Zayıflamak için diyetisyene gidilmez

Zayıflamak için diyetisyene gidilmez
Diyetsiyene ihtiyacınız yok! Diyetisyene gitmek yerine günde ortalama 45 dakika yürüyün

SABAH / ESRA TÜZÜN

Doç. Dr. Feryal İlkova'ya göre doğru beslenmenin kuralları çok basit. Diyetisyenler en fazla motivasyon sağlar diyen İlkova, "Diyetsiyene ihtiyacınız yok! Ben olsam diyetisyene gitmek yerine günde ortalama 45 dakika yürürüm" diyor..

Amerikan Hastanesi Gastroentoloji Uzmanı Doç. Dr. Feryal İlkova doğru beslenme ve diyet prensipleriyle ilgili bilgiler verdi. Obezitenin nedeninin sanılanın aksine çok yemek değil, yanlış beslenmek olduğunu belirten İlkova, psikolojik sorunları olan insanların kolay kilo aldıklarını dile getirdi. Kimsenin kolay kolay ve kısa zamanda 100 kiloya çıkamayacağını belirten İlkova, bazı insanların duygusal açlıklarını gıdalarla bastırmaya çalıştıklarını söyledi.

GARİP ŞEYLER ÖNERİLİYOR
Gastroentologların ihmali nedeniyle beslenme konusunun diyetisyenlerin eline kaldığını belirten İlkova, "Diyetle ilgili prensipler aslında çok basittir ama diyetisyenler fark yaratmak için garip şeyler öneriyorlar" dedi ve ekledi: "İnsanlar kayısının içine ceviz koyunca kilo vereceklerini zannediyorlar. Diyetisyenleri bırakıp kendi kendilerine doğru beslenmeyi öğrensinler. Bakın o zaman ne güzel zayıflayacaklar. Ben zayıflamak istesem, diyetisyene gitmem. En doğrusu kişinin bilinçlenmesidir. Diyetisyen size sadece motivasyon sağlar, o kadar." Önemli olanın diyetisyene gidip 6 ayda kilo vermek değil, bunu bütün bir hayata yaymak olduğununaltını çizen İlkova, zayıflamak isteyenlere düzenli beslenmelerini ve bol bol yürümelerini önerdi. İncelmek için spor salonlarına kaydolmanın da şart olmadığını dile getiren İlkova şunları söyledi: "Ne zaman bir hastamıza 'egzersiz yap' desek, hemen gidip bir spor salonuna üye oluyor. Halbuki 45 dakika yürüse yeterli. Zayıflamak isteyenlere bir diğer tavsiyem de, akşamları yediklerini azaltmaları. 1000 öğünü tek bir öğünde almakla 5 öğüne bölerek almak arasında büyük fark vardır."

SAKIN ÖĞÜN ATLAMAYIN
Doç. Dr. Feryal İlkova, beslenme ile ilgili en sık yapılan hataların tek tip beslenme, öğün atlama ve şok diyetler olduğunu da söyledi ve ekledi: "Sağlıklı beslenmek öğün atlamamaktır. 3 öğünün arasına mümkünse ara öğün koyulmalıdır. Protein, karbonhidrat ve yağları uygun oranlarda tüketmek gerekiyor. Bir gün sadece elma, protein, karbonhidrat tüketmek metabolizmanın dengesini bozup daha sonra aniden kilo almaya neden oluyor. Bunlara yoyo diyet deniyor. Diyetlerin amacı aslında kilo verdirmek değil, düzgün beslenme alışkanlığını insanlara öğretmektir. '6 ay diyet yapıp forma gireyim, sonra yine istediğimi yerim' diyemezsiniz. Hayat o kadar cömert değil! İlkova sağlıklı bir şekilde zayıflamak isteyenlerin nasıl beslenebileceklerine dair ise şunları söylüyor: "Hayvansal proteinleri örneğin kırmızı eti kısıtlayın. Beyaz et, tavuk ve balık önerim. Kırmızı eti haftada bire indirebilirsiniz. Bunları çok dikkatli söylemeye çalışıyorum çünkü bilimselliği kanıtlanmış deneyler yok. Ama kırmızı eti ne kadar az alırsanız o kadar iyi. Tabii bu tavsiyelerim erişkinler için. Gelişme çağındaki insanların biraz daha ete ihtiyacı var. Ayrıca lif açısından zengin gıdalarla beslenmemiz gerekli. Yani sebze ve meyve ağırlıklı yemeliyiz. Lift bağırsakta emilmiyor, emilmediği için de bağırsakta bulunan dışkıyı süpürerek çıkartıyor. Lifli beslenirken kan şekeri geç yükseliyor. Bu da metabolizmanın doğru çalışmasını sağlıyor."

BOL BOL ELMA YİYİN!
Elmanın diyetlerin vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğini söyleyen İlkova, ekledi: "Elmayı mönünüzden eksik etmeyin ve kabuklu yiyin. Çünkü elma yendiğinde kan şekeri daha geç yükselir ve daha geç acıkırsınız. Bir elma yemekle bir şekerpare yemek arasında çok fark var. Şekerpare yedikten hemen sonra şeker ihtiyacına yol açar, hemen acıkırsınız. Elma yediğinizde ise, saatler sonra kan şekeri yükselir. Akşam yemeği sonrası, öğlen ve akşam arası öğünlerde meyveyi çok öneriyorum. Bazıları meyvenin yemekten sonra yenmemesini öneriyor. Bazıları, 'Yemekten 2 saat sonra yiyin' diyor. Bunlar bilimsel olarak kanıtlanmış doğrular değil.

GAZI OLANLARA SÜT YOK
Gaz sorunu olanlara ya da bağırsaklarında şişkinlik bulunanlara ise daha az baklagil tüketmelerini önerdiklerini belirten Doç. Dr. Feryal İlkova, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kabak, brokoli, nohut ve fasulyeyi çok sık yemeyin. Gazlı içeceklerden uzak durulmasını öneriyoruz. Maden suları da gazlı içecekler sınıfına girmektedir. Gazlı içecekler mide asidini baskılamada yardımcı olurlar ama şişkinliği artırıcı bir rolleri de olabilir. Her yemekten sonra mutlaka maden suyu içenlerin mide ya da bağırsak sorunları vardır." Yemeği yavaş yemenin şişkinliğin giderilmesinde önemli bir rol oynadığının altını çizen İlkova, ekledi: "Çok fazla baharatlı gıdaları yememek gerekli. Eğer süt ve süt ürünleri şişkinliğe neden oluyorsa, onlardan da kaçınmak gerekli. Biz aslında Kafkas ırkıyız ve bizim ırkımızda sütü sindiren enzim az olabiliyor. Kimileri süt içince anında ishal olur. Kimilerine hiçbir şey olmaz. Bazı bünyelerde ise süt şişkinlik yaratır. Bana şişkinlik şikayetiyle gelen hastalara sütü bırakmalarını tavsiye ediyorum. Diyetlerinde de süte yer vermekten kaçınıyorum. Bir de rafine şekerler de şişkinlik yapıyor. Onların tüketiminden de mümkün mertebe kaçınmak gerekiyor.

Bu haber toplam 19841 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.