Prof. Dr. Nesrin AŞTI

Prof. Dr. Nesrin AŞTI

Dijital Yaşlı

Dijital Yaşlı

Teknoloji yaşam biçimlerimizi ve kültürümüzü etkileyerek sürekli değişmektedir. Bu değişim toplumun hemen hemen her kesimini, her yaş grubunu etkisi altına almıştır.

Ali Baba ve Kırk Haramiler masalında “Açıl susam açıl” komutuyla açılan kayalarda olduğu gibi ses ve düşünce gücüyle açılan, çalışan elektronik aygıtlar, insansı robotla, yapay zekâ ve zenginleştirilmiş gerçekçilikle sanal yaşam ve dijital yaşlılık geleceğimiz olacaktır.

Yakın zamana kadar -gazetenin girmediği evler dâhil olmak üzere- her evin vazgeçilmezi olan televizyonun, kültürel tutum ve değerlerimizi ne kadar etkilediğini tartışırken,  bugün internetle  anında dünyanın her yerine ulaşarak bilmediğimiz kültürlerle, değerlerle  ve insanlarla etkileşime giriyoruz.

Bilişim teknolojisindeki sürekli yenilenen ve hızına yetişmekte güçlük çektiğimiz bu gelişim ve değişimle grafik ve virtüel gerçeklik  kısa sürede yaşantımızı  öylesine değiştirecek  ki, “online” yaşam gerçek yaşamla iç içe geçecektir. Dolayısıyla insanların elindeki güçlü teknoloji sayesinde yaşamda  dengeler değişecek, e-öğrenme ve “online”  fırsatlar sayesinde  refah düzeyi yükselirken  yaşamı etkileyen sorunlar da beraberinde görülecektir.

Günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen elektronik ve mobil bilgi erişiminin biçimlendirdiği bu yeni kültür, “dijital kültür” olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada herkesin her şeyden haberdar olduğu, bilginin paylaşıldığı, gizliliklerin ortadan kalktığı bir dünya ele alınmıştır.  Coğrafi engelleri ve psikososyal iletişim kurma sorunlarını ortadan kaldıran sanal iletişimle insanların paylaşımı ve kendilerini ifade edebilmeleri artmıştır. Sesli konuşmanın yanına görüntülü konuşmanın da eklenmesi sayesinde uzaklık kavramı ortadan kalkmış ve bu gelişme yalnız yaşayan yaşlılara ve yaşlısına yeterince vakit ayırmayan ailelere büyük kolaylık sağlamıştır.

Evin içini ve özel hayatı gözetleme, telefon kayıtlarını dinleme, mail yoluyla gönderilen bilgilere ve bilgisayardaki bilgilere kolaylıkla ulaşabilmeyi sağlayan teknolojik gelişmelerle geleceğin yaşlısı, George Orwell’in “1984” adlı bilim kurgu romanının karakterlerine benzeyeceklerdir. Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan güvenlik kameralarının bu gözetleyiciliği, evinde yalnız yaşayan ya da rahatsızlığı nedeni ile sağlık kurumu tarafından yaşlıların izlenmesi için yararlı gibi gözükse de özel yaşama müdahale açısından etik bir sorun oluşturacağı yadsınılamaz.

Görsel elektronik iletişim kanalı olan ve dünyada kullanıcı sayısı bir milyarı aşan   “Facebook”la insanlar başkalarının hayatlarını gözetlemeyi, kendilerini sunmayı ve popüler olmayı seviyor. 2013 yılı itibariyle Türkiye’de aktif  “Facebook” kullanıcı sayısı 32 milyon civarındadır. Bugünün  “Facebook” kullanıcısı gençler yarının yaşlıları olarak; mektup ve siyah beyaz hatıra fotoğraflarını sanal nostaljik objeler olarak torunlarına gösterecek, kahve sohbetleri ve arkadaşlıklarını  “Facebook” arkadaşlığına bırakarak, arkadaşlık kavramı yerine netdaşlık kavramını kullanmaya başlayacaklardır.

Geleceğin dijital yaşlıları; oturdukları yerden kalkmadan internet üzerinden geziyor, öğreniyor, beğeniyor, doyuyor, eğleniyor, savaşıyor, barışıyor, iyileşiyor, kazanıyor ya da kaybediyor olacaklardır.

Geleceğin yaşlılarına soruyorum; insan sıcaklığını hissedemediğiniz, kucaklaşarak paylaşamadığınız, doğanın rengine sevginizin sinmediği ve “delete” tuşuna bağlı “online” yaşam,  yaşamak mıdır?

Bu yazı toplam 8903 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Nesrin AŞTI Arşivi