TOPLUMUN YÜZDE 2-3'Ü ANTİSOSYAL

TOPLUMUN YÜZDE 2-3'Ü ANTİSOSYAL
Çocuk yaşlarda belirti veren ve ruhsal bir sorun olan antisosyal kişilik bozukluklarının okul çağında belirlenerek önlem alınması gerektiği bildirildi.

      Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatrist Dr. Bülent Demirbek, yaptığı açıklamada, sadece biyolojik rahatsızlıklarda değil ruhsal sorunlarda da erken teşhis ve tedavinin hayati önem taşıdığını bildirdi. 

      Çocukluk döneminde en yoğun görülen ruhsal sorunun antisosyal kişilik bozukluğu olduğunu, bu sorun zamanında giderilmediğinde ilerleyen yaşlarda bireyin bütün yaşantısını etkilediğini ifade eden Demirbek, ''bu nedenle çocuk yaşlarda belirti veren antisosyal kişilik bozukluklarının okul çağında belirlenerek önlem alınması gerekir'' dedi.

      Demirbek, anneyle babanın ayrılması, evde uyuşturucu bağımlısı ebeveynin bulunması ve aile içi şiddet gibi çeşitli unsurların antisosyal kişiliğe sahip çocuk yetişmesinde tetikleyici faktör olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:

      ''Türkçe karşılığı 'serseri' olan antisosyal kişilik bozuklukları okul okul gezilerek tespit edilip, bu durumdakilerin 18 yaşını doldurmadan tedavileri tamamlanmalı. Ancak, bu teşhisi koyduğumuzda hakaret gibi algılanıyor. Oysa, tedavi edilmeyen bu hastalık ilerleyen yaşlarda kişinin karakteri haline geliyor ve tedavisi mümkün olmuyor. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de toplumun yüzde 2-3'ünde bu rahatsızlık söz konusu. Bir başka ifadeyle 2 milyon 100 bin civarında antisosyal kişiliğe sahip birey var. Bu, küçümsenmeyecek bir rakam.''

     

      -ANTİSOSYAL KİŞİLİĞİN BELİRTİLERİ-

     

      Demirbek, bazı araştırmalarda, bu hastalığın altında genetik etkenler bulunsa da çocuğun yetiştirilme tarzının daha büyük rol oynadığını ifade ederek şunları kaydetti:

      ''Antisosyal kişiliğe sahip çocuklar başkalarının haklarına sürekli olarak saygısızlık ederler; saldırgan, bencil ve başkalarını umursamayan davranışlarda bulunurlar. Genelde erkek çocuklarda görülen bu rahatsızlık ilerleyen yaşlarda bireyi suça yönlendirir. Evinde eşya çalıp satan, hırsızlık yapan, ailesine şiddet uygulayan bu çocuklar uyuşturucu bağımlısı olmaya da yatkındır.''

      Demirbek, Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) kurulması yerine kişilerin madde bağımlısı olmadan önlem alınmasını sağlayacak merkezlerin kurulması gerektiğini ifade ederek, ''bu hastalık başlangıçta psikolog desteğiyle çözümlenebilir, ancak ilerleyen dönemde ilaçlı tedaviye bile ihtiyaç duyulur. Ancak, bu kişiler çoğunlukla ilaç kullanımını reddederler ve hasta olduklarını kabul etmezler'' dedi.

      Demirbek, bu konuda, Milli Eğitim ile işbirliği yapacak gönüllü kuruluşlara ihtiyaç bulunduğunu belirterek ''bu kuruluşlar, her okula bir uzman görevlendirip buradaki antisosyal çocukları belirleyerek tedaviye yönlendirebilir. Oysa günümüzde bu tür çocuklar okuldan uzaklaştırılarak cezalandırılıyor. Bu ise sorunu daha kronik hale getiriyor'' dedi.

Kaynak: tv8

 

Bu haber toplam 7072 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.