Türkiye'de 2 ila 5 yaş arasında olup, halen konuşma becerisi gelişmemiş azımsanmayacak sayıda çocuk bulunuyor. 'Bazı çocuklar geç konuşur' denilerek, aileler tarafından çok da önemsenmeyen bu durum, çocuğun okul başarısı ve sosyal çevre ile iletişimi kadar psikolojisini de olumsuz etkiliyor.
İşitme kaybı ya da beyinde oluşmuş bir hasar gibi hiçbir tıbbi bozukluğa rastlanmayan bu çocuklar için Dr. Sami Ulus Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi harekete geçti. Hastane, sebep olarak hiçbir tıbbi bulguya rastlanmayan 'İdiyopatik gecikmiş konuşma problemi' teşhisini koyduğu, ailelerin konuşma becerisini kazandırma konusunda yetersiz olduğunu düşündüğü ve maddi imkanı olmayan çocukları belediyenin kreşlerine yönlendirecek.
Dr. Sami Ulus Hastanesi Başhekimi Nurullah Okumuş, Cihan'a yaptığı açıklamada, bazı çocukların 2 ila 5 yaş arasında olmalarına rağmen halen konuşma becerilerinin gelişmeyebildiğine dikkat çekti. Bu durumdaki çocukların bir kısmında işitme kaybı, başka bir kısmında ise beyinde hasar olabildiğini aktaran Okumuş, "Ancak bunlar gibi hiçbir tıbbi bulgu olmamasına rağmen, konuşma geriliği yaşayan çocuklar da bulunuyor." dedi.
Okumuş, aileler tarafından bu durumun ilk başta, 'bazı çocuklar geç konuşur' denilerek çok da önemsenmediğine dikkat çekti. Okumuş, ilerleyen dönemlerde ise çevredekilerce, 'bu çocukta bir gariplik var' ya da 'çocuğun zekasında bir gerilik var' gibi nitelemeler yapılabildiğini söyledi. İki yaşına gelmiş bir çocuğun, kendisini basit cümlelerle ifade edebiliyor olması gerektiğine işaret eden Okumuş, "Ancak 2 ila 5 yaş arasında olmasına rağmen, anne baba bile demeyen, mesela 'su' yerine 'buu' diyen, nesneler için kısa heceler kullanan, isteklerini işaretler ile açıklayan çocuklar bulunuyor." diye konuştu.
Okumuş, iki yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekasının ilişkisi olmamasına karşın, iki yaşından sonra dil gelişimi ile zeka arasında sıkı bir ilişki olduğuna dikkat çekti. Konuşma becerisinin gelişmemesinin, kendini ifade edememeye, ileride zeka geriliği ve bilişsel fonksiyonlarda yetersizliklere yol açtığını söyleyen Okumuş, bu durumun, aynı zamanda çocuğun okul başarısını olumsuz etkilediğini, kendine olan güvenini azalttığını ve içe dönük hale getirdiğini aktardı.
TEDAVİ, ÇOCUKLA KONUŞMAK
Çevre ve özellikle anne tarafından çocuğa sunulan sözel uyaran zenginliğinin dil gelişimini olumlu etkileyeceğini vurgulayan Okumuş, aile bireylerinin, özellikle anne ile çocuk arasındaki sağlıklı ilişkilerin dil gelişimini olumlu etkilediğini ifade etti.
İki yaşına gelmiş olmasına rağmen, bu beceriyi gösteremeyen çocuklar için ailelerin sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerektiğini belirten Okumuş; altta hiçbir tıbbi bulgu olmamasına rağmen konuşamayan çocuklarda erken teşhisin önemine dikkat çekti.
Okumuş, bunun tedavisinin ise çocuğun sosyalleşmesi olduğunu söyledi. Bu noktada ailelerin yetersiz kaldığı durumlarda kreşlerin çocuklara büyük yarar sağladığını aktaran Okumuş, "Ailenin çocukla konuşması gerekiyor. Bazen çocuklar uzun süre televizyon karşısında vakit geçirebiliyor. Ancak televizyonda çocuk sadece dinliyor. Dinlediğini anlıyor, ancak sonuçta televizyonla bir iletişim yok. Yani çocuk hep dinliyor ama konuşmuyor. Yine bu çocukların sosyal ve sportif faaliyetlere katılması da önem taşıyor." diye konuştu.
Okumuş, çocukta bir işitme kaybı olup olmadığının ise basit bir test ile anlaşılabileceğini kaydederek, "Mesela çocuk size arkası dönük iken, normal bir sesle, ona ismi ile seslendiğinizde dönüp bakması gerekir. Bakmıyorsa bir sorun vardır." dedi.
ÇOCUKLAR OKUL ÖNCESİ EĞİTİM İLE DESTEKLENECEK
Başhekim Okumuş, hastane ile Ankara Büyükşehir Belediyesi, Sosyal Hizmet Eğitim ve Yardım Vakfı arasında, 'idiyopatik gecikmiş konuşma' problemine sebep olarak hiçbir tıbbi bulguya rastlanmayan çocuklar için yapılan protokol hakkında da bilgi verdi.
Okumuş'un verdiği bilgiye göre, ailesi asgari ücret ve altında gelir sahibi olan, 2 ila 5 yaş arasında olup da halen konuşma becerisi gelişmemiş olan, idiyopatik gecikmiş konuşma problemine sebep olarak hiçbir tıbbi bulguya rastlanmayan, özel eğitim raporu olmayan, zihinsel ya da bedensel herhangi bir engeli olmayan, anlama ve algılama sorunu olmayıp sadece uyaran yoksunluğuna bağlı konuşma gecikmesi olan, tuvalet eğitimini kazanmış olan çocuklar protokol kapsamında değerlendirilecek.
Hastane Sosyal Hizmet Birimi ve Çocuk Gelişimi Birimi tarafından uygun görülen bu çocukların, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin çocuk koruma evi ve çocuk kulüplerinde okul öncesi eğitim almaları sağlanacak. Çocuktaki değişimler üç ayda bir değerlendirme yapılarak kontrol edilecek. Gelişimsel ilerleme gösteren çocuklar kurumdan mezun edilecek. Ankara Büyükşehir Belediyesi, ailelerin maddi zorlukları düşünüldüğünde çocukların kuruma taşınmasında servis sağlanması konusunda sorumlu olacak. Bu ailelere sosyo ekonomik sorun ve ihtiyaçlarına yönelik desteği Sosyal Hizmet Eğitim ve Yardım Vakfı verecek.
CHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.