BEGÜM ÇELİKKOL- HABERTURK.COM
İlk albümünde Tarkan, Yıldız Tilbe, Nazan Öncel ve Harun Kolçak gibi isimlerden aldığı parçayla güzel bir çıkış yakalayan Emir'den yeni bir maxi single geldi. Üç şarkıdan oluşan maxi single albümün şarkılarını hemen hemen her yerde duymanız mümkün. "Söz verdim yarına güzel olacak... Ay dolunay, sabah çok uzak... Üstüme düşen gölgene baktım... Aşkın tenime çok yakışacak..." diyor ve coşturuyor herkesi. Basın danışmanlığından sahneye adım atan Emir'le Tarkan'ı, sanat dünyasını ve albümünü konuştuk.
Albümden başlayalım dilerseniz...
Üç tane çok sevdiğim ve benim de dinlemekten keyif aldığım şarkıyı bir an önce çıkarmak istedim. Yoksa çok zaman kaybedecektim.
İlk albümden bu yana 3 yıl geçti...
Ve bence yeni çıkmış bir insan için 3 yıl büyük bir ara. Her şey tam oturmaya başlamışken ben ortadan yok oldum. Aslında bilerek bunu yaptım
Neden kayboldunuz?
İkinci albüm çok önemlidir. Çok istediğim şarkılar olsun, sevilecek şarkılar olsun istedim. İnsanların, "İlk albüm daha güzeldi" demelerini asla kaldıramazdım. Ya çok güzelini yapacaktım ya da yapmayacaktım. Şimdi Sudan Sebep'in herkes tarafından sevildiğini görünce diyorum ki, "İyi ki beklemişim".
Şarkılardan bahsedelim o zaman...
İlk şarkım Sudan Sebep. Sözleri Yıldız Tilbe'nin, müziği Gülşen'in. Yıldız Tilbe'nin bir sözü daha var, Veda Gecesi diye. Bir de Makina diye bir şarkım var. Sözleri Alper Narman ve Onur Özdemir'e ait. Albümün müzik direktörü Ozan Çolakoğlu. Şarkıları kendim seçtim. Her şeyinde hakkım ver emeğim var. Fotoğrafları ben seçtim. İlk albümdeki o şaşkınlık, herkesi dinleme hali gitti benden. Herkesi gene de dinlesem de benim için doğru olan benim fikrim diye yaptım. Benim zevkimi yansıtan bir albüm.
Dinleyebildin mi?
Dinlememek mümkün mü? Her yerde çalıyor... Ne kadarlık bir çalışma yaptınız?
Bir buçuk yıllık bir süreç oldu. Sudan Sebep, çok güzel bir şiirdi. Birkaç şarkı denedik. Sudan Sebep hep sonuna kadar bekledi. İstediğimiz gibi olsun istiyorduk. Ben bu şarkıyı dinlemekten sıkılmadıysam eğer önemli bir şey var burada. İnsan kendisini ayıla bayıla dinlemez yani. Ben bu şarkıyla sizden daha öncesinde haşır neşir olduğum için söylüyorum, insan sıkılır bir şarkıyı sürekli dinlemekten, ben sıkılmıyorum. İnsanlar seviyor diye mi bir kez daha hayran kaldım ama bunlar sıkılınacak şarkılar değil bence. Makina eğlenceli bir şarkı, ona yazın klip çekeceğim belki mevsimlik olabilir ama ne Sudan Sebep ne de Veda Gecesi mevsimlik değil.
YILDIZ TİLBE GERÇEKTEN DE DELİ DOLU MU?
Ömürlük bir şarkı yani...
Evet çünkü Yıldız Tilbe çok güzel şarkılar yazıyor. Her an tekrar aşık olabilirsiniz. Sudan Sebep her an sizin için çok güzel bir şarkı olabilir. İlk aşık olduğunuz zaman ve aşk tam başlamamışsa hepinizin içinden "Acaba beni düşünüyor mu?", "Beni görmek istiyor mudur sudan bir sebeple" dersiniz. Yıldız Tilbe, çok güzel yazıyor...
Sahi nasıl bir kadın Yıldız Tilbe? Hep "Deli doludur" diyorlar...
