İşitme kaybı öğrenmeyi engelliyor

İşitme kaybı öğrenmeyi engelliyor
Konuşmanın öğrenilmesinde en önemli unsur ise işitmedir. Çocukta işitme kaybı varlığı, konuşmayı ve öğrenmeyi engeller. Dolayısı ile sosyal ve duygusal problemlere yol açar


 
DHA- ANADOLU Sağlık Merkezi, Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Murat Şirin, insanlar arasındaki en önemli iletişim yolunun, konuşarak anlaşmak olduğunu belirterek, “Konuşmanın öğrenilmesinde en önemli unsur ise işitmedir. Çocukta işitme kaybı varlığı, konuşmayı ve öğrenmeyi engeller. Dolayısı ile sosyal ve duygusal problemlere yol açar” dedi.

Çocuklarda işitme kaybının doğumsal olduğu gibi sonradan da gelişebileceğini belirten Dr. Murat Şirin, “Doğumsal işitme kayıplarının yüzde 60’'dan fazlasını kalıtımsal, yani genler yolu ile ebeveynlerden çocuğa geçen rahatsızlıklar oluşturur. Doğumsal olup da kalıtımsal olmayanlar ise gebelik esnasında anne karnında geçirilen enfeksiyonlar (kızamıkçık, CMV, frengi, Herpes gibi), toksik veya metabolik rahatsızlıklar ve travmalardır. Sonradan gelişen işitme kayıpları da kalıtımsal olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılır. Kalıtımsal olmayanlar arasında en sık görülenler, yenidoğan dönemi hiperbilirubinemisi (sarılık) gibi metabolik rahatsızlıklar, bakteriyel sepsis, menenjit, kabakulak, kızamık, Herpes gibi enfeksiyöz sebepler veya iç kulağa hasar verebilecek ilaç veya madde kullanımı gibi toksik nedenlerdir” dedi.

İŞİTME KAYBI İLK 3 AYDA SAPTANMALI
Konuşma ve dilin gelişimi açısından yaşamın ilk 6 ayının çok kritik bir önem taşıdığını ifade eden Dr. Murat Şirin, “Bu yüzden bebeklerdeki işitme kaybının ilk 3 ayda saptanması gerekir. Yenidoğanlarda işitme kaybı görülmesi olasılığı her 1000 canlı doğumda 1.5 ila 6.0 arasındadır” dedi. Son 10 yılda yenidoğan dönemi işitme tarama programının büyük önem kazandığını da belirten Dr. Şirin, şunları söyledi:
“Gelişen teknolojiyle birlikte klinik uygulamanın kolaylaşması sayesinde yenidoğan işitme taraması gelişmiş ülkelerde rutin olarak yapılmakta olup, ülkemizde de yerleşmeye başlamıştır. Ancak yine de belirgin işitme kayıplarının yüzde 50’si saptanmakta, kalan kısmı ise daha geç bir zamanda tespit edilebilmektedir. Çocukta işitme kaybının erken teşhisi rehabilitasyona yönelik tedavinin erken başlaması ve çocukta sosyal ve duygusal anlamda ileriye dönük sorun yaşanmamasını sağlar. En sık kullanılan tarama yöntemi, yenidoğan döneminde rahatlıkla yapılabilen otoakustik remisyon testleridir. Bu test iç kulakta sinirsel aktivite sonucu oluşan sinyallerin dış kulak yolundan tespit edilmesi prensibi ile çalışır. İşitme kayıplarının büyük bir kısmını oluşturan iç kulak (koklea-salyangoz) tipi kayıpların taramasında faydalıdır. Ancak iç kulağın gerisinde kalan beyindeki işitme merkezine kadar giden işitme yollarındaki kayıpları tespit etmede yetersizdir.”

Dr. Şirin, bir diğer testin de BERA olarak da bilinen tüm işitme yollarının kontrol edilebildiği test olduğunu belirterek, “Ancak hasta uyumu gerektiren bir test olduğu için çocuk hastalarda sedasyon gerektirdiğinden pratik uygulaması çok kolay değildir. Ancak gelişen teknoloji ile bu testte taşınabilir aletler ile tarama testi olarak kullanıma girmeye başlamıştır. Sinirsel işitme kayıplarının ne yazıkki medikal tedavisi yoktur. Belli seviyelerdeki kayıplar işitme cihazları ile rehabilite edilirler. Daha yüksek seviyelerdeki kayıplarda ise koklear implant dediğimiz biyonik kulak olarak da bilinen protezler kullanılabilir. Ancak bu cihazlar normal bir kulak işlevini tam olarak yerine getiremediklerinden koklear implant sonrası uzun süreli konuşma eğitimine ihtiyaç vardır” diye konuştu.

Bu haber toplam 2763 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.