Sokak çocukları kendi dergilerini çıkardı

Sokak çocukları kendi dergilerini çıkardı
İmtiyaz sahibinden muhabirine tüm çalışanları 'sokak çocuğu' olan ve sokak yaşayanlarının hayatlarına ışık tutan bir dergi düşünün!.. Derginin adı: Sokak Kedisi.

SERKAN KARA /  ZAMAN CUMAERTESİİmtiyaz sahibinden muhabirine tüm çalışanları 'sokak çocuğu' olan ve sokak yaşayanlarının hayatlarına ışık tutan bir dergi düşünün!.. Derginin adı: Sokak Kedisi. Ferhat Şahin, 15 yıl yaşamak zorunda kaldığı sokaklardan kurtularak dergi çıkarmaya başlamış.
"Ben bu şirketin sahibiyim diye çöpten yemek yediğim günleri unutacak mıyım? Bunu kim unutturabilir? Vücudumu kesmek zorunda kaldığım günlerin acısını kim dindirebilir?" diyen Şahin, kendisini sokak çocuklarını kurtarmaya adamış.

 


 

‘Bize yemek vermeyen kadının köpeğini çalıp tinerci yaptık’

"Beyoğlu’nda hiç unutamayacağım bir gece yaşadım ben. 8-9 yaşlarındaydım. Bir gün -yine her zamanki gibi- açlıktan ölmek, soğuktan da donmak üzereyiz. Gecenin saat 12.00’si… İstiklal Caddesi’ndeki McDonald’s’ın çöplerini bekliyoruz. Yarım kalan hamburgerler ile çok sevdiğim çilekli pastaları toplayıp karnımızı doyuracağız. Isınabilmek için de ha bire tiner çekiyoruz. Biz iki büklüm beklerken karşı tarafta bir kadın gördüm. Yanında eflatun kazaklı bir fino köpeği vardı. Kadın köpeğini çizburger ile doyuruyordu. Aklıma bir fikir geldi. Yanına gittim ve iki-üç kere havladım. Kadın ne yapmak istediğimi anlamadı. Amacım beni ve arkadaşlarımı hiç olmazsa köpek yerine koyup elindekinden bize de vermesiydi. Yürümeye başladı. Arkadaşlarla kadını takip etmeye karar verdik. Evinin yerini öğrendik. Birkaç gün evinin önünde yattık. Bize yemek vermeyen kadının köpeğini çalıp tinerci yaptık. Sokak adabına uygun olarak ilk gece üstündeki kazağı çıkardık, üşüyen bir arkadaşımıza verdik. Köpek ilk gün şampuan kokuyordu. Bir haftaya kalmadı simsiyah tinerci bir sokak köpeği oldu. Halbuki o kadın bizi o gün doyursa, kapısında köle olurduk. Köpeği neden çaldık? Çünkü biz dışlandığımız kadar dışladık." 15 yıl yaşamak zorunda kaldığı sokaklardaki bir anısını böyle anlatıyor Sokak Kedisi Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Yayın Editörü Ferhat Şahin.

Sokakta yaşamaya mecbur kalan her insan gibi, Ferhat Şahin’in de içler acısı bir hikâyesi var. Onun sokağa düşmesindeki en büyük etken, ailesi tarafından zorla ayakkabı boyacılığına ve hırsızlığa gönderilmesidir. Babasından gördüğü akıl almaz şiddet de cabası: “Bizim evin önünde büyük bir kabak ağacı vardı. Eşek kelepçesi vardır. Eşekler kaçmasın diye ayaklarına takılır. Babam onu benim ayağıma takardı. Üstüme su döküp kırbaçla döverdi. Sabaha kadar ağaca bağlı olarak susuz kalırdım." Evden kaçtığında yedi yaşındadır Ferhat. 15 yıl boyunca sokaklarda, mağaralarda, surlarda; terk edilmiş, yanmış evlerde kalır. Bu süre zarfında tiner, bally, hap, roch, akineton gibi her türlü uyuşturucu maddeyi de kullanır. 1999 yılında bir gün, sokak çocuklarıyla ilgilenen birkaç kişi Ferhat’ın yanına gider. Amaçları, Türkiye’nin geleceğinin konuşulacağı Siyaset Meydanı’na Ferhat’ı çıkarmaktır. "O zaman hiçbir şey umurumda değildi. Benim için önemli olan kimin yemek vereceği, kimin para vereceğiydi. Abiler hem para vermiş hem de karnımı doyurmuşlardı. O şekilde Siyaset Meydanı’na çıktım." Aslında hiç konuşmak istemez Ferhat. Ama programda söz alan bir gencin sokak çocuklarını küçümseyerek konuşması onu çileden çıkarır. Ferhat söz alır ve o gencin tezini çürütür. Alkışlanır da alkışlanır. Televizyonlar bu parlak çocuğu keşfetmiştir artık. Birkaç canlı yayına daha çıkar. "O çocuğun dediği kulağıma küpe oldu ve o günden sonra hep kendime ‘bir çocuk, yurda giderek ne olabilir, ne yapabilir?’ diye sormaya başladım. Böylece sokaktaki arkadaşlarımla ortak olacağımız büyük bir iş yerinin, büyük bir derneğin hayallerini kurmaya başladım. Bu yolda ilerlemeyi düşündüm ve hep Allah’a dua ettim." Bu düşünceler eşliğinde sabahladığı Galatasaray Lisesi’nin önünde, kendine uyuşturucu ve sigara içmeyeceğine dair söz verir. Her sabah Tophane’den Taksim’e spor yapmaya başlayan Ferhat, böylece kurtulur sokaklardan. Peki ya diğerleri?

