Ölü Bir Deniz Romanına Psikanalitik Bir Yaklaşım

Ölü Bir Deniz Romanına Psikanalitik Bir Yaklaşım
Bu çalışmada, yapıtlarında bireyin psikolojisini büyük bir ustalıkla işleyen Erhan Bener’in 1983 yılında yayımlanan Ölü Bir Deniz isimli romanının, psikanalitik eleştiri aracılığıyla, metin merkezli tahlili amaçlanmıştır.

Eleştiri kuramları, edebî eseri farklı yönlerden inceleme ve eser üzerinde değişik bakış açıları geliştirme imkânı sağlar. Psikoloji biliminin dünya üzerindeki hızlı gelişimiyle edebiyatta da psikanalitik kuram kendini gösterir. Psikanaliz, edebiyat ortamında – yaratıcı, ürün, okur – üç farklı odaklı bir eleştiri kuramı olarak belirir.

Bu çalışmada, yapıtlarında bireyin psikolojisini büyük bir ustalıkla işleyen Erhan Bener’in 1983 yılında yayımlanan Ölü Bir Deniz isimli romanının, psikanalitik eleştiri aracılığıyla, metin merkezli tahlili amaçlanmaktadır. Yazıda edebiyat- psikoloji ilişkisi üzerinde durularak psikanaliz kuramının kısaca tarihçesi verilmiş, kuramın edebî metinlerin incelenmesinde ne gibi bir yere sahip olduğundan bahsedilmiştir.

Eserdeki karakterlerin, psikanalitik kuram yoluyla, ruhsal yapılarının ortaya konması ve davranışlarının çözümlenmesi psikanalitik eleştirinin, eseri anlamlandırmada kullanılan yöntemidir.

GİRİŞ

Psikanaliz, bilincin doğrudan ulaşamadığı derin ruhsal katmanlarda geçen psişik olaylar öğretisidir (Freud, 2000a, s. 273). Sadece Freud’la var olmayan –ondan önce de var olan ve sonra da geliştirilmeye devam eden– psikanalizde, Freud’un temel yapıyı oturtmuş olması, isminin sıklıkla anılmasına sebebiyet vermiştir. Freud, psikanaliz ile insan psikolojisinin anormal hâllerini ortaya çıkarma girişiminde bulunmuştur başlangıçta. Zaman ilerledikçe kullanılan psikanaliz kuramı genel bir içerik kazanmış toplum öğretisi olarak dünyaya yayılmıştır. Bu ilerleme ve kendini kabul ettirme I. Dünya Savaşı’ndan sonraki safhada kendini gösterir. Freud’un psikanalizin başlangıcında yer alan ve kısmen de olsa temel ögeleri olarak kabul edilen bulguları, bilinç dışı, çocuk cinselliği, rüya yorumu-anlamı, psikanaliz kuramının gelişmesi ve ilerlemesi sadece Freud’un sayesinde olmamıştır.

Başlangıçta onunla birlikte çalışan daha sonra düşüncelerini değiştirip geliştiren iki isimden söz etmek mümkündür. Alfred Adler Bireysel Psikoloji, C.Gustave Jung Kolektif Bilinçaltı teorileri ile psikanalize mühim katkıda bulunmuşlardır. 1940’lı yıllardan itibaren yeni bir oluşum niteliği taşıyan Yeni Freudculuğun temsilcileri olarak Frank Alexander, Karen Horney, Abraham Kardiner, Harrey Stoch Sullivan ve Erich Fromm isimleri verilebilir.

Freud’un etkisinin edebiyata yansıması, dışavurumculuk, gerçeküstücülük ve uyumsuz tiyatro yapıtlarında açıkça görülmüştür (Kraus, 1982, s. 89). Yapısalcılık akımı içinde de özellikle Jacques Lacan ve Michel Foucault, bilinç dışının yapılarını araştırırken Sigmund Freud’a dayanırlar (Kraus, 1982, s. 90). Psikanalitik kuram edebiyatta ilk olarak, XIX. yüzyılın ikinci çeyreğinden sonra Fransa’da görülmeye başlanır (Yücel, 2000, s. 7). Fakat psikanalitik kuramın
edebî metinlerde kullanılmasında ilk örnek olarak Freud’un Oidipus oyunu, Dostoyevski’nin Baba Katilliği ve Shakespeare’in Hamlet’ine dair incelemeleri gösterilebilir. Edebî eleştiriden öte buradaki metinler, kuramı tanımlamak ve
kurama kanıt göstermek gayesi ile ele alınmıştır (İnal, 1979, s. 78).

MAKALENİN PDF DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu haber toplam 14983 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.