Premenstrüel Sendromun Belirtileri ve Etkileri

Premenstrüel Sendromun Belirtileri ve Etkileri
Adet sendromunun belirtileri hakkında bilgi veren Psikiyatri Uzmanı Aylin Aksoy Çoban, bu sendromunun doğurganlık dönemindeki kadınların yüzde 95'inde görülebileceğini söyledi...

Adet sendromunun daha çok 30’lu yaşlarındaki kadınlarda tedaviyi gerektirdiğini ifade eden Aylin Aksoy Çoban, “Özellikle 30-45 yaş arası kadınlar daha sık yakınıyor. Belirtiler menopoz ile düzeliyor. Her döngüde belirtiler mutlaka ortaya çıkmasa bile, döngülerin çoğunluğunda bulunuyor. Hatta bazı aylar diğerlerinden daha kötü olabiliyor. Zaten kadınların çoğu durumlarının yaşla birlikte kötüleştiğini bildiriyor” diyor.

Kadınlar doğurganlığa adım atmaya başladıkları andan itibaren, bir ay gibi kısa bir süre içinde ciddi fizyolojik ve fiziksel değişimler yaşıyor. İlk adet görme anından itibaren menopoza kadar geçen ortalama sürenin 30 yıl gibi olduğunu varsayarsak, her ay yaşanan bu değişimin ne denli ciddi olduğunu daha iyi anlamamız mümkün olabilir. Kadınların bu aylık periyodlar içinde yaşadığı duygusal, davranışsal ve bedensel belirtiler tıpta “Premenstrüel Sendrom” (PMS) olarak adlandırılıyor.

Suç işleme ve intihar girişimleri artabiliyor

PMS kadın olmanın ne denli zor bir iş olduğunu özetleyen bir durumdur aslında. Normal zamanda sorun olmayacak şeylerin büyütülmesi nedeniyle kişiler arası ilişkilerin bozulduğu bu dönemde, aile, sosyal ve iş yaşamı derinden etkileniyor. Aylin Aksoy Çoban, bazı araştırmaların sonuçlarına göre, kadınların bu dönemde suç işleme oranının, hastaneye yatışlarının ve intihar girişimlerinin oranında artış gözlendiğini ortaya çıkardığını belirtiyor. Bir kadının aylık döngüsünde adetin 21-28’nci günlerine denk gelen adet sendromuna ilişkin belirtiler adetin sona ermesiyle kaybolmaya başlıyor ve adet kanamasının ikinci gününden sonra tamamen kayboluyor.  Adet sendromunun belirtileri hakkında bilgi veren Aylin Aksoy Çoban, bu belirtileri şöyle sıralıyor:

• Depresif ruh hali
• Çevreye ilginin azalması
• Ruh halinde dalgalanmalar
• Sinirlilik
• Gerginlik
• Yorgunluk
• Aşırı uyuma ya da tam tersi uykusuzluk
• Dikkat dağınıklığı
• Memelerin büyümesi ve ileri derecede hassas hale gelmesi
• Vücutta ödem oluşması
• Kadınlar sanki tüm vücudu şişmiş, patlayacakmış gibi hissediyor
• Bu dönemde 2-3 kilo alınabiliyor.
• Baş ağrısı, bulantı, kusma, kabızlık, ishal görülebiliyor.
 
Kadınların Canı Bu Dönemde Ya Tatlı Ya Tuzlu İstiyor

Kadınlar adet döneminde iştah değişiklikleri yaşıyor. Adeta hamile gibi aşeriyor. Bazı kadınlar tatlı şeyleri yemek isterken, bazıları tuzlu yiyecekleri tüketmek istiyor. Çikolata, peynir, bazen tuzlu olduğu için salça, baharatlı yiyecekler, limon gibi besinler daha fazla yeniliyor. Sürekli bir şeyler yeme isteği, tıkınırcasına yemek yeme gibi yeme tutumunda değişiklikler gözleniyor. Bazı kadınlarda ise iştahsızlık olabiliyor. Bazı kadınların, çalışma kapasiteleri, sosyal ve aile ilişkilerinin ciddi derecede bozulduğuna işaret eden Aylin Aksoy Çoban, bu durumda “Premenstrüel Disforik Bozukluk” (PMDB) tanısından bahsetmek gerektiğini söylüyor. Kadınlarda %3-8 oranında görülen bu bozukluğun başlıca belirtileri arasında depresif duygu durumları, psikolojik sıkıntılar, kaygılar, duygulanımda belirgin değişkenlik ve etkinliklere yönelik ilgide azalma geliyor. İşlevsellikte bozulma, daha hafif seyreden adet sendromu tanısından ayrılmasına neden oluyor. PMDB tanısı için ileriye dönük izlemede sorunun en az iki ay yinelenmesi ve belirtilerin işlevsellikte belirgin bozulma saptanması gerektiğini vurgulayan Aksoy Çoban, bu gibi durumda mutlaka profesyonel yardım almanın gerekli olduğunu söylüyor. 

Tuzdan Uzak, Kalsiyumdan Zengin Beslenmek Önemli

Adet sendromunun kesin bir tedavisi bulunmadığını anlatan Aylin Aksoy, adet sendromu bulunan kadınlara yapılan bilimsel araştırmalar çerçevesinde şu önerilerde bulunulduğunu söylüyor:

- B vitamini takviyesi kullanmak faydalı olabiliyor.
- Tuzdan mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor.
- Diyette karbonhidrata ağırlık verilmesi öneriliyor.
- Peynir, zeytin ve diğer besinlerin mümkün olduğunca tuzsuz tüketilmesi önem taşıyor.
- Kalsiyumdan zengin besinlere ağırlık verilmesi gerekiyor.
- Özellikle bu dönemde kişinin fiziksel egzersizini arttırması öneriliyor.
- Ancak egzersiz dendiğinde ağır spor programları akla gelmemeli.
- Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih etmek, yürüme mesafelerini artırmak gibi basit
  önlemler bile çok faydalı olabiliyor.
- Psikolojik belirtilerin ön planda olduğu durumlarda bir psikiyatri uzmanıyla görüşmek faydalı
  olabiliyor.
- Antidepresan, anksiyolitik kullanımı önerilebilir ancak ilaç tedavisine karar verirken kişinin
  durumu, yaşadığı belirtiler, yaşamının nasıl etkilendiği gibi kişiye özel durumlar göz önünde
  bulundurularak tedavi kişiye özel bir şekilde düzenleniyor.

Cumhuriyet Portal

Bu haber toplam 6759 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.