Sokak çocukları, iş sahibi yapıyor!

‘Kendine Yardım Projesi’ sloganıyla yola çıkan Kayra Medya’nın kuruluşundaki amaç, Avrupa ülkelerindeki sivil toplum kuruluşlarının uyguladığı yarı yarıya (fifty fifty) dergicilik anlayışını Türkiye’de de uygulayarak tüm dernek ve vakıfların kalkınmasını sağlamak ve sokak çocuklarını sosyal hayata kazandırmaktır. Öyle de olur. Kayra Medya’yı kuran hayırseverler, Bahçeşehir’de açtıkları ofisle birlikte şirketin tüm haklarını ‘sokak çocukları’na bırakırlar. İmtiyaz sahibi olarak da Ferhat Şahin seçilir. Şirkete üç ayrı marka kazandırılır. Bunlar Sokak Kedisi, Pazar Kedisi ve Posta Kedisi’dir. Sokak çocuklarından oluşan 24 kişilik bir kadro oluşturulur. Herkese bir alan belirlenir ve o doğrultuda muhabirlik, foto. muhabirliği, haber yazımı ve grafik eğitimi verilir. Derginin ilk sayısı 2008’in Şubat ayında çıkar, ikinci sayısı ise mart ayında… Üçüncü sayının basımı sponsor bulunamadığı için epey gecikse de, sonunda bir ajans 3. ve 4. sayıya sponsor olmuş. Yeni sayı on güne kadar basılacak. 4. sayıdan itibaren tanınmış yazarlardan sokak çocuklarıyla ilgili yazılar yazması istenecek. Bu yazılar biriktiğinde kitaplaşacak ve sokak çocuklarını sokaklardan kurtarmak için ek bir gelir sağlanacak.

Derginin içeriği dopdolu… Haberler, köşe yazıları, makaleler, sivil toplum kuruluşlarından haberler, röportajlar... Her sayıda, bir sokak çocuğunun öyküsünü anlatan Ferhat Şahin, "Bu derginin ilkeleri var. Tüm haberler sokak çocuklarını anlatmıyor. Genele hitap etmesi için farklı haberler de var. Ajitasyon yapılmıyor burada." diyor. Derginin uzun ömürlü olabilmesi için yoğun çaba harcanıyor. Öyle ki bir-iki kişi haricinde kimse maaş almıyor ve herkes gönüllülük esasına göre çalışıyor. Maddî yetersizlik yüzünden dağıtım şirketleriyle dağıtılamayan dergi, internet üzerinden (www.kayramedya.com), merkezî yerlere kurulan stantlardan ve bireysel olarak satılıyor. Sokak Kedisi’ne internet sitesinden ve dergide yer alan formdan abone olabilir, 0212 672 32 63 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. Her abone, bir sokak çocuğunun kurtarılması anlamına geliyor!

Sokak Kedisi, Avrupa’da örnekleri olan ‘fifty fity’ yani yarı yarıya anlayışıyla çıkarılıyor. Sistem şöyle işliyor: 18 yaşının üstündeki ihtiyaç sahipleri, öğrenciler ve sokak çocukları, dergiyi Kayra Medya’dan temin ederek elden satabiliyor. Derginin fiyatı 3 YTL. Bu dergiyi satmaları halinde 1,5 YTL’si kendilerine kâr kalıyor. Derginin sadece sokak çocuklarına değil, sıkıntı çeken tüm vakıf ve derneklere de bir imkân tanıdığını belirten Ferhat Şahin, "Bize sıkıntısını bildiren dernek ya da vakfa 2 bin tane dergiyi ‘ücretsiz’ gönderiyoruz. Yani bu 6 bin YTL yapıyor. Tüm para o derneğe ya da vakfa kâr kalıyor. Hatta yardım isteyen derneğe/vakfa diyoruz ki, ‘dergideki iki sayfayı da size ayıralım, kendinizi tanıtın, sıkıntılarınızı anlatın.’ 2 bin dergiyi gönderirken tek bir koşulumuz var. O da, her ay bin tane dergi almayı taahhüt etmeleri. Bin tane alınca 1500 YTL’si bize, 1500 YTL’si yine kendilerine kalıyor." diyor.

Kayra Medya’nın diğer bir kolu olan Posta Kedisi’nde sokak çocukları kuryelik yapıyor. Dergi, el ilanları, broşürler ve buna benzer materyaller dağıtılıyor, şirketler arasındaki getir-götür işleri yapılıyor. Pazar Kedisi ile sokak çocukları, bu projeye gönül veren sanayicilerin gönderdikleri ihraç fazlası, defolu ürünler ile vatandaşların verdiği ikinci el eşyaları pazarlarda satıp gelir elde ediyor.

Sokakta yaşayan çocukların bu üç şirkete yerleştirilerek sokaktan kopmaları ve normal bir sosyal yaşama adapte olmaları hedefleniyor. Şirket ilk meyvelerini de vermeye başlamış. Derginin tasarımcısı Uğur Eroğlu bunlardan biri… 5 yıl boyunca sokaklarda yaşamak zorunda kalan Uğur Eroğlu, 6 yıl önce kurtulmuş sokaklardan. Derginin tasarımını gerçekleştiren Eroğlu, iki ay önce dünyaevine girmiş.

Bu haber toplam 8505 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum