Sınav Kaygısı
Sınav kaygısı, öğrenilmiş bilginin sınav esnasında yansıtılmasını engelleyen kaygı durumudur. Öğrenci, heyecanından dolayı, sınav sürecinde bilse bile unutacağına, yapamayacağına inanır ve sınavın sonucunda başarısız olabileceği endişesini taşır. Başkalarına karşı rezil olacağı, aslında yeterince hazırlanmamış olduğu, ailesine, okuluna layık olmadığı gibi benlik değerini düşüren inançlar taşımaya başlar. Bunun yanında, iştahsızlık, baş ağrısı, uykusuzluk, mide bulantısı, aşırı terleme, baş ve karın ağrıları gibi bedensel tepkiler; hem sınava hazırlık sürecine hem de sınav esnasına eşlik ederek durumun güçlüğünü artırır. Bu durumdaki öğrencilerin sınavda dikkatlerini toplamaları oldukça güçtür. Sınava yoğunlaşamadıklarından, çevrede olup bitenlerden fazlasıyla etkilenirler ve çok iyi bildikleri sorulara dahi cevap veremezler. Sınav sürecinde bazı öğrenciler, kısa bir süre içinde endişelerini yatıştırıp sorulara yoğunlaşabilmektedir. Karın ağrıları, mide bulantıları azalarak, kalan sürede sınav ortamına uyum göstermektedirler. Bununla birlikte, sınav süresince, endişelerine ve bedensel tepkilerine yenik düşen pek çok öğrenci vardır. Yaşadıkları kaygı nedeni ile dikkatlerini toplayamadıklarından, sınav sonucu onlar için, sırtlarına binen yeni bir yük olur.
Sınav kaygısının pek çok nedeni olabilir. Yanlış, yetersiz veya aşırı çalışma yöntemlerinin sonucunda alınan düşük notlar önemli bir etkendir. Çalıştığı halde başaramadığını gören çocuğun, kendisi ile ilgili görüşü incinir.
Çocuklarımızla ilgili beklentilerimizin olması doğaldır. Bununla birlikte, bunu yansıtma biçimimiz yanlış olabilir. Başarı odaklı bir evde, belirlenen uygun tipe uymaya çalışan çocuğa, bu yük ağır gelebilir. Sınav haftasında pek çok anne baba telaşa düşer. Gündelik yaşamlarını sınav haftasına göre ayarlarlar. Çocuğu daha çok çalışmaya ikna ederler ya da zorlarlar. Başarısız olursa, ortaya çıkabilecek “kötü” durumlardan söz ederler. Böyle bir ortamda çocuğun kendine güvensiz, rekabetçi veya mükemmeliyetçi kişilik özellikleri geliştirmesi olasılığı vardır. Bunlar, çocuk ve gencin duygusal gelişimini olumsuz etkileyen ve sınav kaygısını artıran faktörlerdir.
Başkalarının görüşünün “geçerli” görüş olduğunu düşünen çocuk; kendi içsel kaynaklarını değerlendirmede yetersiz kalır. Öğretmenin, ailenin, arkadaşların onu kabulü için başarının birinci şart olduğunu sanır. Bu çocuk için bir çıkmazdır çünkü başkalarının gözünde iyi, başarılı görünmek için çalışmak, başlı başına bir stres kaynağıdır.
Önemli olan, öğrencinin kendisi için istemesi ve sınavlardaki başarıyı amaçları için gerekli görmesidir. Bu durumda da çocukta kaygı ortaya çıkacaktır ancak bu orta düzeyde bir kaygı durumudur ve hedefe yönelik çalışmayı hızlandırarak, başarının artmasını sağlama özelliği vardır.
Öğrencinin başarısını düşüren, gündelik yaşamını aksatan yoğun sınav kaygısı ile mücadele etmek gerekmektedir. Bunun bir yolu, çocukta olumlu düşünme becerisini geliştirmektir. Verimli ders çalışma tekniklerinin etkili öğrenilmesi de önemli bir faktördür. Kaygı azaltıcı beden ve nefes eksersizlerinin de faydası çoktur. En önemlisi, çocuklarımızı taşıdıkları gereksiz endişeden, okulun ve ailenin aşırı beklentilerinden, gelecekle ilgili abartılmış korkulardan uzak tutmayı başarmaktır. Bunun için hepimizin, her sınavı başarı için verilmesi gereken bir yarış veya savaş olarak değil; daha öteye atılacak adımlar için kullanılan fırsatlar olarak görmeyi başarmamız ve öğrenciye yansıtmamız gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.