Seri numaraları kazınmış öfkeler var içimizde
İnsanların birbirlerine düşmanlık edebilmek için bile, incelikli, derin bir düşünüş izi taşıyan, bir taraftan da vicdan denilen metafizik koruyucuyla beslenmiş güçlü duygulara ihtiyacı vardır. Düşmanlık varoluşsal bir bağlılığı, ilişkiyi dayatır insanlara.
Rusya'nın yeryüzündeki güçlü düşünsel binasının en maharetli işçileri Tolstoy ve Turgenyev arasında böyle bir düşmanlık örülmüştü. Neticede her ikisinin de Rusya'ya dair içtenlikli duyguları vardı ve zaman zaman birbiriyle çelişiyordu. Ve fakat içinde zarif bir merhametin eksik olmadığı bir öfkeydi kalplerinde yer tutan. Öfkelerini saygın hale getirebilecek acıları vardı her ikisinin de.
Schopenhauer de Bay Hegel'e içten içe büyük bir öfke duyuyordu şüphesiz. Fakat her ikisi de gözaltlarında uykusuz ve acıyla geçmiş gecelerin torbacıklarını taşıyorlardı. Bu gözaltı karartısı ve ağırlık öfkelerini de estetize ediyordu hiç şüphesiz. İnsanların birbirine en "acımasız", içinde merhamet taşımayan, düşmanlıklar sergilemesi ne zaman mümkün olabilir? Bu soruya verilecek ilk cevap muhtemelen ideolojik, fikri çatışmalar olabilir. Hayır, yanlış. Doğrusu bireysel çıkarlar olmalıdır. İnsan ancak çok güçlü bireysel çıkarlarının zedelenmesi, elinden alınması durumunda merhametsiz bir karşıtlık üretir.
En sevdikleri ellerinden alındığında, "öldürüldüğünde", gözünün dönmesi bundandır. İçinde dolaşan kan kendisini bile zehirleyecek kadar öfkeyle karışmıştır. Fikri karşıtlıkların içinde "merhamet" barındırmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum bu sıralar. İçinde derin akıl, kıvrak zeka bulundurmayan düşmanlıklar önü alınamaz bir şiddet girdabına dönüşüp, yaşadığımız her yeri altüst edebilir.
Türkiye'de farklı düşünen insanlar, yaşanabilir bir hayat, iyi bir gelecek sahibi olmak için geliştirdikleri tasavvurlarda farklılıklar oluştuğunda, şiddetin önde olduğu ve aklın, merhametin köklü izlerinin kazınmış olduğu karşıtlıklar üretiyorlar. Terör için kullanılan silahların ve bombaların seri numaralarının kazınmış olduğuna hepimiz şahitlik ediyoruz. Neden bunu yaparlar? Yapacakları kanlı eylemler sonrasında kaynağı saklı tutmak için. Zira seri numaraları bir aidiyet göstergesi olarak bir kaynağa işaret eder.
Türkiye'de farklı fikri oluşumların kurdukları cümlelerin, geliştirdikleri tutumların seri numaraları silinmiş bir vaziyette. Yani bir kaynakları, aidiyet unsurları yok. Tarihsel derinliği, fikri kökleri, akli tutarlığı olmayan cümleler, kimi tanımsız, mefhum ideolojik elbiseler giydirilerek ortalıkta boy gösteriyor. Bu yüzden geliştirilen bu söylemler illegal örgüt eylemlerinde kullanılan, seri numaraları silinmiş silahlar, bombalar gibi gayrımeşru. Bu ülkede yaşayan insanlar artık gazetelerde köşe tutmuş ve en küçük bir felsefi, siyasi, ilmi derinliği olmayan fikir kalpazanlarının ağzıyla dostluk yada düşmanlık geliştirmeyi terk etmeleri gerekir. Bir ülkenin geleceğine dair güzel ve anlamlı tasavvurlar peşine düşmüş insanların dostlukları kadar düşmanlıkları da olağandır. Sorun bu düşmanlığın da en az dostluklar kadar akıl ve merhamet barındırmasıdır.
