Psk. Sezai KAYAOGLU

Psk. Sezai KAYAOGLU

Genç Harekat Başlıyor!

Genç Harekat Başlıyor!

Evet başlık itibariyle birazcık sert bir giriş oldu sanıyorum. Lakin yaşlıların deyişiyle “anarşik” olmak bizim doğamızda da yok mu?

Hemen her üniversiteli arkadaşlarımızın, geleceklerini çizerken başarılı bir kariyer düşüncesi ile hareket ettiğini biliyoruz. Gözlemlerime göre, ilk 2 sene gelecek kaygısının çok çok az olduğu ve üniversite koridorlarında daha çok kahkaha sesleri ve eğlence tarafında oluruz okulun.

Nitekim “zaten benden bir şey olmaz”, “daha çok erken” , “hele bi uzmanlaşalım”, “..e staj için en az son sınıf olmak gerekiyormuş” gibi ifadelerle kafasını kabuğundan çıkarmaktan dahi korkan kaplumbağa yavrusu edasında söylemleri dinlemekteyizdir genellikle. Bu ürkeklik aslında zaman içerisinde bir öğrenilmiş çaresizliğe dönüşmekte ve üniversiteli arkadaşlarımızın çaresizce bekleyişlerini ve son sınıfa değin pek bir sabuna dokunmadan su ile elini yıkamaya çalıştığını görmekteyiz. E bu haliyle ne denli bir temizlik olursa, işte o denli güzel bir kariyer çıkmaktadır.

İçerisinde olduğumuz yıllar ve her türlü gelişim, bizlere sınırsız kişisel gelişim ve bilgi edinme hakkı sunmakta. Mail grupları artık sayısız ve çok aktif, Facebook diye birşey var artık ve birçok duyuru için önemli bir kaynak, dahası sahip olduğunuz bağlantılar ise artık çok önemli ( İngilizce olarak tabir etmek gerekirse ; Contact ve Network sahibi olmak)

Kendisinin farkında olarak,  geçirdiği yılları kısa bir değerlendirmesi öncelikli olarak şarttır. Nasıl bir lise hayatı geçirdi, neleri doğru neleri yanlış yaptığının muhasebesini net bir şekilde almalıdır.

İlk önemli kavramı paylaşayım sizlerle, ben lisans hayatımın son senesinde işitmiş idim SWOT analizini. Umarım sizler daha erken duyuyorsunuzdur, lütfen bu dünya literatürüne girmiş çalışmayı öğrenin ve uygulayın. Kabataslak belirtmek gerekirse; Güçlü (Strong), Zayıf (Weak), Fırsatlar(Opportunities) ve Tehditler(Threats) noktasında bulunduğunuz konumu tek tek analiz etmelisiniz. Yani şu anki konumuzun “Güçlü yanlarını”, “Zayıf yanlarını”, “Şu anki konumuzun fırsatlarının neler olabileceğini ve bu konumun Tehdit alan taraflarının neler olduğunu tespit ederek sahibi olduğunuz imkanları detaylıca değerlendirmenizi öneriyorum.

Bunun ardından ise, mevcut sistemde en faydalı üniversite gelişimini ne şekilde tesis edebileceğini sorgulaması gerekmektedir. Üniversiteyi kazanmış olmak, hayatınızı bir menü olarak nitelendirirseniz, çorba öncesi bir aperatif tabağı olarak dahi algılanabilir. Unutmayın, üniversite kazanmış olmanız hayatı kazandığınızı göstermez. Hayatı kazanabileceğiniz bir sofraya oturduğunuzu, masada bir sandalye bulduğunuzu gösterir. Bu noktada kötümser bir bakış açısı ile olayları yorumladığım anlaşılmasın lütfen ama durumun ciddiyetini ve gerçekliğini geçen zamanla beraber hepimiz birlikte anlayacağız zaten.

Dolayısıyla, mevcut üniversite, mevcut kampus, fakülte, öğretim görevlileri ve sosyal imkanları sömürürcesine kullanması gerekir 2009 yılında Türkiye’de üniversite kazanmış herhangi bir genç arkadaşımın. Bu sömürü, kesindir, şarttır ve olmazsa olmazdır. Zira bölüm ve kazanılacak meslek kadar kampüste veya dışarıda üniversiteli olmak ile yapılabilecek aktivitelerin de önemi çoktur.

Buradan hareketle daha somut önerilere geçmekte fayda var.

Kütüphaneye uğramayın, kitap okumayın, gazete-dergi almayın!

