Daha çok kazanan kadın daha çok şiddet yaşıyor

Daha çok kazanan kadın daha çok şiddet yaşıyor
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ne dikkat çekmek için hazırlanan Psikiyatri Derneği raporu: Türkiye’de her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor.

TARAF GAZETESİ - Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ne dikkat çekmek için hazırlanan Psikiyatri Derneği raporu: Türkiye’de her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Çalışan ve eşinden daha çok para kazanan kadın şiddetle daha sık karşı karşıya geliyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” nedeniyle açıkladığı raporda, kadına yönelik şiddetin ve kalıcı sonuçlarının giderek arttığını belirterek, Türkiye’de her üç kadından birinin şiddete uğradığına dikkat çekti. Yılda en az 25 töre/namus cinayetinin işlendiği Türkiye’de kadınlara yönelik kötü muamele, işkence, öldürme ve intihara zorlama oranının ise son yıllarda yüzde 25 arttığını kaydetti.
Milyonlarca kadın için ‘ev’in, şiddetin en yoğun ve o derece gizli yaşandığı mekân olduğu saptaması yapılan, saldırganların ise yakınlar, akrabalar, babalar, eşler ve sevgililerden oluştuğu vurgulanan raporda, Türkiye ve dünyadan veriler yer aldı.
Ayşe Gül Altınay ve Yeşim Arat tarafından 2007’de yapılan araştırma sonuçlarına atıf yapılan raporda, “Hayatı boyunca” eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş kadın oranının Türkiye genelinde yüzde 35, doğu genelinde ise yüzde 40’a ulaştığı tespitine dikkat çekilerek, şu saptamalara yer veriliyor:

KADINLAR KONUŞMUYOR •
“Çapıcı sonuçlardan biri, en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin Türkiye genelinde yüzde 49’unun, doğu genelinde ise yüzde 63’ünün bu durumdan daha önce hiç kimseye söz etmemiş olmalarıdır. Şiddet gören her iki kadından biri şiddetle tek başına mücadele etmek durumunda kalmaktadır. Kocalarından boşanmış veya ayrılmış kadınlarda fiziksel şiddet deneyiminin yüzde 78 gibi çok yüksek oranlara ulaştığı bildirilmektedir.”
Bunların yanı sıra ekonomik şiddet gören kadınların oranı yüzde 52’ye, boşanmış veya ayrılmış kadınlarda fiziksel şiddet deneyiminin yüzde 78 gibi çok yüksek bir orana ulaştığı bildirildi.

EĞİTİM DE YETMEDİ •
Raporda, eğitim düzeyi artıkça şiddet oranı düşse de eğitimli her altı erkekten birinin şiddet uyguladığına dikkat çekilerek, şöyle dendi: “Şehirde oturan kadınların fiziksel şiddete maruz kalma oranları ilçelerde oturanlara göre yaklaşık yüzde 42 daha fazladır. Dayağın en az yaşandığı yerleşim birimleri ilçeler, en çok yaşandığı yerler ise şehirlerdir. Kadınların yüzde14’ünün en az bir kez ‘cinsel ilişkiye zorlandığı’ belirtilmiştir.”
BM verilerine de yer verilen açıklamada, tüm dünyada kadının şiddete uğrama oranının yüzde 17-75 arasında değiştiğine, kadına yönelik şiddet ve tecavüzün aynı zamanda bir savaş taktiği, bilinçli bir politika olarak sıklıkla kullanıldığına vurgu yapılarak, “Kadın bedeni bir savaş, bir egemenlik alanı olarak görülmektedir” dendi.
Tüm biçimleriyle cinsiyete dayalı şiddetin, yalnız Türkiye’de milyonlarca kadının bedensel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit ettiğine dikkat çekilen açıklamada hükümetin kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin birçok uluslararası sözleşme imzalamış olmasına karşın gereğini yapmadığı da vurgulandı.

NEDEN 25 KASIM •
25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyeti’nde, Trojillo Diktatörlügü’ne karsı bir hareketin üyesi olan Mirabel kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin ardından tüm dünyada kadına yönelik siddete karşı kampanyalar düzenlenmiş, 1981 yılında Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1. Latin Amerika ve Karayip Kadinlar Kongresi’nde Mirabel kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasim “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar Arası Dayanışma Günü” olarak ilan edilmiştir. Bu kararı Birleşmiş Milletler de benimsemiş ve 1999’da alınan bir kararla 25 kasımın bu şekilde anılması uygun görülmüştür.

TECAVÜZ KARŞISINDA HAKKINIZI ARAYIN! • Taciz ve Tecavüze Son İnisiyatifi ve Amargi Kadın Hareketi, tecavüze uğrayan bir kadının yapması ve yapmaması gerekenler konusunda bilgilendirici bir broşür hazırladı. Cinsel şiddete uğrayan kadınların deşifre edilmekten korktuğu için adli mercilere başvurmadıkları vurgulayan İnisiyatif’in broşüründe şu öneriler bulunuluyor: “Eğer bakirse, ilk yedi gün içinde, değilse olay sonrası kesinlikle yıkanmadan 48 saat içinde rapor için Savcılık ve Adli Tıp Kurumu’na başvurmalı. Savcılığa başvurmanız halinde savcılık sizi Adli Tıp Kurumu’na sevk edip durumu rapor altına alacaktır. Tecavüzcüye ait herhangi bir izi (tırnak, kan örneği, saç kılı) yok etmeden derhal, tecavüz sırasında giyilen kıyafet ve iç çamaşırları da yıkanmadan savcılığa bildirilmeli. Tecavüze maruz kalan kadın, imkânı varsa derhal bir avukata, kadın kurumuna veya insan hakları kurumuna başvurarak hukuki takip başlatmalı, suç duyurusunda bulunmalı. Türkiye’de iç hukuk yolları kapanırsa, mutlaka Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalı.”

Bu haber toplam 3388 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.