Üniversite Öğrencilerinin depresyon haritası!
RADİKAL & AA - Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) öğrencileri arasında yapılan araştırmada, sınıf seviyesi yükseldikçe depresyon puanının arttığı, kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre daha depresif olduğu belirlendi.
AİBÜ Tıp Fakültesince, merkez kampüsteki 7101 öğrenciye uygulanan anketle ruhsal bozukluklar açısından tarama yapıldı.
Prof. Dr. Cengiz Kılıç ve Yrd. Doç. Dr. Özden Arısoy’un önderliğinde psikolog ve araştırma görevlilerinden oluşan ekibin yürüttüğü "AİBÜ Öğrencilerinde Depresyon" araştırmasının "genel ve ilk sonuçlarına" göre, sınıf seviyesi yükseldikçe depresyon puanı artıyor. İki yıllık bölümdekilerin depresyon puanı en düşük, 6 yıl ve üstü gruptaki öğrencilerin ise en yüksek olduğu belirlenen araştırmada, Pamukkale Üniversitesi ve GATA’daki çalışmalarda da benzer bulgu saptandığı, ODTÜ’de ise 1. sınıflarda depresyon puanının daha yüksek olduğu dile getirildi.
Ayrıca AİBÜ’de kızlar, erkeklere göre "anlamlı olarak" daha depresif. Bunun, kadınlarda depresyonun erkeklerden daha fazla görüldüğü bulgusu ile uyumlu olduğu bildirildi.
DEPRESYON PUANI MÜHENDİSLİKTE EN YÜKSEK
Depresyon puanı, Mühendislik’te en yüksek iken, Tıp Fakültesi’nde en düşük çıktı. Eğitim ve İktisat Fakültesi öğrencilerinin bu puanları, Fen-Edebiyat Fakültesindekilerden "anlamlı olarak yüksek."
AİBÜ öğrencilerinin ortalama depresyon puanı 10.83 olarak bulundu. Araştırmada ODTÜ, Hacettepe, Cumhuriyet ve Pamukkale üniversiteleri ile GATA’daki taramalarda ortalama 13 puan iken, ABD’deki üniversite öğrencilerinde bu rakamın 7.6 olduğu vurgulandı.
Kızlarda depresyon puanı erkeklerden yüksek. GATA ve Kanada’daki çalışmalarda da kız öğrencilerde depresif belirtiler yüksek bulundu.
Araştırmaya göre, "stresli yaşam olayı" sayısı, okuldaki yıl sayısına bağlı olarak artıyor. Bu sayı, yaş artıkça da artıyor.
Depresyon gelişimi açısından en güçlü belirleyicinin özellikle "son 1 yıldaki yaşam olayları" olduğu belirlendi.
DEPRESYON, SOSYAL DESTEK VE DİNDARLIK İLİŞKİSİ
Araştırmada, depresyon düzeyleri ile öğrencilerin kendi bildirimine göre sosyal destek algısı ve dindarlık düzeyi ilişkisi de incelendi.
Kız öğrencilerin ve ailesiyle beraber yaşayanların "dindarlık puanları" daha yüksek çıkarken, erkeklerin ve ailesiyle yaşamayanların sosyal desteğinin daha yüksek olduğu görüldü.
Dindarlık puanı, Sağlık Yüksek Okulu’nda en yüksek, Tıp’ta en düşük. Bu puanın en yüksek 1. yıl öğrencilerinde, en düşük 6 yıl ve üstü okuyanlarda olduğu belirlendi.
Sosyal destek puanı ise en düşük Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu, en yüksek Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencilerinde tespit edildi. Bu puanın, 2 yıllıklarda en yüksek, 6 yıl ve üstü okuyanlarda en düşük olduğu belirlendi.
Analizde, "Ailesiyle yaşayanların daha dindar olmasının, geleneksel aile yapısıyla", "Aileden ayrı yaşayanların sosyal destek algısının daha yüksek olmasının, yaşam koşulları gereği sosyal alışkanlıklarının farklılaşması ve arkadaşları ile daha fazla zaman geçirmesiyle" ilgili olabileceği belirtildi.
Analizde şöyle denildi:
"Depresyon düzeyi, dindarlık düzeyi ile negatif yönde ilişkilidir. Literatürde bu konuda uzlaşma yoktur. Depresyon düzeyi, sosyal destek algısı ile negatif yönde ilişkilidir. Bu bulgu literatürle uyumludur. Yani sosyal destek arttıkça depresyon azalmaktadır. Sosyal desteğin ruhsal hastalıkları önleyici etkisi bilinmektedir."
Anketlerde depresyonu olduğundan şüphelenilen öğrenciler, tam tanıya ulaşılabilmesi amacıyla AİBÜ İzzet Baysal Tıp Fakültesi Psikiyatri Polikliniğinde muayene edildi. 37’si erkek, 48’i kız toplam 85 öğrencinin 30’unda majör depresyon tespit edildi.
-EN YAYGIN RUHSAL BOZUKLUK DEPRESYON-
Araştırmada, üniversite çağının, yaşamın önemli bir parçasını oluşturduğu, ergenlik dönemi gibi bir yaşam krizinin hemen ardından başladığı vurgulanarak şöyle denildi:
"Buna ek olarak farklı bir ortam ve çevresel değişiklikler de genci zorlamakta ve değişik problemlerle yüz yüze getirmektedir. Bu problemler öğrencilerin akademik, sosyal, kişisel ve ruhsal yaşantılarını önemli düzeyde etkileyebilmektedir. Ülkemizdeki saha araştırmalarında tespit edilen en yaygın ruhsal bozukluk depresyondur."
1997’de toplumda klinik depresyonun hayat boyu tekrarlanma sıklığının yüzde 10 dolayında olduğu, üniversite öğrencilerinde de depresyonun sık rastlanan bir bozukluk olduğu vurgulandı.
Öğrencilerdeki depresif ruh hali, dikkatini toplayamama, halsizlik, isteksizlik, uyku bozuklukları gibi belirtilerin ders başarısı için gerekli işlevi olumsuz etkilediği kaydedildi. Ders başarısının düşmesinin de depresif belirtileri arttırabileceği dile getirildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.