Kalp çarpıntısı, nefes alamayıp boğulacak gibi olma, titreme, terleme, göğüs ağrısı, el-ayak titremesi, baş dönmesi gibi şikâyetleri olan birçok kişi panikatak hastalığının belirtilerinin artık daha çok bilinmesi sebebiyle kendilerinin de panikatak hastası olduklarını düşünüyor.  
 
İnternetten, kitaplardan araştırma yaptığını ve kendisinin panikatak hastası olduğundan emin olduğunu söyleyen ve bunun psikolojik bir hastalık olduğunu düşünerek kendi kendine yenmeye çalışan ve sonuç alamadıkça iş, aile ve sosyal hayatında kısırdöngüler içine giren birçok kişi bulunuyor. Birçok kişi ise panik atak gelecek diye tek başına otobüse binemiyor, yalnız araba kullanamıyor ya da hiç araba kullanmamayı tercih ediyor. Panikatak rahatsızlığı giderek sosyal fobiye zemin hazırlıyor.

Hiçbir sağlık kontrolünden geçmeden kişinin panikatak hastası olduğunu düşünmesi çok yanlıştır. Çünkü panikatak fizyolojik belirtilerle ortaya çıkan bir hastalık olup belirtilerin çoğu birçok organik hastalıkta da görülebiliyor. Panikatak geçirmiş olmak başka, panikatak hastası olmak başkadır. Panikatakta genellikle ilk atağı tetikleyen bir sebep bulunur. Bu bir yakının ölümü, bir trafik kazası gibi büyük bir neden olabildiği gibi kahveden sonra kalp çarpıntısı gibi basit bir neden de olabilir. Hayat stresleri ne kadar çok olursa panikatağa yatkınlık da o kadar çoktur. Evliliğin ilk günleri veya yeni okula, işe başlama gibi önemli hayat olaylarıyla beraber daha çok görülür. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 3 kat daha fazla görülen, her ne kadar psikolojik olsa da kalp kapakçık problemleri, şeker hastalığı, alerjik ve akciğerle ilgili rahatsızlıklar, kansızlık, tiroit problemleri gibi pek çok hastalık panik atak rahatsızlığını tetikleyebiliyor. Bununla beraber bu hastalıklar herkeste panikatağa yol açmaz. En sık rastlanılan belirti, kişinin atak esnasında hemen öleceğini düşünmesidir. Bazı durumlarda bu düşünceye bilinçli olarak karşı koysa da duygularına hakim olamayan kişiler de vardır.

Panikatak tedavi edilmediği takdirde çeşitli olumsuzlukların yanı sıra depresyona, intihar veya intihar girişimlerine ve madde bağımlılığına da neden olabilmektedir. Bu sebeple hastanın bilinçlenmesi çok önemlidir. Hasta, beden kimyasını nelerin etkileyeceği ve panikatağa nelerin sebep olabileceği konusunda bilinçlendirildiğinde atakları daha sükûnetle karşılar. Bu da atakların arasının açılmasını ve sonuçta tamamen ortadan kalkmasını kolaylaştırır. Panikatak fobilere yatkın yapıda kişilerde daha çok görülür. Tedavide psikoterapi en etkili yöntem olsa da ilaç tedavisi de gerekebilir. Stresle başa çıkma yollarının bilinmesi, dengeli beslenme, doğru nefes alma (diyafram nefesi), kas gevşetme çalışmaları, spor, sosyal faaliyetler vb. yanında, bilinen hastalıkların tedavisi, ilaç ve psikoterapilerden daha hızlı sonuç alınmasını sağlar.
 
Panikatakta kendini gösteren belirtiler

Kalp çarpıntısı.

Nefes alamayacak gibi solunum sıkıntısı.

İnsanı felç edecek kadar şiddetli korku ve endişe.

Baş dönmesi, sersemlik hissi, mide bulantısı.

Titreme ve terleme.

Boğazına bir şey tıkanmış gibi hissetme

Göğüs ağrısı.

Sıcak basması.

El ve ayak parmaklarında uyuşma ve karıncalanma.

Delirme veya ölüm korkusu.

Çevreye karşı yabancılaşma hissi.
 

Farika Teymur Artır*

Zaman Gazetesi