Giysi ve Psikoloji Arasındaki İlişki

Giysi ve Psikoloji Arasındaki İlişki
Sabah Gaztesi Cumartesi Ekin'de İdil DEMİREL Fransız psikologlar Joubert ve Stern’in tespitleri ışığında giysi ve psikoloji arasındaki ilişkiyi köşesine taşıdı.

Giysi ve psikoloji arasındaki sıkı bağı inceleyen Fransız psikologlar Joubert ve Stern’in tespitleri çok şaşırtıcı. Öyle ki kullandığınız renkten markaya kadar her ayrıntı psikolojiniz hakkında ciddi ipuçları veriyor

Kötü geçen bir günün ardından, kendinizi bir AVM'ye attığınız oldu mu hiç? Ya da kendinizi çok mutlu hissettiğinizde rengarenk giyindiğiniz? Ya da depresif ve mutsuz bir dönemden geçiyorken sürekli benzer kıyafetleri alıp dolabınızda depoladığınız? Bu sorulara kendi adınıza "Evet" cevabı vermiyorsanız bile eminim çevrenizdekileri düşündüğünüzde aklınıza sorularla örtüşen birkaç tanıdığınız gelmiştir.

Alışveriş daha doğrusu giyinme ve psikoloji arasındaki bağ yıllardır sayısız araştırmaya ve teze konu oldu. Bu bağı inceleyen son isimler arasında Fransız psikologlar Catherine Joubert ve Sarah Stern de var.

Psikologlar Beni soyun: Kıyafetsel davranışlarımızın psikalizi isimli kitaplarında giyinme ve insan psikolojisi arasındaki bağı inceliyor.

Joubert, "Giyinmek bir yandan tamamen kişisel, bir yandan da tamamen sosyal bir olgu. İnsanları ister istemez kıyafetlerine göre analiz ediyoruz. Hem de psikolojik durumumuza göre giyiniyoruz" diye konuşuyor. Joubert'e göre insan ve giyinme arasındaki bağ henüz bebeklik yıllarına dayanıyor.
Bebek annesinin ilgisini, kendisini sevgiyle giydirmesini, belirli renk ve kesimdeki kıyafetleri üzerinde gördüğünde daha da sevimli bakmasını algılıyor ve bu algısı bilinç altına işliyor.

GİYSİLERDEN KALKAN

Yani insanoğlu doğduğu andan itibaren üzerindeki kıyafetlerle, insanların ilgi, sevgi ve taktirini toplayabileceğini algılamaya başlıyor. Tabii ki bu durum ileriki yıllarda bambaşka durumlara neden oluyor.

Stern, "Çevrenizde hep benzer kıyafetleri giyen, alışverişe çıktığında dolabında olan kıyafetlerin aynısını satın alan, belirli renkler dışında başka renkleri giymeyenler var mı? İşte bu kişiler kırılgan kişiliklerini korumak için kıyafetler üzerinden dokunulmaz ve sert bir kalkan oluşturmaya çalışıyor. Benimsedikleri bu dış görüntüyle insanlardan korunmaya çalışıyorlar" diye konuşuyor.

PSİKOLOGDAN YARDIM ALIN

Bir olay anında en çok üzerinizdeki kıyafete yoğunlaşıyorsanız da kişiliğinizde narsistik öğeler barındırıyorsunuz demek. Stern, "Dış görünüşe saplantılı bir şekilde bağlı olmak, bunun içine marka bağımlılığını, trend bağımlılığını da ekliyorum, kişliğinizde bir kırılma ve zayıflık olduğunun göstergesi. Kendinizi güçlü hissetmenizi sağlayan bir çeşit üniforma ile varlığınızı güçlendirme çabası içindesiniz demek. Üzerinizdeki kıyafet tabii ki zevkinizi yansıtacak. Ancak belirli bir tarz, markaya, giyim şekline bağlı olduğunuzu görüyorsanız bir psikologdan yardım istemeniz gerekiyor demektir" diyor.
Tabii ki giyinme ve giyinmeyle bağlı olarak çevre tarafından algılanma belirli yaş dönemlerinde daha önemli oluyor.

Mesela buluğ çağında... Bu dönemde cinsel kimliğini saklamak ya da açığa çıkarmak için giyiniyor gençler. Bir de eşinin, sevgilisinin ya da bulunduğu sosyal çevrenin onayı için giyinenler var.
Fransız psikologlar, "Stil sahibi olmak. Çok seksi giyinmek. Kadınsı görünmek. Tüm bunların aslında tamamen sizinle alakası olması gerekiyor. Ancak ne yazık ki kadınların çoğu yanındaki erkeğe hoş görünmek, onun kendisine olan yakınlığını sağlam tutmak için giyiniyor. Bunu dışarıdan anlamak imkansız belki. Ancak içinizden bu durumla ilgili bir rahatsızlık hissediyorsanız, eşiniz sizi kişiliğinizle uyumsuz kıyafetler giymeye zorluyorsa bu durumda da bir çift terapisi zamanınız gelmiş demektir" diye yorumluyor.

İdil Demirel / Sabah Cumartesi

Kaynak:Sabah

Bu haber toplam 27856 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.