Kuran Okumak İnsanı Neden Rahatlatır?

Kuran Okumak İnsanı Neden Rahatlatır?
Kur'an okumak mümin kişiyi psikolojik olarak rahatlatır. Yaratıcı'yla, metafizik alanla bağ kurduğu hissini verir. Bu bağ bilincimizde varlığın anlamlandırılmasını sağlar. Ruhsal iletişimi sözlü hale getirir.

Çok sevdiğiniz ya da merak ettiğiniz biri mektup gönderse, okumaz mısınız? Hiç şüphesiz herkes heyecanla, merakla ve tekrar tekrar okur. Büyük İslam âlimi Hasan El Basrî, Kur'an'ın Allah'tan insana gelen bir risale (mektup) olduğunu söyler. Kur'an bir mektup ise, bizim de bunu gönderenin neyi anlatmak istediğini bilmemiz gerekir. Allah kelâmının 1400. yılı, Türkiye'de Kur'an Yılı olarak kutlanıyor.

Kur'an okumak insanı neden rahatlatır?

Din psikoloğu Prof. Dr. Ali Köse: Kur'an okumak mümin kişiyi psikolojik olarak rahatlatır. Yaratıcı'yla, metafizik alanla bağ kurduğu hissini verir. Bu bağ bilincimizde varlığın anlamlandırılmasını sağlar. Ruhsal iletişimi sözlü hale getirir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: İbadet ve duanın insana verilen peşin bir ücreti vardır: Yalnız olmadığını hissetmek... İbadetin kişisel yararının yanında, sosyal alanda da faydaları var.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay: Kur'an müminler için ruha gıda, gönüllere şifa, kalplere ise huzur kaynağıdır. Aslında Kur'an okumak bir iman ve inanç meselesidir. Şunu da unutmamalı; Kur'an'ın bizim okumamıza ihtiyacı yok, biz onu okumaya muhtacız!

Anlamını bilmesek de neden Kur'an orijinalinden okunmalı?

Prof. Dr. Ali Köse: Kur'an'dan zevk almak için Arapçasının ne ifade ettiğini anlamak şart değil. Din dediğimiz şey esasen duygudur, histir. İnsanlar Kur'an dinlerken anlamını bilmedikleri halde neden hisleniyorlar, gözyaşı akıtıyorlar? Çünkü o metinle Allah'ın kendilerine hitap ettiğini hissediyorlar. Kur'an okumanın o bağı kurduğunu düşünüyorlar.

Ali Bulaç: Kur'an'dan azami faydayı sağlamak için usulüne uygun okumak gerekir. Kur'an okumak sünnet, dinlemesi farzdır. Okurken acele etmemeli, anlamını bilmiyorsak dahi, lafızların fonetiğine dikkat edip bize verdiği mesajı algılamaya çalışmalıyız. Çünkü Kur'an'ın fonetiğinde müjde verici ve uyarıcı/korkutucu ayetlerdeki ton ve vurgular farklıdır. Hiç okuma yazma bilmeyen bir çoban dahi bunu fark edebilir. Kur'an okumak bir ibadettir. Çünkü lafzı da kutsaldır. Bu yüzden namazda başka dilden ayet okunamaz. Her gün mutlaka az veya çok –asgari çeyrek cüz- Kur'an okumakta ve güvenilir bir meal veya tefsirden okuduğumuzun anlamı üzerinde tefekkür etmemizde fayda var.

Çocuklara Kur'an nasıl sevdirilebilir?

