Winnenden katliamı önlenebilir miydi?

Winnenden katliamı önlenebilir miydi?
15 masum insanı öldüren genç çevresinde sakin ve içine kapanık biri olarak biliniyordu. Bu da akıllara "Böyle bir katliamın gerçekleşeceği önceden fark edilemez miydi?" sorusunu getiriyor.

Deutsche Welle - 15 masum insanı öldüren genç çevresinde sakin ve içine kapanık biri olarak biliniyordu. Bu da akıllara "Böyle bir katliamın gerçekleşeceği önceden fark edilemez miydi?" sorusunu getiriyor. Peki uzmanlar ne diyor?

Stuttgart Başsavcısı Siegfried Mahler, 15 masum insanı öldüren 17 yaşındaki gencin çevresindekiler tarafından çekingen, sessiz, içine kapanık, ama cana yakın bir kişi olarak nitelendirildiğini belirtiyor. Maddi durumu iyi olan bir aileden gelen, meslek eğitimine başlamış bu gencin, böyle bir katliam gerçekleştirebileceği önceden fark edilebilir miydi?

Berlin Hür Üniversite Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Herbert Scheithauer, böyle bir soruya yanıt vermenin zor olduğunu belirtiyor. Scheithauer, "gerçekleşen bazı diğer korkunç şiddet eylemlerinden sonra da, komşular ‘aslında çok kibar biriydi, olanlar çok şaşırtıcı’ diyorlar. Ama bunlar kişisel izlenimler ve bizim için söz konusu kişiye sorular sorarak, bu kişiyi bilimsel yöntemlerle analiz ederek elde ettiğimiz sonuçlar kadar önem taşımıyor. Böyle bir durumda, daha önceki olaylarda da gördüğümüz gibi, bazı belirtileri görebiliriz" sözleri ile, bunu ancak uzmanların fark edebileceğini dile getiriyor.

Nasıl fark edilebilir?

Gelişim psikolojisi alanında uzman olan Prof. Scheithauer, titizlikle incelenmesi gereken bu belirtileri şöyle sıralıyor:

"Örneğin, olayın faili belki daha önce de şiddet eylemleri düzenleme tehdidinde bulundu. Belki eylemin akış planını çıkardı, belki eylem öncesinde hazırlıklar yaptı, şu veya bu şekilde bu eylemin gerçekleşeceğine ilişkin tehditler savurdu. Belki de ateşli silahlarla ilgilendiğini açıkça gösteriyordu, bu durumda yaşandığı gibi, belki de bir silaha kolayca ulaşma imkanı vardı. Belki karşılaştığı sorunlardan başkalarını sorumlu tutuyordu. Ya da çok saldırgan davranışlar sergiliyordu; şiddet içeren bilgisayar oyunları ve benzeri şeyleri takip ediyordu."

Çok nadir yaşanan olay

Prof. Scheithauer, çoğu zaman eylemin gerçekleşmesinden sonra bu unsurların farkına varıldığını kaydediyor. Medyada yer alan haberler izlendiğinde, böyle olayların gerçekleşme olasılığının çok yüksek olduğu şeklinde bir izlenim doğduğunu belirten Scheithauer, bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyor.

Scheithauer, okullarda şiddetin diğer şekillerinin her gün yaşandığını, mobbing ve bullying olarak adlandırılan duygusal taciz ve yıldırmanın, öğrencilerin yüzde 10 ila 12’sini etkilediğini belirtiyor. Scheithauer, "ancak böyle katliamlar gerçekten çok nadir yaşanıyor, bu nedenle de öncesinde fark etmek zor olabiliyor" diyor. 

Öğretmenlere düşen görev

Winnenden kentinde yaşanan katliamın ardından, böyle olayların tekrarlanmaması için şiddet içeren bilgisayar oyunlarının yasaklanması, okullarda güvenlik önlemlerinin artırılması gibi öneriler tekrar gündeme geldi.

Berlin Hür Üniversite Psikoloji Bölümü'nden Scheithauer ise okullarda öğretmenlerin daha dikkatli davranarak, böyle olayların engellenmesine yardımcı olabileceklerini söyledi. "Her öğrenci ile daha çok ilgilenilmesi için zaman ve imkân bulunması, bunun için gereken eğitimin alınmış olması gerekir" diyen Scheithauer, alınan pedagojik eğitim sayesinde sadece akademik sorumluluklarla öğrencilerin bir tek öğreniminin değil, sosyal çevreleri ve gelişimlerinin de takip edilebilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bu haber toplam 2778 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.