Değerli arkadaşlar, üst satırda yazanın tam tersini yapın! Haftanızın en az 1 gününü üniversitenizin kütüphanesinde birkaç saat geçirmeye özen gösterin. Geçirdiğiniz zaman zarfında, ödev, araştırma, dergi-magazin, yazı yazmak gibi bir takım faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Bu faaliyetiniz ile, hem kütüphane ortamına alışma, hem haftalık koşuşturma arasında kendinize bir özel alan hem de rutin bir alışkanlık kazanma noktasında önemli bir bilezik takmış olacaksınız bileğinize. Konsantrasyon becerisi ile yazılı basın araçlarını takip etme alışkanlığı da kazanarak, hayatınızın geri kalan kısmında da önemli bir bileziği kolunuza takabileceksiniz.

Soru sorun! Soru sorun! Soru sorun!

Evet, değerli arkadaşlar, “çekinmek”, “birileri ne der diye düşünmek”, “arkadaşlar ve/veya hocalar ayıplar çekincesi yaşamak”, “dersi bölerim diye susmaya devam etmek” gibi çağdışı mantıkları üniversiteye kayıt olduğunuz gün bırakın. Bırakamadı iseniz, şu an itibariyle lütfen ama lütfen SİLİN! Üniversite çağdaş ve bilimsel bir yuva ise eğer her türlü soru, tartışma ve fikre açık olmalıdır. Dolayısıyla, bunun tesisi de sizden geçmektedir. Lütfen, her konu ile ilgili hocalarınızla tartışmaktan çekinmeyin ve konular arasında büyük ölçüde bağlantı kurmaya çalışarak, öğreneceğiniz konuları gündelik yaşama, dünya şartlarına ve pratiğe çekmeye çalışın. Kovalayın ve bir deyim ile belirteyim; Ağlamayana Ne Yok? Meme yok! Kazanmak için ZORLAYIN!

ParaLANIN!

Üniversiteye başladığınız andan itibaren, en kısa sürede muhakkak kendi paranızı kazanın. Hayatınızın tamamına idame ettiremeseniz dahi, kendi paranızı, 50-100-150 artık ne ise, bir şekilde emeğiniz ile kendi harçlığınızı çıkartmaya çalışın. Bu bireysel psikoloji ölçüsünde de oldukça önemlidir. Kendine yetebilme, güç yetirebilme, üreten biri olma ve sorumluluk hassasiyeti olan bireyler olma yolunda önemli bir adımdır. Dahası, yıllardan beri üretime karşı engellenmiş yurdumuzun ve vatandaşlarımızın, 18’li, 20’li yaşlardan bu bilinç ile hareket etmesi gelecek kuşaklar adına da olumlu yansıyacaktır. Bu bağlamda, yarı zamanlı bir iş aramaya girişebilirsiniz, yazları ise dönemsel dediğimiz iş türleri biçilmiş kaftan olacaktır. Ama ben daha 1. sınıftayım dediğinizi duyar gibiyim? Değerli arkadaşlar, gelişeceksiniz, yetişeceksiniz ama IQ’nuz 1 iken 1500 olmayacak. Firmaları ve kendinizi zorlayın. Bu yaşlarda bir işe başlamak, bireysel ve mesleki gelişimlerinize çok olumlu katkılar yapacaktır. Mesailere kalmayı deneyin, 30 yaşındaki çalışanların deneyimleri var evet ama sizin de esnekliğiniz ve farklı bir zihinsel yapınız var. Şirketlerin artık bunlara da ihtiyacı var. Kendinizi en net şekilde aktarın, kendi paranızı kazanmak ve iş öğrenmek adına ufak / sembolik ücretlerle iş bulun ve girin. Kurumsal olmasına özen göstereceğiniz firmalar olsun. Birçok çalışan, üniversite yıllarında staj yaptığı yerde mezuniyet sonrası devam ediyor. Bu önemli bir bilgi. Staj, yarı zamanlı yada dönemsel işlerle kendinizi zorlayın ve ciddi bir iş edinin!

Önemli ipuçları ve yeni KANUN hükmünde tavsiyelerim ile ben yine burada Hariçten Gazel okuyacağım! Gelin, okuyun ve yorumlayın da, deli demesinler. Malum kendi kendine konuşana öyle diyorlarmış ya…Allah susturmasın!

Selametle…

Bu yazı toplam 6564 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Psk. Sezai KAYAOGLU Arşivi