Cinsel Yaşam Sadece Birleşme Değildir
Aktuel Psikoloji / Haber Merkezi
Cinsellik, sosyal kurallar, değer yargıları ve tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik, sosyal yönleri olan özel bir yaşantı olarak tanımlanır. Cinsel ilişki hiçbir zaman cinsel birleşmeden ibaret olmamıştır. Cinsel ilişki bir iletişim ve yakınlaşma sürecidir. Çiftlerin birbirleriyle en mahrem zamanları paylaştıkları doğal bir iletişim ve ilişki biçimidir.
Cinsel ilişki kadın ve erkekte aynı döngüde ilerler ve buna “cinsel yanıt döngüsü” denir. Cinsel yanıt döngüsü; istek, uyarılma, plato, orgazm ve çözülmeden oluşur. Bu döngülerden birinde oluşan aksama ile gelişen bozukluklara cinsel işlev bozukluğu adı verilir. Cinsel işlev bozuklukları sadece cinsel birleşme gerçekleştirilememesinden ibaret değildir. Ve cinsel birleşme dışında da eşle beraberliğin, ilişkinin kalitesini etkiler ve ilişki içersinde sorunlar yaşanmasına neden olur. Partnerler karşı tarafın kendisini istemediğini düşünmeye başlar ve sorun yaşayan partnerde giderek kendini suçlu hissederek uzaklaşmaya başlar. Sorun uzadıkça kemikleşir ve kemikleştikçe çözümden uzaklaşılır.
Toplumumuzda normal cinsel hayatı olduğunu belirten kadınların %63’ü orgazm bozukluğu, %47’si gevşeyememe ve %35’i istek azlığı yaşamaktadır. Cinsel hayatlarında çok mutlu ya da mutlu olduğunu belirten çiftlerde ise cinsel işlev bozukluğu oranları %83 dür.
Kadınlarda cinsel işlev bozuklukları:
Vajinusmus: Vajen kaslarının istemsiz kasılması cinsel birleşmeyi engeller. İstemsizdir ve bu yüzden isteyerek geçmez. Terapi süreci 8–10 haftadır, tam iyileşme oranları %100’e yakındır.
Disparoni: Toplumumuzda çok az görülür ve cinsel birleşmenin ağrılı olmasıdır.
Uyarılma ve orgazm bozukluğu: Vajinusmusdan daha sık görülmesine rağmen başvuru oranları çok düşüktür, çünkü cinsel birleşmeye engel teşkil etmez. Ama cinselliğin ana temeli olan haz duygusunu ketler.
İstek bozukluğu: Vajinusmustan daha sık görülür. Cinsel birleşmeye engel olmadığı için kadınlar tedavi için başvurmaz, ama partnerleriyle ilişkileri ciddi şekilde etkilenir.
Erkeklerde cinsel işlev bozuklukları:
Erektil İşlev Bozukluğu: Erektil yetmezlik, cinsel aktiviteyi tamamlamak için gerekli ereksiyonun oluşmasında veya sürdürülmesinde ortaya çıkan tekrarlayıcı yetersizliktir. Cinsel işlev bozuklukları arasında tedavi amacıyla başvuru nedenleri arasında en sık görülenidir. Erişkin erkeklerin % 10 – 20’sinde görülmekte ve 60 yaşından sonra belirgin olarak artmaktadır. Yaşamın bir döneminde bu durumla en az bir defa karşılaşan erkeklerin oranı ise % 70 – 75’lere ulaşmaktadır. Bu yetmezlik ancak tekrarlayıcı ve inatçı özellikler gösterdiği zaman tedavi edilmesi gerekmektedir.
Erken Boşalma (Prematür Ejakülasyon): Erken boşalma, genellikle eşin cinsel doyuma ulaşmasından önce oluşan ejakülasyon olarak tanımlanabilir. İlk kez ilişkiye giren genç erkeklerde sık görülür. Erken boşalma genellikle birincil bir sorundur. Erken boşalma, gerginlik, stres ve seyrek cinsel ilişki sonucu geçici ve ikincil bir sorun olarak da ortaya çıkabilir.
