Dr. Osman Salış, eskiden ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine ağır ruhsal sorun yaşayan hastaların geldiğini ancak şimdi gece uyuyamayan kişinin ertesi gün gelip psikiyatr ya da psikoloğuna danışabildiğini söyledi.
Salış, artık ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine 'deliler hastanesi, tımarhane', psikiyatr ve psikologlara da "deli doktoru' olarak bakılmadığını belirtti.
Geçmişte, ağır ruhsal sorun yaşayan hastaların ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine başvurduklarını, bu nedenle toplumda, "deliler hastanesi" algısının geliştiğini anlatan Salış, "Ağır ruhsal sorun yaşayan hastalara biz 'psikotik bozukluğu olan hastalar' diyoruz. Bu hastaların zaman zaman hareketlerini kontrol altında tutamadıkları davranışları olabilir. Halkın gözünde de ruh sağlığı hastası denildiği zaman hep bu canlanmıştır. Şimdiye kadar insanların bu hastaları 'deli' gözü ile görmesi, bunların yatırıldığı yere de 'tımarhane' gözü ile bakması bir alışkanlık haline gelmiş" dedi.
Tıp ilerledikçe ruh sağlığında yalnızca psikotik vakalara değil, 'nevrotik' vakalara yönelik de sağlık hizmetlerinin geliştiğini belirten Salış, şöyle devam etti:
"İnsanın bir moral bozulmasıyla strese girdiği zamanlar olur. Hayatında gayet başarılı bir iş adamı, iş kadını, sanatçı, esnaf iken, başarılı bir meslek sahibi iken öyle dönemler olur ki kişi hayattan zevk alamamaya başlar. Biz bu grup hastalara nevrotik hasta grubu diyoruz ki bu hepimizin başına gelebilecek, hepimizi zaman zaman rahatsız edebilecek bir olgu. Ruhsal sorunlarla alakalı iki grubun da mutlak suretle profesyonel yardım alması gerekiyor. Tıbbın gelişmesiyle bu konuda sunulan hizmetlerin artması, nevrotik grup dediğimiz insanların da profesyonel bir yardım alma ihtiyacını yavaş yavaş ortaya çıkarmıştır."
"ALGI DEĞİŞTİ"
"Psikiyatr ve psikologlara rahat ulaşabilmek, bu alanda sunulan hizmetlerin artması, fiziki şartların iyileşmesi, halk arasında 'deliler hastanesi, tımarhane' algısını değiştirdi" diyen Salış, şöyle konuştu:
"Hepimiz, tüm insanlar zaman zaman inişli çıkışlı dönemler geçirebiliriz. Eğer kendisi üstesinden gelemiyorsa profesyonel bir yardıma da ihtiyacı vardır. Nasıl ki bir şeker hastasının ömür boyu ilaç kullanması gerektiği malumsa, bu tür rahatsızlığı olanların da dönem dönem bu alanlara başvurması doğaldır, başvurması da gerekir. Üstelik rutin işleyiş sırasında bile kişi sıkıldığında, bunaldığında farklı bir profesyonel bakış açısı mutlak gerekli. Bu durumda en başta müracaat edilecek kişi psikiyatrlardır. Dolayısıyla ruh ve sinir hastalıkları hastaneleridir, bu konudaki merkezlerdir. Bu hastanelere deli hastanesi gözüyle bakılması hoş bir durum değildir. Bu hepimize hitap eden kurumdur, hastanedir."
HASTA MÜRACAATLARI YAKLAŞIK 3,5 KAT ARTTI
Salış, algının değişmesiyle son yıllarda hastanelerine psikotik denilen ağır vakaların yerine nevrotik denilen hafif ruhsal sorunu olan hastaların daha çok müracaat ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bundan 7 yıl önce hastanemize müracaat eden 100 hastadan yaklaşık 70-80'i psikotik rahatsızlığı olan hasta iken bugün ters bir oranda müracaat eden hastaların 60'ı nevrotik dediğimiz grubu, yüzde 40'ı psikotik grubu oluşturuyor. Yaklaşık 6 yıl önce hastanemize günde 120 hasta müracaatı varken bugün bu rakam 400'ün üzerine çıkmıştır. Ama bunların çoğu, ağır bir ruhsal problemi olmayan, danışmanlık hizmeti alan hasta grubudur. Toplam rakamın yüzde 20'si, 30'u psikotik grup, yüzde 70-80'i ise nevrotik gruba dönmüştür.
Daha önce basit bir depresyon, komşunun, arkadaşın, yakınların bir takım tavsiyesiyle geçiştirilirken bugün o kişi artık doktora müracaat ediyor. Eskiden ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine ağır ruhsal sorun yaşayan hastalar gelirdi, şimdi gece uyuyamayan kişi ertesi gün gelip doktoruna danışabiliyor. Bu sayı artmıştır, artmaya da devam edecektir. Bu sağlıklı bir gelişimdir. İnsanların ruh sağlığı bozuluyor anlamına gelmez, aksine farkındalığın artması hizmet alma potansiyelinin oluşması anlamına gelir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.