RUHLARIMIZ ARKADA KALDIĞINDA…
Başbakanın bürokraside/yerel siyasette olan bazı gelişmelerden haliyle haberi olmuyor.Bunu biliyorum.Gündemi çok yoğun.Şikayet etmek bizim işimiz değil fakat bazı gerçeklerden üstü kapalı da olsa bahsetmekte fayda var.Sayın Başbakanı iyi tanırım.Geçmişte aynı masada yemek yedik.Sadece o yemek sırasında bile anlattıklarından çok şey öğrendim.Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın basını dikkatlice takip ettiğini ve kimi zaman internet ortamında yayınlanan yazılarımı okuduğunu biliyorum.Çünkü yazdığım bazı yazıları okumaması veya bu konuda görevli olanların bu makaleleri ona iletmemesi mümkün değil…
Başbakanın siyasette özellikle yerel yönetimlerde seçtiği insanların halkla iyi diyalog kurmuş insanlardan oluştuğunu biliyoruz.Bunu yerel ve genel seçimlerde gösterdiği adaylardan defalarca anlama imkanı bulduk.Özellikle Anadolu’da bu konuda Ak Parti’nin yaptığı anket çalışmalarının başarısı zaten çıkan sonuçlarla oya tahvil oldu…Başbakan bir gerçeği çok iyi biliyor.Politikada insanların halkla kurdukları diyalog çok önemli.Çoğunluğu kişisel çıkar hesabı gütmeyen pek çok başarılı Belediye Başkanı yerel yönetimlerde adeta insanların yüreklerinde efsaneleştiler…Ak Partinin siyasette anlaşılamayan başarısında, Başbakanın liderlik yeteneğinden sonra ikinci önemli unsur da budur…
Siyasette yapıldığı gibi aynı şekilde bürokraside de halkın sevdiği insanların öneminin anlaşılması gerekiyor.Tıpkı onlarda yerel yöneticiler gibi halkla olan münasebetlerde siyasi iktidara/kurumlarına, kamu hizmetine yani devlete puan kazandırıyor veya kaybettiriyorlar.Bürokratik oligarşi sadece iktidarda bulunan siyasetçilere değil aynı zamanda halka da yapılıyor.İşleri savsaklamak, işini sahiplenmekten kaçınmak, zoraki ite kaka görev yapmak, vatandaşa insanlık dışı muamelelerde bulunmak, onları hakir görmek ve her fırsatta greve müracaat etmek sadece birkaç örnek olarak sıralanabilir…
Halkın sevdiği devlet memurlarını çok şükür ki genellikle siyasetçilerde seviyorlar.Özellikle kamu kurumlarında bir üst makamda bulunanlar kimin iyi kimin kötü ve gevşek memur olduğunu çok iyi biliyorlar…Bu yüzden her yıl yöneticiler alt kademelerde bulunanlara pek çok kritere göre puan verirler…Zira iyi memurlar hak ve adalete göre davranmanın ne kadar önemli olduğunu çok iyi bilirler.Bir insanın kamu hizmeti alırken diğerlerinden ayrılmasına neden olacak, farklı bir muameleye maruz kalacak hiçbir farkı yoktur…Deneyimli bürokratlar işlerinde ve kararlarında dosdoğru olmaları gerektiğini öğrenmişlerdir…
Asıl sözümüz siyasetçiler içinden özellikle yerel politikada devlet bürokratlarına olan yaklaşımını hatalı bir perspektife oturtmaya çalışanlara…Bunlar memurlara akılları sıra istedikleri gibi iş yaptırabileceklerine inanmışlardır.Veya devletin memurunu politik görüşüne göre veya istediği işi yapıp yapmamasına göre kategorize etmeye yeltenmişlerdir.Eğer siyasetçiler gelecekte sevilen bürokratların kendileri için bir rakip olacağını düşünmeye başlamışlarsa işte o zaman devlet memuru bürokratların başına gelecekleri maalesef kimse ön göremez…Bu yüzden kendi asli işini bırakıp memurlarla uğraşan politikacıların cezalandırılarak acilen siyasi arenadan uzaklaştırılmaları gerekir…Bu durum ülkemizin hemen her yerinde yerel siyasette şimdiden dikkatleri çekmeye başlamıştır…
Bürokraside halkın sevdiği insanların önünü keserek kendi siyasi geleceklerinin hesabını yapmaya başlayanların her şeyden önce kendilerine olan güvenleri yoktur.Bunlar çapsız insanlardır ve entelektüel birikimden yoksundurlar.Onlar iktidarın/makamların insanların sınanması için kendilerine geçici bir süre verilen emanet yerler olduğunun farkında değillerdir.Onlara göre bu emanet yerler rant/fırsat kapısıdır…Gelecek kaygısı duymaya başlamış bu insanların makam ve menfaat hırsları gözlerini kör etmekle kalmamış ruhlarını da ciddi bir şekilde örselemiştir…Bu yüzden böylesi insanlardan her türlü kötülük gelebilir…
Hizmet verdiği insanın ruh halinden anlayacak, empati yaparak hissettiklerini hissedecek ve karşısındakine bunu fark ettirecek insanlara sadece kamu hizmetinde değil her yerde ihtiyaç vardır.Bu insanlar aile ve iş hayatında başarının ve mutluluğun kaynağına ulaşmışlardır.Onların dünya kaygısına sahip olmadıkları kolaylıkla fark edilebilir.Gururlu, kibirli, egosu şişmiş, kaprisli insanların bürokraside/siyasette yükselmeleri hemen her zaman sorunludur.Çünkü yönetmek öncelikle kendini yönetmeyle başlar…İnsanlar zaten bu tarz kişilerin yanında hizmet vermek istemezler.Tanıdıklarla ekip kurmak kolaydır asıl zor olan herkesle ekip ruhu oluşturmaktır…
Korkuyla kimse alt kademelerde bulunan insanlara hükmedemez.Korku gerçek fakat ilkel bir duygudur.İnsanlığın ruh kökünde, geleneksel zenginliğiyle harmanlanmış kültüründe korku değil sevgi imparatorluğu vardır…Çünkü korkuyla birlikte sağlanan disiplin; insanları canla başla çalışmaya değil, hizmet verdiği insanlara adaletle yaklaşmaya hiç değil sadece mesainin bitmesini beklemeye yöneltir…Şikayet ettiğimiz devletin hantallığı bu memurların eseridir…Mesaiyi bitirecek değil mesai mefhumu gözetmeksizin çalışarak bu ülkeyi ve kamu hizmetini geliştirip yüceltecek adamlara ihtiyaç var…Kendimiz ileriye sıçrayabiliriz. Geride kalmamız da mümkündür…Fakat gerçekte ve asıl olarak ruhlarımız arkada kaldığında bulunduğumuz yer neresi olursa olsun ne kendimize nede başkalarına faydamız olur…
Dr.Recai Yahyaoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.