Boşalma Yetmezliği (Retarde Ejakülasyon): Yoğunluğu ve süresi yeterli bir cinsel etkinlik sırasında, olağan bir cinsel uyarılma evresi sonrası, sürekli ya da yineleyici bir biçimde orgazmın gecikmesi ya da olmaması şeklinde tanımlanır.
Boşalmanın hiç olmaması, kısmen oluşması ya da uzun süren bir uyarılma veya cinsel birleşmeye karşın ejakülasyonda gecikme şeklinde ortaya çıkabilir. Boşalmanın hiç olmaması çoğu kez organik patolojiye işaret eder. Bazı ilaçların kullanımı boşalmayı geciktirebilmektedir
Ağrılı Boşalma ve Dispareni: Nadir görülen bir bozukluktur. Ağrılı ejakülasyon genellikle uretra, prostat ve mesane infeksiyonu gibi durumlarda oluşur. Bu tür sorunu olan erkekler ejekülasyon sonrasında peniste yanma hissinden yakınırlar. Ağrılı ejakülasyon veya ejakülasyon sonrası oluşan ağrı, erkeğin ejakülasyonla ilgili kaygısı nedeniyle perine kaslarında spazm oluşmasına bağlanmıştır. Dispareninin nedeni çoğunlukla fiziksel olup, lokal bir infeksiyon veya frenulum yırtıkları en sık nedenlerdir.
Hemen hemen yaşanan tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde yanlış bilgilendirme ve psikolojik nedenler yatar. Çözümü kolaydır ve yeniden öğrenme süreci ile kısa zamanda çözümlenir.
Yaşanılan ilk cinsel deneyimlerin %54’ü başarısız olmakta ve bunların %26’sı halen cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır.
Toplum geneline bakıldığında kadınların %27-33’ü istek azlığı, %10-18’i uyarılma bozukluğu, %5-25’i orgazm bozukluğu ve %3-11’i Vajinusmus yaşamaktadır. Ama ne yazık ki başvuru oranlarının hemen hemen hepsi vajinusmustur.
Her 3 kadından 1’i cinsel işlev bozukluğu yaşamakta ama başvurmamaktadır.
Çözümü bu kadar kolay ve kısa sürede olan sorunlar için ilişkileri riske atmanın nedeni ise hala anlaşılamamıştır. Sağlıklı ve haz veren, mutlu bir cinsel yaşam her çiftin hakkı. Yaşanılan problemden siz sorumlu değilsiniz ama çözüm aramamaktan siz sorunlusunuz.
Sadece bu konunun uzmanı terapistlere başvurmanız yaşamınızda ve ilişkinizde cinsel hazzın ne kadar fark yaratacağını görmeniz için yeterli olacaktır.
Diğer Sorunlar:
1. Cinsel Fobiler: Tek bir sorun olarak ortaya çıkabileceği gibi cinsel ilgi, istek ve uyarılma bozukluğu ile birlikte de görülebilir. Korkular, sınırlı olabileceği gibi, her türlü fiziksel yakınlaşmadan kaçınma gibi yaygın biçimlerde de görülebilir. Bu tür yaygın fobiler cinsel uyarılmayı tümüyle engellediğinden cinsel doyumu belirgin olarak azaltırlar. Cinsel fobilerin çoğu yanlış bilgi ve abartılı beklentilerle ilişkilidir.
2. Cinsel Doyum Bozuklukları: Cinselliğin önemli bir boyutu da verdiği doyumdadır. Bir bireyin cinsel yaşamının doyuruculuk düzeyi cinsel işlevlerinin niceliği kadar, eşler arasındaki ilişkinin niteliği ile de belirlenir.
Araştırmalar, cinsel doyum eksikliğinin, cinsel işlev bozukluklarından çok çeşitli cinsel güçlüklerle (yetersiz sevişme, zevke konsantre olamama gibi) daha yakından bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.
3. Maskelenmiş Bozukluklar: Depresyon, çeşitli ilaçlar, bazı jinekolojik hastalıklar, anksiyete bozuklukları ve infertilite gibi durumlar cinsel işlev bozukluklarına neden olabilecekleri gibi mevcut cinsel işlev bozukluğunu da maskeleyebilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.