Dr. Recai Yahyaoğlu

Dr. Recai Yahyaoğlu

GENÇLİĞİN PSİKOLOJİSİ

GENÇLİĞİN PSİKOLOJİSİ

Gençliğin tanımı; Birleşmiş Milletler Örgütüne göre ‘15-25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişiler’ olarak yapılmaktadır. Her boyutuyla gençliğin tanımı; hem toplumsal, hem biyolojik, hem de ruhsal bir kavram olarak değerlendirildiğinde kapsamlı birçok şekillerde yapılabilir.

 

İnsan yaşayarak öğrenen bir canlı, bilgelik ise yaşlanılarak kazanılan bir yetenektir. Genç bir bilge henüz ortaya çıkmamıştır. Genç insan adı üstünde gençtir ve henüz hayatın gerçekliğiyle tam olarak yüzleşmemiş, biyolojik ve ruhsal yönden yeteri kadar gelişmemiştir. Bu yüzden isabetli kararlar veremeyebilir ve yetenekleri doğrultusunda hayatını düzenlemesi gerektiğini kavramamış olabilir. Böylelikle gençler; yaşamlarını sürdürürken kimi zaman kendilerini bir karmaşa veya kaos ortamı içinde bulabilirler. Yaş aralığına bakıldığında ergenliğin en güçlü yaşandığı dönemin aynı zamanda gençlerin ruh dünyasının alabora olduğu yıllar olduğu görülecektir.

 Ergenlik döneminde korku, endişe, öfke, sevgi gibi heyecan verici duygularda artma olur. Bu duyguların davranışlar üzerinde etkileri maalesef birçok genç için kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkar. Duyguların bizzat yaşanması öğrenilmelerini sağlar. Yaşayarak hissetmediğimiz hiçbir duyguyu tam olarak kavrayamayız. Birçok duygu ve faklı ruh hali vardır. Bunlar; yalnızlık isteği, çalışma isteksizliği, disipline karşı direniş, çekingenlik, ümitsizlik, korku, öfke, fazla hayal kurma, duygusallığın her bakımdan artması gibi… Aşık olmak ve hayatında yeni heyecanlar aramak bu dönemde çok yaygındır. Duygusallık arttığı için bu dönemde gençler mantıklarına göre değil duygularına göre hareket etme ihtiyacı hissederler ve çoğu kere bu şekilde davranıyor ve hissediyor olmaktan dolayı zarar görürler.

Genç insan; kendince toplumda saygınlık kazanmak önemli bir yer elde etmek ister. Bu yüzden kendini önemli ve değerli hissettirecek davranışlarda bulunur. Ondaki görünme isteği ve tanınma telaşı varlığının biricikliğinden ve evrende kabul edilme ihtiyacından gelir. Her insanda bulunabilecek bu ihtiyaç insanların bireysel tercihlerine göre değişik şekillerde karşılanmaya çalışılır. Genç insan; toplumsal gruplara, kliklere ve çetelere üye olarak benliğini daha rahat ifade edeceği ortamlar arar. Bu dönemde genç insan kendi başına asla bırakılmamalı ve onun doğru olanı bulmasına mutlaka yardımcı olunmalıdır. Bu karmaşık döneminde genç insan; kendisine örnekler arar ve özdeşleşebileceği insanlara gıpta ile bakarak onlara derin bir hayranlık hissi duymaya başlayabilir. Çoğu gencin hayranlık duyacağı insanı tespit ederken doğru tercihlerde bulunamayacağı öngörülmelidir. Zira günümüzde örnek alınacak insan sayısı her geçen gün azalmaya başlamıştır.

Ergenlik döneminde genç insanın en önemli geçiş noktalarından birisi de kimlik arayışıdır. Bu dönemde; bir yaşam felsefesi, dünya görüşü ve inançlar geliştirerek hayata daha geniş ve idealist bakmaya çalışırlar. Bu yüzden bu dönem örgütlerin, düşünce gruplarının etkisi altına girebilirler. Genç insanlar teröre geçmişte olduğu gibi günümüzde de hala alet edilmeye çalışılmaktadırlar. Elbette ki gençlerin düşünce ve idealler geliştirmeleri desteklenmeli ve bunların müspet yönde olmalarına özen gösterilmelidir. Zira bir insanın hayatının dönüm noktası burasıdır. Bu dönemeçte doğru tarafa yönelen gençler; hayatın amacını kavramak bakımından da önemli bir avantaj kazanmış olurlar. Böyle bir avantajla hayat yolculuğuna devam ederlerken sürekli olumlu yönde davranışlarla birlikte kendilerini geliştirecekleri bir anafora kapılarak kendi kendilerine, çevrelerine, devletine ve milletine faydalı birer birey haline dönüşürler.

