Ergenlik Mükemmeliyetçilik ve Depresyon
Atılgan ERÖZKAN
Y.Doç.Dr. Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü
Ergenler arasında yapılan araştırmalarda, bu grubu tehdit eden en önemli psikolojik problemlerden birinin mükemmeliyetçiliğe bağlı depresif eğilimler olduğu belirtilmektedir. Mükemmeliyetçilikte aşırı derecede yüksek ve gerçekçi olmayan hedeflere ulaşma üzerinde yoğunlaşma ile kendini yenilgiye uğratıcı (self-defeating) bir dizi düşünceler ve davranışlara sevk eden bir yapı söz konusudur. (Frost, Marten, Lahart, & Rosenblate, 1990).
Mükemmeliyetçi kişilerin mükemmeliyetçiliklerini koruyan belli düşünce kalıpları bulunmaktadır. Mükemmeliyetçi insanlarda en çok görülen algılama bozukluklarından birisi “ya hep ya hiç “tarzı düşünmedir. Bu düşünce tarzında kişi “doğru” ile “yanlış” arasında pek çok derece bulunabileceğini düşünmeden, olayları sadece doğru ve yanlış görme eğilimindedir. Bu da yüksek standartlara sahip olma anlamına gelmektedir. Ya hep ya hiç düşünme eğilimi nedeniyle, düşüncelerin odak noktasına bağlı olarak bireylerde genellikle depresyon, anksiyete ve öfke görülebilmektedir. Başkalarının davranışlarıyla ilgili düşüncelerinde genellikle öfke eşlik ederken kişinin kendisiyle ilgili bu tip düşüncelerine anksiyete, depresyon ve yetersizlik hisleri eşlik etmektedir (Antony & Swinson, 2000). Mükemmeliyetçilik üzerinde yapılan çalışmalar onun depresyonda oynadığı rolü anlamada yararlıdır. Hewitt ve Flett (1991) başarısızlık durumunda mükemmeliyetçilerin kendilerini değersiz görerek, depresyon gibi semptomlardan sıkıntı çekebileceklerini öngörmüşlerdir.
Mükemmeliyetçi insanlar kendilerini çok katı bir şekilde değerlendirirler. Yaptıkları işlerin hep olumsuz taraflarına bakarlar ve olumlu taraflarını göremezler. Bundan dolayı mükemmeliyetçiler az miktarda doyum yaşarlar. Ayrıca kendilerini değerlendirme kriterleri çok katı olması nedeniyle özsaygıları düşüktür. Bu özellik aynı şekilde depresyondaki bireylerde de görülmektedir (Oral, 1999).
Slaney ve Ashby (1999) mükemmeliyetçiliğin DSM-IV'de yer alan birçok kişilik bozukluğu -örneğin depresyon, kaygı vb.- ile ilişkili olduğunu vurgulamışlar; davranış ve performans için aşırı derecede yüksek standartlara sahip olmanın mükemmeliyetçilik tanımının merkezinde yer aldığını belirlemişlerdir. Hewitt, Flett ve Ediger (1996), depresyonda bir incinebilirlik faktörü olarak mükemmeliyetçiliğin rolünü incelemişler, kendine dönük mükemmeliyetçiliğin başarı stresi ile etkileşerek depresif semptomları yordamada etkili olduğunu; sosyal düzene dönük mükemmeliyetçiliğin ise ana etki olarak depresif semptomları yordadığını bulmuşlardır. Ayrıca bu çalışmadan elde edilen diğer bulgular mükemmeliyetçilik boyutlarının, zaman içinde tek kutuplu depresyonun oluşumunda önemli faktörler olarak ortaya çıkabildiğini göstermiştir (Akt: Erözkan, 2005).
Antony ve Swinson (2000), ergenlerle yaptıkları araştırmada mükemmeliyetçilik tipleri ile depresyon semptomları arasında bir ilişki olduğu sonucuna varmışlardır. İlk olarak kendine yönelik mükemmeliyetçiliğe sahip olan ergenler depresyona belli bir yatkınlık göstermektedirler. Bu bakımdan bu tür bireyler kişisel başarı ile ilgili durumlarda sıklıkla depresyona yakalanabilmektedirler. Buna ek olarak sosyal olarak belirlenen mükemmeliyetçiliğe sahip olan ergenler de yine kişisel başarı ile ilgili konularda sık depresyona yakalanabilmektedirler. Buna göre bu tür bireyler okulda, akranlar arasında ya da evde stres altında iseler depresyona girebilme olasılıkları yüksektir.
Makalenin Devamı İçin TIKLAYINIZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.