Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Cinayet suçuna at hırsızı cezası verilmez

Cinayet suçuna at hırsızı cezası verilmez

Olayları ayrıştırarak değerlendirmek gerekir.

Hukukda  muhakeme rasyoneline göre; Bir insan cinayet suçu ile yargılanırken yeterli kanıt bulunamazsa ona at hırsızı cezası gibi az bir ceza vermek mümkün değildir.
Eğer bir mahkeme böyle bir karar vermişse o sanık hakkında yeterli delil bulamamış ama o kişiye suçsuz demek de istemiyor diye düşünülür.
 
Hakim bir kişinin suçlu olduğuna dair kanaat-i vicdaniyesi var ama kanıtı yoksa ne yapmalıdır? Hukukçular bu sorumuza ne cevap verirler bilemiyorum.Ceza hukuku,siyasi hukuk usulu farklı mı işliyor?
 
Yahut hakim o kişiye husumet besliyorsa veya siyasi bir rakibi olarak görüyorsa onun önünü tıkamak istiyorsa ne yapar? Delil yetersizliği nedeniyle beraat vermek yerine yorumla suç oluşturup ceza vermeye çalışır.Hukukun dışına çıkmış olur.
 
Konuyu pozitif hukuk ilkelerini düşünerek anlamaya çalışırsak niyet okuyarak karar vermek hukuki değildir.Eğer hakim niyet okuyarak orantısız bir ceza verirse verilen ceza şöyle eleştirilir. ’Hakimin niyeti bozuk,önyargılı ceza vermek için kanıt bulamadı haksız bir ceza verdi.’diyerek yargıçlarında niyeti okunur. Sonuçta hukuk sistemine güven azalır.
 
Özel hukuk davalarında sanık yargıtaya başvurup benim suçumun cezası idamdır bana at hırsızına veya  kız kaçırıcısına verilecek ceza verilmesini evrensel hukuk ilkelerine uygun bulmuyorum derse herhalde beraat edecektir.
 
Siyasette uzlaşma güzel bir şeydir ve gerekir. Ama hukukda ve ahlakda uzlaşma olmaz. Bir insan ya hırsızdır ya değildir. Hırsızımsılık suçu olmaz. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmanın cezası Venedik kriterlerine göre kanıtlanmışsa çok ağır bir suçtur. Bildiğiniz gibi Venedik kriterleri seçimle gelecek yeni Hitler’leri önlemek için geliştirilmiştir.
 
Ben bu mantıkla düşündüğümde AKP nin kapatılma davasında “Kendilerinin laikliğe aykırılık suçunun odağı olmadıklarına inanıyorlarsa“ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmalarının düşünülmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. En azında böyle bir seçeneği düşünmek özgüven işaretidir.
 
Siyasette hoyratlık olmaz...

Eğer davanın son günlerde Türkiye’nin gündemine ve çıkarına zarar verdiği düşünülüyorsa ‘Bu dava zaten siyasi bir dava Türkiye’nin anayasal hukuk sistemini revize etmek hatta yeniden yapılandırmak için bir fırsat ortaya çıktı‘ denilebilir. Sayın Haşim Kılıç’ın işareti ciddiye alınmalı.
Bu seçenekte de İktidar partisinin yapılan eleştirileri göz önüne alarak,sadece kendine demokrat olmadıklarını gösterecek adımlar atmaları gerekir. Muhalifler içinde özgürlük istemek ve bunu uygulamaya koymak,sabır ve soğukkanlılılıkla diyaloğa devam etmek gerekir. İktidar partisinin karşısında, vatanı satacağına ciddi şekilde inanan, Cumhuriyet düşmanı olduğu kanısına sahip, kaygılarını korku ve panik şeklinde algılayan önemli bir muhalefet var.
 
Sayın Erdoğan’ın 22 Temmuz 2008 akşamı sözleri  “Bize oy vermeyenler müsterih olunuz,sizin oylarınız bizim için değerlidir, tercihlerinize saygı duyuyoruz” güzel yaklaşımı kaygılı olanları çok rahatlatmıştı. Bu sözün uygulanabilirliğini görmek istiyoruz.
 
Ulusalcılar ‘Kıskanç Koca Sendromu’ içindeler. Vatanı kıskanç bir koca tarzında seviyorlar. Paylaşmak istemiyorlar. Kıskanç koca ne yapar? Karısına şiddet uygular, eve hapseder, niyetini anlamaya çalışır, test edecek sorular sorar. Eğer karısı beyaz yalanlar söylerse kaçamak davranırsa kocası daha çok öfkelenir. Belirsizliği güvensizlik olarak algıladığı için her şeyi öğrenmek ister, niyet okumaya çalışır. Takip eder veya ettirir. Uykudan uyandırır ‘Rüyanda kimi görüyorsun?’ diye sorar. Ancak aslında karısını seviyordur. Eğer kadın doğru davranırsa yani ne ezer ne de kendini ezdirirse ve açık, net, kararlı, tutarlı bir yöntem belirlerse bir  süre sonra kocasının şüpheleri dağılmaya başlar. Artık kocası eskisi gibi sadakat sorgulaması yapmaktan vazgeçer.
 
Böyle açıklık ve güven verici tutumları başarmak çok zordur...

Siyasi İktidar 5-6 yıldır büyük siyasi hata yapmadı yahut siyasi hata yaptığında da çok şanslı bir şekilde siyasi hatalardan karlı çıkmayı başardı. Bu nedenle Kıskanç Koca sendromundaki Ulusalcı vatanseverlerin iyi niyetlilerinin ikna olacağını tahmin ediyorum. 

Siyasetçiler siyasi hoyratlığa siyasi hoyratlıkla cevap vermemeliler. Nasıl krizdeki kıskanç kocayı düşündürtecek şeyler yapmak gerekiyorsa, Ulusalcıları da düşündürtecek şeyler yapmak ve onların beyinlerinin düşünen bölümünü harekete geçirmeyi başarmak gerekir.
 
Tribünlere oynamak eski populist siyasetti, siyasetçi hem seyirciyi hemde kendisini kandırıyordu. Artık ses tonunu yükseltmeyen siyasetçiler daha çok seviliyor.

Bu yazı toplam 4898 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Arşivi