Kendi ağzıyla söylemek isterim bunu. O da deli dolu olduğunu kabul ediyor. Bana, "Deli doluyum ama herkese karşı değil. Sen benim o yanımı hiç gördün mü? Seninle aramızda husumet geçti mi?" dedi. "Hayır" dedim. "Demek ki adamına göre" dedi. Bizim aramız çok iyi. Kimseye yapmadığı iyilikleri, güzellikleri benim için yapıyor. Hiç maddi bir beklentisi olmadan bana söz yazıyor. Ozan Çolakoğlu da, Gülşen de öyle. Hoşlanmadığım bir yer oluyor, orayı değiştiriyor. Yeni bir şey yazıyor. O yüzden kendimi mutlu ve özel hissediyorum. Ben onun hayranıyım.
BASIN DANIŞMANLIĞINDAN SAHNEYE
Gerçekten de benim için de öyle. Çok özel bir kadın bence. Bütün albümleri de vardır bende...
Benim için iki satır bile yazsa onun anlamı vardır. Hiç boş konuşmuyor...
Siz bir de farklı işler yapıp, sanat camiasına girdiniz. Basın danışmanlığı yaptınız mesela. İki taraflı baktığınız zaman nasıl görüyorsunuz ortamı, sanatçıları? Onların yaptığı hatalar neler?
Meşhur olmanın psikolojisini çok iyi bilirim. Aslında nasıl bir yalnızlık içerdiğini biliyorum. Şöhrete aç bir durumum yoktu hiçbir zaman. Gene öyle. Ne kadar şöhret olursam olayım eve yalnız gideceğimi biliyorum. Bunları yıllardır gözlemledim. Önemli olan dost biriktirmekmiş. İnsan kaybetmek yerine, insan kazanmakmış. Meşhur oldum, albüm yaptım diye yanımdaki arkadaşlarıma hava yapmaya kalkarsam olmaz. Şöhret bir gün bitecek. Yanımdaki insanlar bir gün yanımda olmazsa çıldırırım. Yaşlanmak ve yalnız ölmek istemez hiç kimse. Sanatçılarda evde yalnız ölme korkusu vardır. Hep hikâyeler de böyle olur. Haberciler de "Yalnızdı" diye başlık atar arkalarından. Ben 19 yaşımda şöhret olmadığım için şanslıyım. 27- 28 yaşıma kadar arkadaşlarımı sağlamlaştırmıştım. Albüm çıktıktan sonra da aynı kişilerleydim. Hâlâ da aynı şekilde. Hayatıma giren çıkmadı. Benimle çalışan bir ekip var. Basın danışmanım var. Onların ne hissedebildiğini anlayabildiğim için sıkıntı olmuyor. Ben de basın danışmanlığı yaparken, bir program olurdu bir yerden bir yere gitmem gerekebilirdi. Bana o kadar gereksiz gelirdi ki bu, trafiğe gireceğim diye ama... Gitmek zorundasındır, karşındakine rahatça söyleyemezsin ya bunu... Ben şimdi benimle çalışanın gözünden anlayabiliyorum. Bazen çekimlere, radyolara yalnız gidiyorum.
İşi biliyorsunuz ya problem yaşamadınız mı hiç?
Sıkıntı yaşamıyorum ama benim bir sıkıntım olabilir o da çok bilmişlikten gelir. Beni bir araç almaya geleceği zaman onun kaçta geleceğini bile hesaplıyorum. Yanımdakine bırakmak istemiyorum, ipler elimde olsun istiyorum. Kandırılmam yani. Sanatçıları kırmamak için söylenen yalanlar vardır, bizde öyle bir şey yok. Ben herkese açık açık konuşuyorum. "Bana doğruyu söyle" diyorum karşımdakine
MÜZİĞE GEÇİŞ DÖNEMİ
Öyle olması daha sağlıklı... Peki basın danışmanlığından müziğe geçerken nasıl bir süreç gelişti?
Haluk Şentürk benim yapımcım ve daha önceden de çalıştığım bir insan. Dergilerde, gazetelerde, televizyonlarda editörlük yaptım. A Takımı'nda, Dormen Tiyatrosu'nda çalıştım. İnsanlarda beni kamera önünde görme arzusu vardı. Utangaç olduğum için hep tuttum kendimi. Sesimi de beğeniyorlardı. Gaza gelen biri de değilimdir, hep temkinli davranırım. Baktım ki, taşlar yerine oturuyor, yaptım mı en iyi isimlerle çalışacağımı biliyordum. Kısmetim de açıktır. Ozan Çolakoğlu işin içine girdi. "Yapayım bari" dedim. Tarkan'a kadar pek çok isimden şarkı aldım. Uzun bir birikim sonunda bu işi yaptım...
