Doğum sonrası psikoz
Hamilelik boyunca annelerin vücudunda birçok değişiklik meydana gelir. Bu değişiklikler doğum sonrası bazı psikiyatrik bozuklukları tetikleyebilir. Bunların en önemlilerinden biri de doğum sonrası psikozdur. Doğum sonrası psikoz 500 doğumda 1 görülür. Ancak önceki hamileliklerinde psikoz tablosu görülenlerde risk 3 kişide 1 e yükselir. Uykusuzluk, gerginlik, baş ağrıları, duygusal açıdan aşırı tepkisellik, sinirlilik, öfkelilik, huzursuzluk ve gün içinde sıkça dalgalanan ruhsal durumla kendini gösterir.
Anne kendisinin bütün kötü olayın sorumlusu olduğunu, doğan çocuğun aslında kendi çocuğu olmadığını, hatta doğumu bile kendisinin yapmadığını iddia eder. Bebekte bir sağlık sorunu olduğunu, ona yeterince bakamayacağını ve acı çektirebileceğini düşündüğünden kendini öldürmeye kalkışır. Bebeğini öldürmesi, kurban etmesi yolunda sesler duyar.
Kendisine ve bebeğine zarar verileceğini düşünür. Çevresinde olaydan kendisiyle ilgili bir anlam çıkarır. Hakkında konuşulduğu şeklinde şüpheleri olur. Ayrıca aşırı neşelilik, yerinde duramama, uyuma ihtiyacında azalma, kendini çok büyük, her türlü güce sahip ve önemli bir kişi olarak görme ve bu yönde sesler duyma belirtileri de gözlenebilir. Bazı kişilerde psikoz nerede olduğunu, ne yaptığını bilememe, yaptıklarını unutma, olayları kendine göre yorumlama, konuşulan konu ya da içinde yaşanan duruma uygun olmayan yüz ve mimik hareketleri şeklinde de belirebilir.
Doğum sonrası psikoz genellikle doğumu izleyen ilk iki hafta içinde başlar. Eğer erken dönemde tedaviye başlanırsa kısa sürede kontrol altına alınır. Ama tedavide gecikmeler olursa iyileşmeye dirençli bir tabloya veya şizofreniye dönüşebilir.
Rahatsızlığın en korkutucu ve üzücü tarafı hastaların % 4’ünde bebeğini öldürme davranışının görülmesidir. O yüzden aileler bu durumu önemsemeli ve vakit kaybetmeksizin bir psikiyatri kliniğine başvurmalıdır. Kişilerin hastalığı kabul etmemesi, ilaç reddi, intihar girişimi veya bebeğe zarar verme riskleri söz konusu olduğundan bir psikiyatri kliniğinde yatarak tedaviye başlanması çok daha emniyetlidir. Tedavide genelde psikoza yönelik ilaçlar kullanılır. Bazı dirençli ve şiddetli durumlarda halk arasında “elektroşok” denilen “EKT” yöntemi tablonun kısa sürede kontrol altına alınmasına yardımcı olur.
Belli bir düzelme aşamasına gelindikten sonra kişi taburcu edilir ve tedavisine ayakta devam edilir. Büyük oranda iyileşen bir bozukluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.