Ruh Sağlığı açısından Oruç ve Ramazan
Dünya Bülteni/Psikolog Hayriye Öztuğrul
İnsan, hayatını daha yaşanabilir ve kaliteli kılmak adına birçok yola başvurur durur. Karşısına çıkan stres faktörlerini bir şekilde alt etmeye çalışır. Bin bir çeşit hobi geliştirir. Kimi spora, kimi sanata kimi başka bir uğraşa verir kendisini. Tüm bunlar derinlerdeki huzur, güven ve ümit arayışının yansımalarıdır.
İnsanın hayat yolculuğunda önüne çıkabilecek en yüce ümit ve huzur kaynağı ise maneviyattır. Maneviyat insanın 'ben' dediği iç sesten doğru gelen bir haldir. Yaşama dair en bitmez enerjiyi bu sesten alır insan. Bu sesle, ne olduğunu, ne yaptığını, ne yapması gerektiğini, bulunduğu zaman ve mekândaki varlık sebebini bilir, hisseder. Maneviyat duygusuyla insan yaşamındaki anlamsal boşluk tuzağına takılmadan insanlığının gereği üzerine yaşar gider.
Bu sesle irtibat koptuğunda benliğin kapı aralığından ümitsizlik, huzursuzluk kendini gösterir. Ümitsizlik ve huzursuzluk ise tüm psikolojik problemlerin anasıdır. Geçmiş, düşünce dünyasında hayatının anlamı üzerine kafa yormuş ve maneviyat bağını kuramayarak intiharın, melankolinin kucağına düşmüş isimlerle doludur. Nietzsche, Schopenhauer, Robert Schumann bu isimlerden bazılarıdır.
Işığın kıyısına kadar gelip geri dönen bu insanlar hepimiz için ibret verici olmalı. Geçmişi hikâye niyetine değil de akledip ders çıkararak okumaya çalıştığımızda yaşadığımız topraklardan ve maneviyat geleneğimizden dolayı şükretmeliyiz.
İnsanın farkında ya da arayışında olduğu maneviyat duygusunun davranışlara yansıması ve hayatta varlığını gösteren delilleri ibadetlerdir. İbadetler ve dua maneviyatın tezahürü olarak psikolojik sorunlara ve ahlaki problemlere karşı panzehirdir.
İçinde bulunduğumuz aydan ötürü öne çıkan oruç ibadetinin de, Ramazan'ın yaşattığı manevi iklimin de birçok yönüyle insanın ruh sağlığına olumlu yönde katkı sağladığı gözlemlenmektedir.
Oruç, öncelikle kuvvetli bir güdü olan açlık hissinin kontrolünü sağlar ki bu, Maslow'un¹ teorisinde insanın kişilik gelişiminin ilk basamağı olarak kabul edilir. İnsan psikolojik açıdan rahatlayabilmek için önce açlık güdüsü ile baş edebilmelidir. Açlık duygusu kontrol edilebildiğinde ve buna direnç gösterebildiğinde psikolojisini koruma altına almış demektir. Bundan sonra gelişim kendini tanıması, iyi ve zayıf yönlerini bilerek iradesini güçlendirmesi ile devam eder. Oruçla öğrenilen açlık duygusunun kontrolü diğer davranış ve duyguların kontrolünü de yavaş yavaş öğrenilebilir hale getirir.
İnsan sabır denen önemli direnç noktalarından birinin farkına yine oruç tecrübesiyle varır. Kendisi için helal olan şeye dahi elini uzatmaz, sabreder. Peygamberimiz (sav.) 'oruç, sabrın yarısıdır' demektedir. Bu hadisten kaynakla oruç tutan kişi sabırlılık, sabır etme, sabır gösterme anlamında iyi bir merhale alır, diyebiliriz. Böylelikle, bunalımın, negatif his ve düşüncelerin yollarından biri olan sabırsızlığın da önü tıkanmış olur.
Oruçla birlikte komşu, eş dost, akraba arasındaki muhabbet ve paylaşım da çoğalır. Birliktelik artar. İftarlara misafirler davet edilir. Davetlere gidilir. İftar davetleri, teravih gibi bu aya has birliktelikler insanı yalnızlık duygusundan kurtarır. İnsanın yalnız olmadığını hissetmesi, problemleriyle baş etmesinde kararlılık göstermesi adına önemli bir psikolojik motiv kaynağıdır.
Orucun verdiği huzur ve sükûnet hali ile Ramazan ayında suç oranlarının, şiddete ve kavgaya meyilin azaldığı da gözlemlenmektedir. Çünkü oruç tutan insanlar mideleriyle birlikte diğer azalarına da oruç tutturmaktadırlar. Bu şekilde, dil, göz, el aşırılıktan, haramdan, Allah'ın razı olmayacağı söz ve hareketlerden beri durmaktadır.
Hâsılı kelam, oruç ve Ramazan, sabrı, birlikteliği, dirençli olmayı, kötü söz ve hareketlerden sakınmayı, paylaşmayı ve birçok insani hasleti bizlere hatırlatır. İnsanlar arasında muhabbetin yayılmasına vesile olur. Yaşattıklarıyla, öğrettikleriyle insanı psikolojik sorunların girdabından kurtarır.
Manevi iklimi değerlendirebilen ve Ramazandan düşünce, duygu ve beden olarak yenilenmiş halde çıkanlardan olmak duasıyla..
¹ Maslow 20.yy.ın başlarında yaşamış Amerikalı bir psikologdur. 1943 yılında yayımladığı bir çalışmasında İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisini ortaya atmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.