Eskiden şu ortamı hayal ediyor muydunuz?
Arkadaşlarım benden çok fazla hayal kurardı.
Nasıl hayallerdi onlar peki?
"Sahneye çıkacaksın, çok paran olacak, yaşlanınca bize bakarsın. Gezeceğiz, ay ne güzel para derdimiz olmayacak" derlerdi. "Büyük bir evin olur, ben de yanında kalırım yaşlanınca", "Küçük bir ev alırsın, az kiraya ben de otururum" diyenler de vardı. İlk albüm çıkınca bir arkadaşım, "Çeyiz malzemelerini alayım da taksitleri verelim" demişti...
Ben de Sayısal Loto'dan para çıksa, birine diyorum ki "Kredi borcunu öderim", öbürüne "Sana bir araba alırım" diyorum...
Evet evet böyle hayaller işte. Çok paran olsa bile en fazla gezerim. Bundan fazla yemek yiyemem, bundan fazla giyinemem. Bir araba aldım sadece kendime onu da mecburen aldım. Daha büyük bir arabada kendimi hayal edemiyorum. Parayla ilgili hayallerim kısıtlı
Bu noktadan sonra başka nasıl hayaller kuruyorsunuz?
Bazı noktalarda küçük küçük evlerim olsun. Oralara gideyim, sonra geleyim albüm yapayım. Bunun dışında televizyonla ilgili bir şeyler yapayım istiyorum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü mezunuyum. Yüksek Lisans'a başladım aynı okulda. Psikoloji üzerine de Master yapmak istiyorum.
Niye Psikoloji?
Üniversite sınavlarında ikinci tercihim Psikoloji Bölümü idi. Ama Türkçe Matematik puanı istiyor. Matematik ile aram iyi değil. İçimde kaldı, kazanamadım. Bir danışmanlık merkezim olsun, insanlara yardım edeyim isterdim. Sakin, dert dinleyen birisiyim, isterdim Psikoloji
"TARKAN DOKUNULMAZLIĞI OLAN BİRİ"
Müzik anlamında ilk olarak kim seni keşfetti? Yani ilk, "Sesin muhteşem" diyen kim?
Haluk Şentürk. Onun organizasyonlarında Yıldız Tilbe, Nazan Öncel, Gülşen, Ozan Çolakoğlu ile tanıştım. Bir baktım ki bana destek olacaklar, gerisi çorap söküğü gibi geldi. Şarkılar tutmazsa da benim başarısızlığım, tutarsa da benim başarım. Emeğim, alın terim var bu işte.
"Tarkan'dan şarkı aldım" dediniz. Tarkan nasıl biri?
Çok fazla söylenecek bir şey yok aslında çünkü çok özel bir yerde, çok güzel bir noktada. Çok özel bir insan, kıymeti bilinesi, dokunulmazlığı olan biri. Herkes onu kayıtsız şartsız kabul etti bence. Herkes onu çok seviyor. Bu da herkese nasip olacak bir şey değil. Şarkısını sevmeseniz bile bazı isimlere saygı duymanız gerekiyor. Tarkan da o isimlerden biri...
Tarkan gibi başka kimler var böyle?
Sezen Aksu. "Sezen Aksu'yu sevmem" diyen birini duymadım. Bir şarkısını kendi söylemese birine verse bile o şarkı mutlaka bir yerlerinize dokunur. Bu ülkede yaşayıp da onun etkilemediği biri yoktur. Ayıptır Sezen Aksu'ya kötü şeyler söylemek. Bazı isimleri bir saniyede harcayamazsınız. Yanlış mı düşünüyorum?
Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Yıldız Tilbe vardır...
Bu insanlar bir şarkı yapmıştır ve bizi başka şeylerle meşgul etmemiş insanlardır. Düzgün davranmışlar, güzel bir kariyer yapmışlar, saygı duymak gerek. Her ülkenin Sezen Aksu'su olmaz. Her ülkenin Tarkan'ı da olmaz...
İzzet Çapa, Concha Buika ile bir röportaj yapmıştı. İspanyol Buika bile, "Sezen Aksu'nun müridi olabilirim" demişti.