Ergenlikte aile içi iletişimde yaşanan karmaşa, genellikle gencin bir hayat felsefesi geliştirememesiyle yakın bağlantılıdır. Anlamlı olana yönelmeyen genç mutlaka çevresiyle özellikle ailesiyle iletişim sorunları yaşamaya başlayacaktır. İsyankar tavırlar, ben bilirim tarzındaki saplantılar, özgürlük talepleri, istediğini yapma hakkına sahip olduğu inancı gençlerin kendi içlerinde yaşamış oldukların buhran ve kaos ortamının dışa yansımasıdır. Bazen seyrekte olmayan bir oranda gençler; etraflarındaki dünya ve karşılaşmış oldukları insanlarla olan ilişkilerinde yanlış yaparak doğruyu bulma isteğiyle daha pervasızca davranışlar içinde bulunmayı bir alışkanlık haline dönüştürebilirler. Sosyal olarak uyumsuz insanlar genellikle buradan beslenen gençlerden oluşur.

Anlamlı olana yönelmeyen genç; sigara, alkol, eroin, afyon, fuhuş ve çeşitli bağımlılık yapıcı maddelere yönelerek kendisini tatmin etme çabasına girer. Bunların hepsi tatminden ziyade daha da durumunu ağırlaştırarak onu içinden çıkılmaz bir yöne doğru sürükler. Böylelikle günümüzde Amerika ve Avrupa ülkelerinde yaşanan, kısmen de ülkemiz gençliğini tehdit etmeye başlamak üzere olan sosyal yaşamın  ‘gençlik bunalımları’ ortaya çıkar. Amacı olmayan uyuşturucu ve madde bağımlısı gençler; bunalımlı hayatlarını diğer arkadaşlarına ve toplumun tüm katmanlarına bir virüs gibi yaymaya başlarlar.

Gençliğin bunalımdan kurtulması için yapılması gereken en önemli çaba; onlarda öncelikle Allah(cc.)’ın varlığının kabulü, onun emir ve yasakları doğrultusunda tanzim edilen bir hayatın mutluluk ve başarı sağlayacağı bilincidir. Diğer çabaların bu kadar etkili ve sağlam temellere sahip olması mümkün değildir. Bununla birlikte gençlerin özgür ve bir o kadar da hoşgörülü yetiştirilmeleri; geleceğin dünyasında yaşanacak muhtemel kavgaların önlenmesi açısından son derece faydalı olacaktır. Zira günümüzde dünya ve ülkemiz farklı kutuplara doğru yapay ve kısır gündemlerle sürüklenmeye çalışılmaktadır. Son yıllarda insan ruhlarındaki en önemli farklılaşma birbirlerine karşı tahammül güçlerindeki zayıflamadır. Kendimizden olana bile tahammülümüz azalmışken bizim gibi düşünmeyenlere düşman gözüyle bakmamız artık sıradan bir ruh haline dönüşmeye başlamış durumdadır.

Gençlik; önlerine konan kendi ruhlarına ve yaratılış amaçlarına uygun hedeflere yönelmedikçe içlerinde yanan bunalımlı atmosferden kendisini kurtaramayacaktır. İnançla birlikte kurtulan ve yüksek hedeflere doğru yelken açan gençlik; ancak özgür ve tutarlı düşünce gücüyle kendi ruhunda yanan ve dünyayı sarmaya başlamış ateş topunu söndürme gücüne kavuşacaktır. Gelecek her şeye rağmen; inancın zaferi ve manevi dünyanın inkişafı ile sonuçlanacak Allah’ın nurlu yolu, dünya insanlığının yürüdüğü ve sonucu itibarıyla mutlu olduğu bir parkur haline gelecektir.

Bu yazı toplam 5159 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Dr. Recai Yahyaoğlu Arşivi

YDS-2

26 Haziran 2013 Çarşamba 00:00