Kariyer Kadınlığa Zarar Verir mi?

Kariyer Kadınlığa Zarar Verir mi?
İş hayatının yoğun ve rekabetçi ortamı kadınları sadece ruhsal değil fiziksel olarak da erkekleştiriyor. Mine AKVERDİ Kadınların Kariyer arzusunun kadın sağlığına etkilerini yazdı.

MİNE AKVERDİ


İş hayatının yoğun ve rekabetçi ortamı kadınları sadece ruhsal değil fiziksel olarak da erkekleştiriyor. Uzmanlara bakılırsa hormon dengesi bozulan iş kadınları, yuvarlak hatlarını giderek yitirirken kısırlık riskiyle de karşı karşıya.

İş dünyasında parlak ve başarılı bir kariyeri olanlara 'canavar gibi' yakıştırması yapılır. Zira tuttuğunu koparmak bu dünyanın en önemli meziyetidir. Ama yeni bir bilimsel araştırma böylesine zorlu ve rekabetçi ortamlarda çalışan kadınların erkek rakiplerini sollayacak kadar çok para ve yüksek pozisyonlar kazanırken, öte yandan kadınlıklarından çok büyük bir şeyi kaybetme riski taşıdıklarını ortaya koydu: Doğurganlıklarını!

Utah Üniversitesi'nden antropolog Prof. Elizabeth Cashdan'in yaptığı yeni bir bilimsel araştırma 'çocuk da yaparım kariyer de' mantığının pek de doğru olmadığını söylüyor. Çünkü araştırma erkek doğasının en belirgin özelliklerinden olan rekabet etme ve kazanmak için savaşma dürtüsüyle yoğrulan iş dünyasında başarı ve kariyer peşinde koşan kadınların, kadınlık hormonlarının giderek zayıfladığını ortaya koyuyor.
Prof. Cashdan'ın Current Anthropology dergisinde yayınlanan araştırmasına göre iş hayatında aktif olarak çalışan, yoğun iş temposu, stres ve acımasız rekabete maruz kalan kadınların hormon dengelerinin değişmesiyle klasik kadınsı vücut tipi de elden gidiyor. Binlerce yıldır doğurganlıkla özdeşleştirilen kıvrımlı ve yuvarlak hatlı kadın bedeni kariyer odaklı modern yaşamda kıvrımlarını kaybederek bir bakıma erkeksileşiyor. Dahası hormonların değişime uğramasıyla bu kadınlar çocuk sahibi olmak istediklerinde de ciddi sorunlarla, hatta kısırlıkla karşı karşıya kalabiliyor!

KIVRIMLI KADIN DAHA DOĞURGAN

Prof. Cashdan iş dünyasında top koşturan kadınlarda meydana gelen değişimi şöyle açıklıyor: 'İş stresi ve başarma arzusu kadınların hormon dengesinde değişimlere sebep oluyor. Çünkü kadınlık hormonu olan östrojen, yerini acımasız iş ortamında güç, dayanıklılık ve rekabet etme özellikleriyle bağlantılı olan ve içinde erkeklik hormonu testosteronu da barındıran androjen hormonlara bırakıyor.' Cashdan'a göre bu hormon değişiminin göstergesi de kadınların vücut tipinde, özellikle de bel ve kalça genişliğinde yaşanan değişim. Araştırmada kullanılan ve bel çevresinin kalça çevresine bölünmesiyle elde edilen WHR adlı ölçü, değişimi rakamlarla gösteriyor. Zira pek çok tıbbi araştırma dolgun göğüslü, ince belli, geniş kalçalı; yani 90-60-90 olarak nitelendirilen kum saati görünümlü kadınların diğerlerine nazaran daha doğurgan olduğunu söylüyor. Hatta 2004 tarihli bir araştırma kum saati görünümündeki kadınların kadın üreme hormonu olan estradiol'ü diğer tiplerdeki kadınlardan yüzde 30 daha fazla salgıladığını ve böylece hamile kalma ihtimalinin diğerlerinden üç kat fazla olduğunu ortaya koyuyor. En doğurgan kadın vücudu için verilen WHR oranı ise 0,7. Yani belin çevresinin kalçanın çevresinin yüzde 70'i oranında olması.  Buna örnek olarak Marilyn Monroe'yu düşünebilirsiniz.

