Depresif Bozukluk Klinik Alt Tipleri
Sibel ÇAKIR
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, İstanbul
Depresif bozukluklar, sık görülen, sağlık harcamaları ve tedavi maliyetinin artmasına, belirgin iş gücü kaybına neden olan kronik hastalıklardır. Genel toplumda yapılan pek çok araştırma açıklanamayan fiziksel belirti sayısı ve depresyon-anksiyete varlığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur.1-3 Kronik tıbbi hastalık belirtilerinin eşlik eden depresyon varlığında, alevlendiği saptanmıştır.4-5 Genel toplumda yaşam boyu majör depresyon görülme oranı %4.8-17.1 olarak bildirilmiştir.6-8 Depresif bozukluklardan en ciddi seyredeni majör depresyon olup birinci basamak sağlık kurumlarında görülme oranı %6-8 olarak bildirilmiştir. Hastalığa bağlı yıkım oldukça ciddi olup, intihar hastalığın en ciddi sekelidir. İntihar oranı majör depresyonu olanlarda %3.5, hastaneye yatarak tedavi gerektiren majör depresyon hastalarında %15’e kadar yükselir. Dünya Sağlık Örgütü, depresyonu hastalık yıkımı açısından 4. sıraya koymuş, iskemik kalp hastalığı ve serebrovasküler hastalıktan daha fazla yeti yitimine neden olduğunu bildirmiştir (1990). Depresyona bağlı yeti yitiminin giderek arttığı ve 2020’de depresyonun en çok yeti yitimine neden olan ikinci hastalık olacağı öngörülmüştür.9,10 Dahası depresyon, kalp hastalıkları gibi diğer tıbbi hastalıklara eşlik ettiğinde mortalite ve morbiditeyi de artırır.11 Herhangi bir tıbbi hastalığı olup majör depresyonun eşlik ettiği hastaların, tıbbi hastalığın tedavisine daha az uyum gösterdiği, daha uzun hastane yatışları olduğu, sağlık kurumlarına başvurularının yüksek ve rehabilitasyon tedavilerinden daha az yarar gördükleri ve bu hastalarda mortalite, morbidite ve yeti yitiminin artmış olduğu saptanmıştır.12 Depresyonun eşlik ettiği kanser, multiple skleroz, Huntington koresi gibi tıbbi durumlarda, intihar oranın arttığı bildirilmiştir.13
Depresif Bozukluk Klinik Alt Tipleri
I. Majör depresyon
Majör depresyon, depresif bozukluklar içinde en şiddetli formdur. DSM-IV ölçütlerine göre majör depresyon tanısının konabilmesi için; tarif edilen 9 belirtiden en az 5 tanesinin karşılanıyor ve bunların en az 2 haftadır sürüyor olması, depresif duygudurum ya da anhedoni (ilgi ve istek kaybı) ana belirtilerinden birinin mutlaka olması gerekmektedir. (Tablo 1). Bu belirtiler klinik olarak belirgin bir sıkıntıya ya da sosyal, mesleki işlevsellikte bozulmaya neden olmalıdır. Genel toplumda majör depresyonun yaşam boyu en az bir kez görülme oranı %17’ye kadar çıkar; nokta prevelansı ise %2-4 arasındadır.6 Birinci basamak sağlık kuruluşlarında majör depresyon görülmeoranı %6-8’dir.8 Herhangi bir tıbbi hastalık nedeniyle hastanede yatarak tedavi gören hastalarda ise majör depresyon oranı %10-14 olarak saptanmıştır.13 Depresyonun genel tıpta bu kadar yaygın olmasına rağmen, tanınma ve tedavi edilme oranı düşüktür.13 Bunda hem hekimlerin, hem de hastaların, depresyonun bedensel belirtilerinin tıbbi hastalıktan kaynaklandığını düşünme eğilimleri rol oynayabilir. Fiziksel hastalık belirtileri, depresif belirtiler ve uyuma yönelik psikolojik reaksiyonların birbirinden ayırımı zor olabilir.
Buna karşılık yalancı pozitif depresyon tanılarının konması da mümkündür. Örneğin fiziksel hastalıklarda sık görülen, apati, yorgunluk, uyku bozukluğu, gerçekçi üzüntü ve mutsuzluk, yanlışlıkla depresyon olarak düşünülebilir.
Majör depresyonun tanınması ve tedavi oranının artması için psikiyatri dışı hekimlerin daha kolay tanı koyabilecekleri pratik tarama araçları kullanmaları uygun bir yaklaşım olabilir. 60 yaş ve üzeri hastalar için Geriatrik Depresyon Ölçeği kolay uygulanabilir bir ölçektir ve ülkemizde de geçerlik ve güvenilirliği yapılmıştır.14 Yine tıbbi bir hastalığı olan kişilerde Hastane Depresyon Anksiyete Ölçeği15 ve Beck Depresyon Ölçeği,16 hastanın bildirimine dayalı oldukları, kolay uygulandıkları ve bedensel belirtilere karışıklığa neden olmamak için yer verilmediği için, tarama amaçlı olarak kullanılabilir. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği ise, taramadan çok, depresyon şiddetini ve tedavi yanıtını izlemek için yararlıdır.17
Risk altındaki hastalarda, ağrı yakınması, çok sayıda sistemik yakınma, geçirilmiş ya da ailevi depresyon öyküsü, intihar girişim öyküsü dikkat çekicidir. Tıbbi bir hastalık ve depresyonun bir arada bulunması şu yollarla olur: Tıbbi durum, depresyonun biyolojik nedenidir (örneğin, inme, Parkinson hastalığı, bazı tür kanserler, tip I diyabet, hipertiroidizm hipotiroidizm vb.), Tıbbi durum, depresyonun psikolojik nedenidir (örneğin, kalp yetmezliği, nörolojik ya da ortopedik bir sekel, diyalize giren böbrek yetmezliği hastaları, astım vb.), Depresyon herhangi bir tedavinin sonucu gelişmiştir (örneğin, kortizol kullanımı), Depresyon bağımlılık yapan bir maddenin yoksunluğu ya da çekilme belirtileri ile birliktedir.
Makalenin Devamı için Tıklayınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.