Yorgunluğunuz Geçici mi Kronik Mi?

Yorgunluğunuz Geçici mi Kronik Mi?
Dr. Orhan Eren, kronik yorgunluk sendromu hakkında bilgi verdi.
Baharda kendini gösteren kronik yorgunluğun birçok hastalığın habercisi olabileceği belirtildi.

Medicana Samsun Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Orhan Eren, kronik yorgunluk sendromu hakkında bilgi verdi. Eren, "Kronikyorgunluk sendromu denilen (KYS) klinik durumda; insanlar dinlense bile yorgunlukları geçmemektedir. Bu sendromda yorgunluk yanında baş ağrısı, boğaz ağrısı, hassas lenf bezleri, kas eklem ağrısı, uyku, konsantrasyon bozukluğu gibi ek şikayetlere de çok sıklıkla rastlanmaktadır. Kronik yorgunluk sendromunda yorgunluğun 6 aydan uzun süre devam etmesi ve yorgunluk yapacak organik bir hastalığın olmaması lazımdır. Beraberinde güncel aktivitelerde azalmada olmakta, kişinin bireysel, toplumsal, mesleki, eğitimsel, ruhsal fonksiyonlarını sınırlandırabilmektedir" dedi.

"Kronik yorgunluk sendromu tanısı için yorgunluk yapan bir organik veya psikiyatrik hastalık olmaması gereklidir" diyen Romatoloji Uzmanı Dr. Orhan Eren, "Şeker hastalığında bile halsizlik yorgunluk önemli şikayetlerden biridir. Hemen her enfeksiyon hastalığında, birçok romatizmal hastalıkta halsizlik yorgunluk çok görülen bir durumdur. Bu nedenle kronik yorgunluk sendromu düşünülen hastaların iyi bir dahiliye ve psikiyatrik muayeneden geçmiş olmaları gereklidir. Kronik yorgunluk sendromu kas, eklem ve baş ağrısı, uyku bozukluğu minör kriterlerini de içermesi nedeniyle fibromiyalgi denen yumuşak doku romatizması ile de karışabilmektedir. Fibromiyalgi hastalığında asıl şikayet Yaygın ağrı olup, kısa süreli sabah tutukluğu vardır, yorgunluk ana yakınma değildir. KYS olan hastaların yaklaşık yarısında Fibromiyalgi ile birlikte seyrettiği de gösterilmiştir. KYS'li hastalarda Multiple skleroz, polimiyozit vb. nöromüsküler hastalıklar, kardiyak ve solunum yetmezliği, şiddetli enfeksiyon (lyme hastalığı, giardiasis, hepatitler EBV vd viral
enfeksiyonlar) tümör, kollagen doku hastalığı gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar, anksiyete, depresyon, somotoform bozukluklar gibi psikiyatrik hastalıklar ayırıcı tanıda düşünülmeli ve dışlanmalıdır. Özgün bir laboratuvar tahlili yoktur. Laboratuvar testleri daha çok yukarıda sayılan hastalıkları ekarte etmek için yapılır" şeklinde konuştu.

Dr. Orhan Eren şu bilgileri verdi: "Günümüz modern tıbbında semptomatik (şikayetlerin iyileşmesine dönük) tedavi değil, şikayetlerin neden olduğu asıl hastalığın bulunup bu hastalığın iyileştirilmesine dönük tedaviler, zaman zaman moleküler seviyede biyolojik ajanların kullanıldığı modern tedaviler şeklinde yapılmaktadır. Bu biyolojik tedaviler ülkemizde de başarı ile uygulanmaktadır. Stres ve yorgunluk günlük yaşamı kısıtlayan önemli unsurlardandır. KYS hastalarında beceri isteyen işlerde yavaşlama, planlama, organizasyon ve problem çözme gibi yeteneklerde gerileme vardır. Bunların yanında dikkat kusuru, konsantrasyon düşüklüğü, karar vermede zorluk gibi bulgular da gösterilmiştir. Birçok ülkede iş gücü kaybı yapabilen hastalıklar kategorisinde yer almıştır. Kronik yorgunluk sendromu da hem tanısı hem tedavisi zorlu bir süreçtir. Görülme sıklığı yüzde 0,2-0,7'dir."

Romatoloji Uzmanı Dr. Orhan Eren, hastalığa yol açan faktörleri şöyle sıraladı:

"- Gıda intoleransı.

Başta virüsler olmak üzere özgün olmayan enfeksiyonlar.

Bağışıklık sistemine ait faktörler.

Nöro-endokrin sistem ile ilgili olarak beyin-kortizon aksında bozukluk, otonomik fonksiyon bozukluğu, Serotonin ve dopamin reseptör bozukluğu.

Nöromusküler sistemde kas gücü normal olmasına karşın, kas proteinlerinde metobolik bozukluklar gösterilmiştir.

Beyin yapısı ve fonksiyonunda, MR ile incelemede beyin beyaz cevher anormalliğinde artışlar gösterilmiştir.

Kognitif performans bozukluğu olarak, dikkat, konsantrasyon bozukluğu, görsel ve işitsel hafızada bozuklukları da gösterilmiştir. Hastalığın özgün bir tedavisi olmakla birlikte hastanın fiziksel
kapasitesini ve sosyal desteklenmesi, kişinin ve ailesinin eğitimi psikososyal desteklenmesi, uyku düzenin sağlanması gereklidir.

KYS'de hastalar için inaktivite yararlıymış gibi görünmesine rağmen, hafif aerobik egzersizlerin hastanın ağrılarını azalttığı ve günlük yaşam aktivitelerini arttırdığı bilinmektedir. Egzersiz tedavisi en fazla 30 dk. ve hastanın yorgunluk ve diğer semptomlarına göre günlük birkaç artırılarak submaksimal kalp hızında
ve maksimal yüzde 60 O2 kullanılarak yaptırılması önerilmektedir. Hastalık erken evrede kendiliğinden iyileşebilmektedir. Hastaların üçte bir kadarı 6 yıla kadar iyileşebilmektedir." - SAMSUN 

Bu haber toplam 4015 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.