Bazı insanlar vardır onun gibi. Mesela Haldun Dormen, bir espri yapıyor "Böyle düşünüyor sanırım" diyorsun ve o espriden bir şey öğreniyorsun. Böyle saygı duyulası insanlar var. Biz de onlara saygı duymalıyız.
Sanatçılarda neden ego var?
Aslında tek sanatçıyı suslamamak lazım. Sanatçının çevresi değişiyor önce. Çevresi farklı bakınca o da başka bakıyor. Başka hissediyor kendisini. Önce heyecanlanıyorlar. İster istemez başka türlü oluyorlar. Çevre de değişince başka duygular geliyor. Bana daha gelmedi. Ben daha önceden işin mutfağında olduğum için ego olmaz bende. Hayatım oturduktan sonra değişmem gibi geliyor bana.
Yapmayın, biraz değişim olur. Mesela arabanız değişmiştir...
Evet... Benim bir Hyundai Getz arabam vardı. Onunla gezdim albümden sonra da. Ama sağdan soldan "Bu arabayla mı geziyorsun?" dediler. Bu sefer de başka bir egon oluyor. Bir yarışa giriyor ünlüler, göz önündesiniz. Albüm yapıp ortalığa çıkıyorum, güzel olsun isterim...
Ama pahalı, güzel bir araba aldığınızda da, "Havalandı" diye yorumlar oluyor
Aynen öyle. Çok fazla şöhret insanlara atmıyorum topu. Etrafındakiler "Biz ona hiç bakmayacağız" dediklerinde ben hiçbir şey değilim. Ya da çok ünlü birisi Kanada'ya gitse her şey ne kadar değişiyor. Tanınmıyorlar. Demek ki insanlarda bitiyor iş...
"SEZEN AKSU İLE KARŞILAŞSAM ÇUVALLARIM, SAÇMALARIM"
Halkta da var ama bu, "Bir fotoğraf çektireyim" diyor insanlar
Kesinlikle öyle. Televizyon sihirli cam. Ekrandakini başka bir yere koyuyorsunuz. Hepimizin heyecanlandığı birisi vardır. Benim hâlâ vardır. Sezen Aksu ile yan yana gelsem bir saçmalarım, çuvallarım, utanırım. Bir tutukluk oluyor. Aynı şeyi benim yanımda da yaşıyorlar. "Ben bir zamanlar başkalarının yanında bunu yaşamışken, şimdi başkaları yaşıyor. Demek ki oyunun kuralı bu" diyorum.
Tarkan'la yan yana gelsem ben de öyle olurum.
Hiç karşılaşmadınız mı?
Yok olmadı öyle bir şey. Sadece konserlerine gittim. Şimdi 7 Temmuz'da konserine gideceğim ve kulise girmeyi deneyeceğim.
Mutlaka dene ve tanış onunla. Tanışınca bir kez daha hayran olacaksın. Bu kadar şöhreti taşıyabildiği ve insani değerlerini kaybetmediği için, gözlerinden çok iyi bir insan olduğunu anlayacaksın zaten. Onun tırnağı kadar şöhret olmayanlar bile daha havalı dururken, onun bu kadar sıcak kanlı olması ibret.
Sizin Tarkan'a benzerliğiniz ne olacak peki?
Bilmem? Benziyor muyum?
Ozan Doğulu havası da var ama...
Kenan Doğulu havası da var... Çocukluğumdan beri birilerine benzetirler hep. "Yabancı şarkıcılara benziyorsun" derler, George Michael'a de benzettiler bir ara
Tarkan bir şey demedi mi benzerlikle ilgili?
Ona da söylemişler. Aman aman benzerlik yok. Benden daha çok benzeyen, onun kötü taklitlerini yapan birçok insan var piyasada. Benim yanımda Tarkan vardı zaten ilk albümümde. Onun desteğiyle çıktım ben.
EMİR'İN BİYOGRAFİSİ
Eylül 1980 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü mezunu. Altan Varol'dan diksiyon dersi aldı. Sonrasında basın danışmanlığı, editörlük gibi işler yaptı. Şan eğitimi de alan Emir, Ozan Çolakoğlu, Aysel Gürel, Yıldız Tilbe, Tarkan, Nazan Öncel, Gülşen, Harun Kolçak, Garo Mafyan, Zeynep Talu, Alper Narman, Fettah Can, Ümit Sayın, Betül Demir, Cihan Okan, Sibel Gürsoy, Ercüment Vural ve Tuba Önal gibi isimlerle çalıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.