Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Aysel Ekşi ile Karadziç ilişkisi

Prof. Aysel Ekşi ile Karadziç ilişkisi

Bir psikiyatristin tanışmadığı bir First Lady’den nefret etmesinin ve bunu bir gazeteciye açıkça söylemesinin anlamı Prof. Nevzat Tarhan'a göre çok önemli.

Basın Konseyi Başkanı Sayın Oktay Ekşi'nin eşi Sayın Dr. Aysel Ekşi, daha çok Çocuk Ergen Psikiyatrisi ile ilgilenen bir meslektaşımızdır. The Times'tan Janice Turner, "İslam ve Türkiye'deki Büyük Türban Savaşı" adlı incelemesini hazırlarken 74 yaşındaki Bayan Ekşi'yle konuşur, Cumhurbaşkanı eşi Hayrunnisa Gül'le de görüşeceğini söyler.
 
Emre Aköz'ün 21.07. 2008 Sabah gazetesinde aktardığına göre: ‘Ancak Aysel Hanımın bir özelliğini atlamış Turner: O aynı zamanda, Hürriyet gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi'nin eşi. Röportaj sırasında Aysel Ekşi'ye, o akşam Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa Gül ile buluşacağını söylüyor Turner. Bunun üzerine Aysel Hanım, hışımla masasına vurarak bağırıyor: "O kadından nefret ediyorum!" (İngilizcesi: "When I say I will be taking tea with Mrs Gül that evening, Dr Eksi bangs her desk with passion and cries" Ihateher !")’
 
Bugüne kadar yanlış bir haber olabilir diyerek bekledim. Ancak henüz bir yalanlama gelmedi.
Bir psikiyatristin hiç tanışmadığı bir 'First Lady'den nefret etmesinin ve bunu bir gazeteciye açıkça ifade etmesinin anlamı bence çok önemli.  Türkiyede model alınabilecek kişilerin kamuoyuna yansıyan yönlerinin irdelenmesi bir kamu görevidir.
 
Başka bir psikiyatrist vardı adı Dr. Radovan Karadzic 1992-1995 Bosna Hersek iç savaşında Bosna Sırp devletinin lideri idi. Karadziç 13 yıl sonra yakalanabildi ve soykırım suçundan Lahey Adalet Divanında yargılanmayı bekliyor.
 
Dr. Karadzic'in kişiliği psikiyatristlerin ilgi alanı olmuş ve hakkında geniş kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Yetiştirilme tarzı nasıldı, çocukluğunda bir travma veya taciz var mıydı, mesleğini icra ederken davranışları nasıldı, gibi sorular araştırıldı.
 
Bu konuda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Psikiyatrisi Bölümünden Doç Dr Salih Zoroğlu’nun Dr.Rorbert M. Kaplan’dan aktardığı bazı bilgileri özetlemek istiyorum.
 
Karadzic’in şiir kitapları var ve ana tema genellikle öfke, şiddet ve vahşet içeriyor. İçki ve kumarı seven, kaygılı tırnaklarını yiyen, hırslı ünlü biri ve şair olacağını sık sık söyleyen birisi imiş. Çalıştığı hastanede Şefi Dr. İsmet Ceriç onun için hep işe geç geldiğini, vaka raporlarını tamamlamadığını, sorumluluk ve vicdan duygusunun zayıf olduğunu anlatıyor. Hatta bir seferinde bir hasta elinde bıçakla hemşire ile koğuşta yalnız kaldığında olayla hiç ilgilenmeyip yan odaya çekilip kapısını kapattığı hemşireye sorunu sen çöz dediği belirtiliyor. Profesyonel standartlara uymadaki yetersizliği, kolayca rapor ve reçete verdiği, yok etme, cehennem gibi kelimeleri çok kullandığı, amaçlarına ulaşmadaki vicdansızlığı, Filozof Nietzsche’nin fikirlerine çok inandığı, her şeyi Nietzsche’nin dünya görüşü ile açıkladığını çalışma arkadaşları ifade ediyorlar.
 
