Psikolojinin felsefe içindeki kökleri

Psikolojinin felsefe içindeki kökleri
Deneysel metodun doğa bilimleri ile ilgili konularda bile tam anlamıyla düşünülmediği çağlarda filozofların psikolojik gerçekleri araştırmak için içebakış ve spekülatif muhakeme yoluyla zihin felsefesi yapması kaçınılmazdı.

Deneysel metodun doğa bilimleri ile ilgili konularda bile tam anlamıyla düşünülmediği çağlarda filozofların psikolojik gerçekleri araştırmak için içebakış ve spekülatif muhakeme yoluyla zihin felsefesi yapması kaçınılmazdı.  Bu çerçevede en belli başlı problemlerden biri de insan bilgilerinin kaynağı  problemiydi. Bu problemi aydınlatmak için ortaya atılan görüşler rasyonalizm ve ampirizm adı altında iki ana grupta toplanabilir.

Rasyonalizme göre bilgiye akılla erişilir. Rasyonalist filozofun gözünde duyular güvenilir değildir. Duyu gözlemleri yanıltıcı olabilir. Oysa rasyonalist filozof kesin bilgi ve mutlak gerçek peşindedir. Bu kesinlik gereksinimi yüzünden onun gözünde matematik ideal bilgidir. Doğa kanunlarında mutlak kesinlik bulma isteği, rasyonalist filozofu, tutarsız, değişken ve sonuçta güvenilmez bulduğu duyusal gözlemlerden yüz çevirip akla apaçık görünen mutlak ve değişmez prensipler koymaya ve sonra da o prensiplerden zorunlu tümdengelim mantığıyla kesin sonuçlar çıkarmaya yöneltmiştir. Zihninde sabitleştirdiği akıl temeli üzerindeki gerçeklik binası, rasyonalist filozofun kesinlik ihtiyacını tatmin etmiştir. Fakat rasyonalist filozof, gevşek  bir zemin üzerinde heybetli bir bina kurmuştur. Çünkü bugünkü bilimsel düşünme biçimi, apaçık görünen “mutlak ve değişmez” prensibin sorgulanması gerektiğini ve başlangıçtaki  her prensibin varsayımsal olarak konulması gerektiğini göstermiştir. Rasyonalist filozof ne kadar sağlam muhakeme yaparsa yapsın, başlangıçtaki prensip yanlış ise ona dayanılarak çıkarılan bütün sonuçlar da yanlış olacaktır.

Ampirizme göre bilgilerin kaynağı duyulardan gelen deneyimlerdir.Ampirist filozofun gözünde, doğuşta, yani her türlü duyusal deneyimden önce zihin boş bir levhadır. Zihin denilen şey duyuların verdiklerinden oluşur. Böyle olunca, deneyimler kazanmakta iken duyuların gösterdiğinin ötesine geçen her yargı temelsizdir.

Felsefeden ayrı bir bilim dalı olarak psikoloji, 19.yüzyılın son çeyreğinde Alman bilim adamı Wilhelm Wundt eliyle ampirist felsefe yönelişi çizgisinde kuruldu. Wundt, Ampirist felsefenin uğraştığı duyum, algı, dikkat, çağrışım, hayal, duygu gibi zihinsel içerikleri ampirist filozofların yaptığı gibi içebakış yoluyla, fakat kontrol altında tutulan koşullarda analiz ediyordu. Bilinçteki yansıması içebakışla analiz edilen uyaranların şiddeti ölçülüyordu. Doğru ve incelikli içebakış yapılması için deneklere özel bir eğitim veriliyor, yapılan bildirimlere ve reaksiyonlara ilişkin protokol tutuluyor, gerekli ve mümkün hallerde reaksiyonlar ölçülüyordu.

Bu çalışma Yılmaz ÖZAKPINAR'ın Bilişsel Psikoloji Başlıklı Makelesinde ki bir bölümden alıntıdır.

Bu haber toplam 5482 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.