İşte bu noktada kariyer peşinde koşan kadınların sorunu da gün ışığına çıkıyor. Zira 37 farklı kültür ve toplumdan kadınları analiz eden Prof. Cashdan, iş dünyasının rekabetçi ortamında ter döken kadınların vücut şeklindeki değişimi, kıvrımları nasıl yitirip gittikçe düzleştiklerini de açıkça ortaya koyuyor. 'Son yıllarda kadınlarda göğüs ve kalçadan çok, belde bir kalınlaşma olduğunu görüyoruz. Özellikle de iş kadınlarında. Çalışan kadınlarda WHR oranı ortalaması 0,8'den bile fazla. Yani Sophia Loren'in veya Jessica Alba'nın görüntüsünden çok çok uzak. Şu anda iş dünyasındaki kadınlar daha çok ince ve düz görünümlü Keira Knightley'e benziyorlar' diyen Cashdan ekliyor: 'Aşırı yoğun tempoda ve aşırı stres altında çalışan bu kadınlar salgılamaya başladıkları androjenik hormonlar sebebiyle yağı kalçalara değil bel bölgesine biriktiriyorlar. Bel bölgesi ne kadar yağlı ve kalın olursa kadının östrojen gibi kadınlık hormonları salgılama ve doğurgan olma oranı da o denli azalıyor.'

STRES HORMONU YUMURTLAMAYA ENGEL

ABD'deki Emroy Üniversitesi'nde jinekoloji bölümünden Prof. Sarah Berga iş kadınlarının doğurganlığının tehlikede olduğu uyarısını destekliyor. Zira araştırmasına göre, yoğun tempoda çalışan ve fazla stres altında olan kadınların beyninde salgılanan stres hormonu kortizol, kadınların yumurtlamasına olumsuz etki ediyor.
Tüm bu bilgiler yetmezmiş gibi Prof. Cashdan, iş kadınlarına son bir kötü haber daha vermeden edemiyor: 'Erkeklerin doğasında yuvarlak hatlı, göğüs-bel-kalça kıvrımları belirgin kadınları çekici bulma dürtüsü vardır' diyor Cashdan; 'İçgüdüsel olarak doğurgan olana yönelirler. Bugünün iş kadınları başarı ve para kazanma peşinde koşarken yaşadıkları hormonal ve fiziksel değişimlerle erkekler açısından çekiciliklerini kaybetme riskiyle de karşı karşıyalar.'

KUM SAATİNDEN SOPAYA

* Kuzey Carolina Üniversitesi'nin yaptığı 6 bin kadını kapsayan bir araştırmaya göre 1950'lerin ünlü film yıldızlarının popülerleştirdiği kum saati şeklindeki vücut tipi bugün neredeyse kaybolmuş durumda. Araştırmaya göre günümüz kadınlarının yüzde 8'i kum saati tipinde.

* 2007'de University College London (UCL)'da toplam 9 bin kadın ve erkek incelenerek yapılan bir araştırma da belin kalınlaştığını gösteriyor. Araştırmaya göre 1951 yılından bu yana ortalama göğüs ve kalça genişliği en az 5 cm arttı. 1951'den bugüne bel çevresindeki genişleme ise en az 17 cm.

* UCL'de 2004'te yapılan bir başka araştırma ise günümüz kadınlarının yüzde 20'sinin armut tipli (kalça, vücudun üst bölgesine göre daha geniş), yüzde 46'sının ise sopa tipli (hiç kıvrımsız dümdüz inen) olduğunu söylüyor.
* Teksas Üniversitesi'nden Dr. Devendra Singh'in geçen yıl yaptığı istatistiksel bir araştırmaysa erkeklerin ince belli kadınları daha çekici bulma eğiliminin yüz yıllardır hiç değişmediğini gösteriyor.

Bu haber toplam 4148 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.