Oysa gelinen noktada bireysel çıkarlarını kaybetmek istemeyen öfkeli bir grubun, geniş halk kitlelerini kendi öfkelerine kalkan yapacak bir düşmanlığa sevk etmeleridir. Lütfen oturup bir düşünün; ötekileştirdiğiniz insanlarla aranızda mesafe yaratan fikri süreçler nelerdir? Bunların türküsü, şiiri, felsefi metinleri, romanları var mıdır? Açıkça soruyorum hangi sahici acılarınıza karşılık geliyor bunca öfkeniz?
Schopenhauer de Bay Hegel'e içten içe büyük bir öfke duyuyordu şüphesiz. Fakat her ikisi de gözaltlarında uykusuz ve acıyla geçmiş gecelerin torbacıklarını taşıyorlardı. Bu gözaltı karartısı ve ağırlık öfkelerini de estetize ediyordu hiç şüphesiz. İnsanların birbirine en "acımasız", içinde merhamet taşımayan, düşmanlıklar sergilemesi ne zaman mümkün olabilir? Bu soruya verilecek ilk cevap muhtemelen ideolojik, fikri çatışmalar olabilir. Hayır, yanlış. Doğrusu bireysel çıkarlar olmalıdır. İnsan ancak çok güçlü bireysel çıkarlarının zedelenmesi, elinden alınması durumunda merhametsiz bir karşıtlık üretir.
En sevdikleri ellerinden alındığında, "öldürüldüğünde", gözünün dönmesi bundandır. İçinde dolaşan kan kendisini bile zehirleyecek kadar öfkeyle karışmıştır. Fikri karşıtlıkların içinde "merhamet" barındırmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum bu sıralar. İçinde derin akıl, kıvrak zeka bulundurmayan düşmanlıklar önü alınamaz bir şiddet girdabına dönüşüp, yaşadığımız her yeri altüst edebilir.
Türkiye'de farklı düşünen insanlar, yaşanabilir bir hayat, iyi bir gelecek sahibi olmak için geliştirdikleri tasavvurlarda farklılıklar oluştuğunda, şiddetin önde olduğu ve aklın, merhametin köklü izlerinin kazınmış olduğu karşıtlıklar üretiyorlar. Terör için kullanılan silahların ve bombaların seri numaralarının kazınmış olduğuna hepimiz şahitlik ediyoruz. Neden bunu yaparlar? Yapacakları kanlı eylemler sonrasında kaynağı saklı tutmak için. Zira seri numaraları bir aidiyet göstergesi olarak bir kaynağa işaret eder.
Türkiye'de farklı fikri oluşumların kurdukları cümlelerin, geliştirdikleri tutumların seri numaraları silinmiş bir vaziyette. Yani bir kaynakları, aidiyet unsurları yok. Tarihsel derinliği, fikri kökleri, akli tutarlığı olmayan cümleler, kimi tanımsız, mefhum ideolojik elbiseler giydirilerek ortalıkta boy gösteriyor. Bu yüzden geliştirilen bu söylemler illegal örgüt eylemlerinde kullanılan, seri numaraları silinmiş silahlar, bombalar gibi gayrımeşru. Bu ülkede yaşayan insanlar artık gazetelerde köşe tutmuş ve en küçük bir felsefi, siyasi, ilmi derinliği olmayan fikir kalpazanlarının ağzıyla dostluk yada düşmanlık geliştirmeyi terk etmeleri gerekir. Bir ülkenin geleceğine dair güzel ve anlamlı tasavvurlar peşine düşmüş insanların dostlukları kadar düşmanlıkları da olağandır. Sorun bu düşmanlığın da en az dostluklar kadar akıl ve merhamet barındırmasıdır.
Oysa gelinen noktada bireysel çıkarlarını kaybetmek istemeyen öfkeli bir grubun, geniş halk kitlelerini kendi öfkelerine kalkan yapacak bir düşmanlığa sevk etmeleridir. Lütfen oturup bir düşünün; ötekileştirdiğiniz insanlarla aranızda mesafe yaratan fikri süreçler nelerdir? Bunların türküsü, şiiri, felsefi metinleri, romanları var mıdır? Açıkça soruyorum hangi sahici acılarınıza karşılık geliyor bunca öfkeniz?
Bu yazı toplam 6109 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.