Prof. Dr. Ali Köse: Kur'an öğretimini eğlenceli ortamlarda yapmalıyız. Mesela çocuğun neşesiz, yorgun olduğu bir zamanda "Hadi biraz Kur'an oku!" dememeliyiz. Çocuk kendisine Kur'an'ı öğretecek kişi ile olumlu bir duygusal bağ kuramıyorsa iyi sonuç almak mümkün değildir. Çocukları zorlamamalıyız. Kur'an öğrenmeyi ödüllü hale getirmek de güzel bir şey. Çocuklarımız diğer alanlarda başarılı bir iş yaptığında nasıl ödüllendirmeyi düşünüyorsak Kur'an konusunda da aynı şekilde ödüllendirmeliyiz. Kur'an öğrenmeyi onların boynunun borcu olarak görmemeliyiz. Ödülün illaki maddi olması şart değildir. Çocuğun duygusal özelliklerine göre davranmak gerekir. Bazen bir "aferin" demek, onu kucaklayıp öpmek bile yeterli olabilir.

Ali Bulaç: Kur'an ayetlerinden hıfzetmek önemlidir. Ezber, düşünüldüğünün aksine zihni geliştirir. Bu yüzden çocuklarımıza mümkün oranda fazla ayet ezberletmeye bakmalıyız, bu, derslerinde ve algılarının derinlik kazanmasında onlara katkı sağlar.

'Yanlış okuyorum' endişesiyle Kur'an okumamak doğru mu?

Prof. Dr. Ali Köse'nin dikkat çektiği ve Kur'an üzerine çalışmalar yapan bütün alimlerin mutabık olduğu ise "Yanlış okurum" endişesi ile Kur'an'dan uzaklaşmak. Hatalı bir endişe olduğunu vurguluyor ve "Ama doğru okumak için de gayret şart." şeklinde uyarmayı da ihmal etmiyor. Köse, "Telaffuz konusunda herkes aynı mahareti gösteremez. Şöyle düşünelim. Biz Türkçe konuşuyoruz. Ama bunu birçok şive veya aksanla gerçekleştiriyoruz. Kur'an okumayı da böyle düşünelim. Herkes her kelimeyi standart bir şekilde seslendiremeyebilir. Bu nedenle isteyen herkes Kur'an okumalı, hata yaparım endişesine kapılmamalı."

En güzel okuyanlar

Suat Yıldırım, üç yüz kadar tanınmış kari'nin ( okuyucu) hatimlerinin dinlenebileceği www.islamway.com sitesini öneriyor. Ali Köse, rahmetli İsmail Biçer'i dinliyormuş. Mehmet Emin Ay'ın tavsiye ettiği Kur'an okuyucuları; Mısırlı Hafız Muhammed Sıddık Minşavi ve Fatih Çollak.


"Kur'an okuyan, Rabb'i ile münacat ettiği bilincinde olmalıdır"

Tefsir hocası Prof. Dr. Suat Yıldırım Hoca, Kur'an okumanın adabını anlattı. Birçoğumuzun merak ettiği sorulara içtenlikle cevap verdi.

Kur'an-ı Kerim sesli mi yoksa içten mi okunmalı?

İçinden okuma yerine, Mushaf-ı Şerif'e bakarak tane tane hafifçe sesli okuma daha makbul ve daha sevaptır. Zira bu durumda hafızadan başka, göz ve kulak da işe dâhil olur, onlar da hisselerini alır.

Herkes çok iyi okuyamıyor, yanlış bir şekilde okunması mahzurlu olmaz mı?

Yanlış okurum diye Kur'an'dan uzak durmak kesinlikle yanlış! Hatta Efendimiz (sas), zorlanarak okuyanın daha fazla sevap kazanacağını bildirmiştir.

İnsanlar neden Kur'an okumalı?

Yüce Allah, kâinatın sonsuz genişliği içinde bir zerre hükmünde olan insanı muhatap alıyor, böylece ona pek yüksek bir mevki veriyor. Ona katından bir mesaj, bir mektup gönderiyor. Bu mektupta ona iltifatlar, teselliler, müjdeler, yerine göre karşılaşabileceği tehlikelere karşı uyarmalar, ibretli olaylar, okumaya doyamayacağı cazip ayrıntılar, tatlı sürprizler var. Yapacağı işler hakkında komutanından günlük emir alan bir asker gibi kul, Kur'an okuyarak Rabb'inin talimatını alır. Annesine, babasına hasret bir asker, onlardan gelen mektubu, arada bir tekrar okuyarak teselli bulduğu gibi kul da, şefkatli Rabb'inin iltifat, teselli ve uyarı dolu kitabını okumalıdır.