Bir psikiyatristle evleniyor ve kendisini romantik ve şair bir kişi olarak tanımlıyordu. Babası aşırı ve fanatik bir Sırp milliyetçisi idi. Bu özellikleri ile Hitlere benziyordu. Babasını 15 yaşında kaybetmişti.
 
Diğer tarafta gerçekleri inkâr etme ve çarpıtma kapasitesinin çok yüksek olduğunu hatta 5 Şubat 1994’de Merkale pazaryerine havan topu atılması 68 sivilin hayatını kaybetmesi olayını inkâr edip Müslümanların komplosu olduğu, cesetlerin morgdan getirildiği, bombalama olayı olmadığını savunması biliniyor.
 
Yine  tarihi ve çok kıymetli kitap hazinesi ulusal Müslüman kütüphanesinin yakılması olayı ile ilgili olarak da o binanın eski bir Hıristiyan yapısı olduğu için Müslümanlarca yakıldığını savunuyordu. Karadzic’i yakından tanıyanlar Narsisistik kişilikte sık rastlanan gerçeği çarpıtma savunma mekanizmasını çok kullandığını söylüyorlar.
 
Muhakkak politik liderlerde geçmişe yönelik etiket tanı koymak tehlikeli ve sakıncalıdır. Zaten muayeneleri de mümkün değildir, bu sebeple tanı koymak savunulamaz. Yaygın taraftar bulmaları aslında iç tutarlılıklarının ve paylaşılmış duygularının olduğunu da gösterir. Ancak davranışlarını irdelemek bu konuda toplumu bilgilendirmek de mesleki bir duyarlılık olmalıdır.
 
Dr.  Radovan Karadzic’i binlerce masumun ölümüne neden olan, Müslümanlardan nefret eden, onları yok edilmesi gereken unsurlar olarak gören, abartılı ve sınırsız bir oportünist, acımasız bir Sırp milliyetçisi, iddiası için kendini kandırma kapasitesi yüksek olan  zeki ve özgüven sahibi bir lider olarak tanıyoruz.
 
‘Türkiye de Devletin bekası için çetecilik yapılır’
diyenlerle Karadzic'in benzer idealistlik, rasyonallik ve duygusal tavır gösterdiklerini söyleyebiliriz.  Bu tavır çok zevklidir ve kolayca taraftar bulur. Eskilerin Asabiyet-i Milliye demeleri boşuna değildi. Bu tavır Hitlerin toplumu heyecana getiren tarzıydı. Ancak dünyada esen özgürlükçü, katılımcı, çoğulcu demokrasi rüzgârları Karadzic’i taraftarlarına rağmen yakalattı. Türkiye’de de ‘Ergenekon’un Bir Numarası’ böylece ortaya çıkar ümit ediyoruz.

Dr. Aysel Ekşi ile Dr Radovan Karadzic’i kıyasladığımı düşünmeyiniz. Dr. Ekşi önemli bir psikiyatristtir. Onun haklı ve mantıklı olmayan öfke ve nefreti birçok tanıyanı tarafından örnek alınabilir. Nefretinin bilimsel nedenlerini açıklamasını beklememiz hakkımızdır. Düşünce temelli değil duygu temelli tepki veren bilim insanına yakışan bilimsel gerekçesini açıklaması veya beşeri bir zaaf gösterdi ise özür dilemesidir.

Şu anda abartılı, acımasız, içi öfke ve nefret dolu kendisine benzemeyeni yok edilmesi gereken unsurlar olarak gören, aynı ortamda bulunmaya tahammül edemeyen, derinlik ve vicdan duygusundan yoksun Ortodoks laiklerin kendilerini kandırma kapasitelerinin artmasını Türkiye’miz için tehlikeli buluyorum.
 
Ortodoks laiklik ve fanatik Türk ulusalcılık anlayışının artması benzer yöntemleri benimseyen Ortodoks ve radikal Müslümanlık anlayışının doğru orantılı olarak artırmasına sebep olur. Bu durum da toplumsal barışın bozulması demektir. Kamu düzenini önemseyenlerin dikkatine sunulur.
 
Bu gerçekler en büyük endişemiz olmalı,bizi davranışlarımızı ve duygularımızı sorgulamaya sevk etmelidir…

Bu yazı toplam 7261 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Arşivi