniyet olarak nerdeyse bir haçlı seferidir, dini bir haçlı seferi.  

Ibrahım Hooper: Evet. Kendi kendini doğrulayan bir kehanetle son buluyorsunuz. İslam inancı çatışma halinde olsanız da dünyanın geri kalanına baktığınızda İslam dünyasında İslam'ı desteklediğini ve bir şeyler yaptığını söyleyen insanlar olacaktır. Biliyorsunuz, medeniyetler çatışması fikrinin bütünü kendini yenileyen bir düşüncedir.  

Ve bizim insanların bir biriyle konuştuğu diyalog kurduğu duruma geri dönmeye ihtiyacımız var. Suudi Arabistan kralı bile son zamanlarda iki tane dinler arası diyalog toplantısı düzenledi, ikisine de katıldım. Bir tanesi Mekke deydi diğeri ise İspanya da gerçekleştirildi. Bu toplantılara Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudi liderler, Hindu liderler, Zerdüştiler katıldı. Bütün bu liderler birbirleriyle diyaloga girdi ve medeniyetler arası çatışma mefhumunu küçültmeye çalıştılar.

Amy Goodman: Ibrahim Hooper, çok hızlı, biraz bu Obsesyon filminin on milyonlarca insana nasıl dağıtıldığından bahsedebilir misiniz? Demek istediğim, anladığım kadarıyla birkaç gazete DVD'yi sayfalarına taşımayı reddetmelerine rağmen aralarında New York Times'ın dâhil olduğu yaklaşık yetmiş gazete, sponsorun özgür ifade hakkını ihlal edeceğinden hareketle onu dağıttılar.  

Ibrahım Hooper: Ben bunun reklam gelirlerinin düşüyor olması ve onların nakit girdi ihtiyaçlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Fakat evet, bu çok büyük bir kampanyadır. Büyüklüğü inanılmaz. 28 milyon aileden, buna ek olarak maillerden, "Size bir DVD gönderdim. İzleyin ve seçim sandığına giderken onu hatırlayın" gibi ifadelerle çekişmenin yaşandığı eyaletlerdeki insanlara giden otomasyonlu telefonlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla onların bunu sadece sallantıdaki eyaletlere göndererek başkanlık seçimini etkilemeye çalıştıkları açıktır.  

Ve biz hala bunun arkasında kimin olduğunu bilmiyoruz. Bunu dağıttığı iddia edilen Clarion Fund gerçekten sanal bir kuruluştur. İsrail'deki Aish HaTorah (Tevrat'ın Ateşi) adlı bir grubun sözcüsü gibi görünüyor. Paylaşıyorlar—ofisleri, personeli paylaşıyorlar ve bu kampanyayı kimin finanse ettiğini söylemeyi reddediyorlar, bu en az 50 milyon dolarlık bir kampanyadır.  

Juan Gonzalez: Siz Clarion Fund ile ilgili IRS'e şikâyette bulundunuz? 

Ibrahım Hooper: Evet FEC'e (Federal Seçim İcra İşlemi) olduğu gibi IRS'e bir şikayette bulunduk çünkü onların başkanlık seçimini etkilemek için kar amacı gütmeyen konumlarını kullanmalarının uygunsuz olduğunu ve kar amacı gütmeme konumlarını istismar ettiklerini düşünüyoruz. Henüz herhangi bir sonuç yok ama umutluyuz.  

Amy Goodman: Isabel Macdonald, bu yeni FAIR raporuna göre bu 12 iftiracı kim? 

Isabel Macdonald: Biz temelde, son yıllarda gördüğümüz İslamofobia'da yükselen bir eğilime katkıda bulunmak için çok şey yapan ulusal medyadaki bir platform ile birlikte olan İslamofobikleriklerden hareketle on iki tane iftiracı belirledik.  

Bu çalışmayı yapmamızın nedeni, son yıllarda bu ülkede yapılan şeylerin şok edici olmasıdır. Çok yakın zamanda, geçen sene, bu ülkedeki en yüksek edebiyat ödüllerinden biri olan Ulusal Kitap Eleştimenleri (the National Book Critics) ödülüne—açıkça İslamofobik bir kitap olan Ruth Baver'in Uyuyan Avrupası (Ruth Bawer's While Europe Slept) aday gösterildi. New York Times'ın en çok satanlar listesinde son yıllarda yazılan birkaç İslamofobik kitap görüyoruz. Ve şimdi, büyük çekişmenin olduğu eyaletlerde 28 milyon insana aralarında New York Times'ın olduğu 70 gazete tarafından bu Obsesyon DVD'si dağıtılıyor. Ve aynı zamanda radyo konuşmalarında, kablolu televizyonlarda, internetin her yerinde bu çirkin İslamofobia selini görüyoruz.  

Juan Gonzalez: Hızlıca bize 12 üst düzey ismin bazılarının adlarını verebilir misiniz? 

Amy Goodman: 20 saniyemiz var. 

Isabel Macdonald: Müslüman gençlerin suçlu olarak görülmesi için çağrıda bulunan Bill O'Reilly, bunun ırkçı bir tanımlama değil suçlu tanımlaması olduğunu söylüyor. 100 milyon Müslümanın öldürülmesi çağrısında bulunan Michael Savage. Yine, Irak'taki şiddeti, onların Müslüman olmasıyla açıklayan, onların Müslümanların yaptıkları şeyleri yapıyor olduklarını—bunlar, Bill O'Reilly sözleridir—birbirlerini ve Amerikalıları öldürdüklerini söyleyen Bill O'Reilly.

Bu haber toplam 2421 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.