Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Okulda Zorbalık

Okulda Zorbalık

Amerika Birleşik Devletleri'nde, sayıları giderek artan okullarda zorbalık ve sonrasında yaşanan intiharlar tartışılıyor. Nisan ayından beri gazeteler, olayları yazmaya ve araştırmaya başladı. Ekim ayında ise birden fazla çocuğun intiharının ardından protestolar arttı. Kimi zaman aşağılama, kimi zaman dalga geçme, kimi zaman cinsel yönelime ilişkin dedikodular yapılarak bazı çocuklar, diğerleri tarafından zorbalığa uğruyor ve ölümü seçiyorlar. Çoğunlukla fiziksel ya da sosyal olarak güçsüz görülen çocuklar, zorbalığın hedefi oluyor. Biz henüz gazete haberi olacak kadar zorbalık terimiyle karşılaşmadık. Ama bu, okullarda zorbalığın olmadığını göstermiyor. Hemen tüm okullarda zorbalık var. Okul içinde halledilmeye çalışılan, ailelerin çok haberi olmadan, çocukların sıkıntı yaşadığı ve çok önemli bir sorun zorbalık. Bu nedenle gazetelere konu olacak haberler yaşanmadan gerekli önlemlerin alınması önem kazanıyor. Okulda olabilecek birçok başarı ve sorun var. Bunların birçoğu ailelerin aklına gelebilir. Oysa okulda taciz ve zorbalık, çoğu kez anlaşılmayan bir sorun. Buna karşın zorbalığa hedef olan çocuklar için bu durum bir işkence olabilir. Okullarda şiddet (fiziksel veya psikolojik) düşünüldüğünden daha çok.

KONUŞMAYARAK KENDİLERİNİ KORURLAR

Okullarda bazı çocuklar sosyal güçlerini, kendilerinden zayıf olan okul arkadaşları üzerinde kullanır. Bunun amacı, kendi güçlerini artırmak. Taciz ve zorbalık, çocuk yalnız olduğu zamanlarda daha çok uygulanır. Diğer çocuklar, kendi başlarına gelmesinden korktukları için suçludan yana olur. Ayrıca bu durumda konuşmamakla kendilerini korurlar. Böylece zorbalık ve taciz sadece uygulayanı değil, tüm okulu etkiler. Zorbalığı yapabilecek çocuklar, daha ilkokuldan tanınabilir aslında. Onlar çok küçük yaşlarda bile belirli çocuklara karşı çeteler oluşturarak, sürekli uğraşacakları yeni çocukların arayışına girerler. Bu rolü bırakmaları zor olur. Yükselmeyi de zayıf olan öğrenciye fiziksel ya da psikolojik olarak zarar vermekle olanaklı görürler. Bu şekilde güç elde etmeyi genellikle evde öğrenmişlerdir. Çünkü evde çoğunlukla disiplini fiziksel şiddetle görür, şiddet içerikli filmler izler, oyunlar oynarlar. Kurbanlar ise kaygı ve çaresizlik içinde bu durumu kimseyle paylaşmamakta ve uzun süre zorbalığa maruz kalırlar. Okul gittikçe onlar için bir felaket yeri haline gelir. Diğer çocuklar, onlar yokmuş gibi davranır, arkalarından konuşur, zorbalığın şiddeti artar ve dalga geçerler.

NE YAPABİLİRİZ?

Zorbalığı yenmenin en etkin yolu, güç kaynağını durdurmak. Ama etkilerini iyileştirmek, uzun sürer. Zorbalığa uğrayan çocuklar, güven ilişkisi kurmakta zorluk çeker. Başkalarına olduğu gibi, kendilerine de güvenleri azdır. Bu durumu erken dönemde durdurmak çok önemlidir. Bu görev, anne-babalarla öğretmenlere düşer. Öğretmen varlığını hissettirir ve tüm öğrencilere aynı şekilde davranırsa, öğrenciler de bazılarını grup dışına itmeye çalışmaz. Sınıfta küçültücü sözler kullanmamaları, zayıf öğrencileri sınıf içinde eleştirmemeleri yardımcı olur. Öğrenciler, durumu paylaştıklarında ailelerinin onları suçlayacaklarından korkar. Ayrıca aileleri şikâyet ederse, taciz ve zorbalığın artacağından korkarlar. Ailenin dikkat etmesi gereken noktalar şöyle sıralanabilir: Açıklanamayan okula gitmekte isteksizlik, korku ve kaygı, uyku sorunları, eşyalarında kaybolma ya da hasar. Bu durumdan şüphelenince direkt sormak gerekmez. Ama çocuğa anlatması için ortam hazırlamak ve zaman tanımak gerekir. Öğrenince onun suçu olmadığını belirterek çözüm arayın. Çocuğunuzun başını daha fazla derde sokmadan okulda yetkililerle konuşup, okulun tutumunu takip etmek gerekir.

ÇOCUKLARA ÖNERİLER

- Kibar, ama kararlı olun. "Buna son ver," ya da "Beni yalnız bırak," diyebilirsiniz.
- Dik durun ve gözlerinin içine bakın. - Ağlamayın, üzgün olduğunuzu gösterme

Bu yazı toplam 5479 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Bengi SEMERCİ Arşivi