Bir kişi Kur'an'ı anlamadığı halde neden orijinal dilinde okumalı?

Çünkü Kur'an olma sıfatı, yalnız o metne mahsustur. Meal ve tercümelerine "Kur'an" denilmez. Herhangi bir şiirin bile tam tercümesi mümkün değildir. Aslındaki duygu, vurgu ve çağrışımları taşıyamaz. Dil ve edebiyattan anlayan herkes bunu kabul eder. Bu ilahi kelam, Müslümanların birliğinin direğidir.

Meal ne durumda okunmalı?

Meal, Kur'an'ın kelimesi kelimesine tercümesi olmayıp, çok kısa bir tefsiri durumundadır. İnsanlar meali düşünerek okuma suretiyle, kutsal kitabımızın mesajına toplu ve yaklaşık olarak ulaşabilirler. Meali böyle bir dikkatle okuma, Kur'an'a ve onu gönderen Allah'a karşı gerekli bir görevdir. Dolayısıyla meal okuyan, elbette büyük sevap kazanır. Çünkü Kur'an'ı gönderen Rabbimiz, onu okumayı emrettiği gibi, anlamlarını düşünmeyi de istemiştir. Bir ayet-i kerimede Allah: "Biz sana kutlu, feyizli bir kitap indirdik ki insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve akıl sahipleri olanlar ondan dersler ve ibretler çıkarsınlar." (Sad, 29) buyurmuştur. Fakat tilavet kastıyla namazda ve diğer ibadetlerde okunmaz, aslının yerini tutmaz.

Meal ile hatim olabilir mi?

Tilavet ve ibadet kastıyla Kur'an-ı Kerim'in Arapça aslını her gün okumalı. Ortalama bir miktar, her gün bir cüz (20 sayfa) belirlenmiştir. Böylece ayda bir hatim yapılır. Bunu yapamayanlar, imkânları ölçüsünde, her gün Kur'an'la irtibatı sürdürecek kadar okumalıdır. Meal-i Şerif'i de baştan sona dikkatle okuma matluptur (istenilen). Ama tilavet ve teberrük (kutsal-uğurlu sayma) için değil, anlama ve tefekkür için.

Okumanın adabı var mı?

Kur'an okumanın zahiri adabı; abdestli, ibadet niyetiyle, Mushaf-ı Şerif'e bakarak, mümkünse kıbleye dönerek, uygun ve nezih bir mekânda, zihninin derli toplu olduğu bir durumda, telaşsız, acele etmeksizin, harfleri tane tane çıkararak, hafif sesle okumalı. Peygamber Efendimiz (sas)'in işaret buyurduğu üzere, "Kur'an okuyan, Rabb'i ile münacat ettiğinin bilincinde olmalıdır.". O'nun, kendisini özel randevu ile huzuruna kabul buyurduğunu hep hatırında tutarak, böyle bir nasibin gerektirdiği saygı, ihtimam içinde, hep O'nun huzurunda bulunduğunu düşünerek okumalı. Bu İlahi kelamın tercümanı Peygamber Efendimiz'in de huzurda bulunduğunu tasavvur etmeli. Bir an için, bu buyruğun tek muhatabının kendisi olduğunu düşünerek bu talimatı, Sahibi'nin büyüklüğüne göre, O'ndan almalı.

Ölenler için neden Kur'an okunmalı/okunuyor?

Ölenler için en çok okunan Yasin Suresi'nin 70. ayeti, "Kur'an, yaşayan, diri insanları uyarmak için gönderildi." buyurur. Bunu esas aldıktan sonra, bu bilinçle Kur'an okumadan, hatim yapmadan sevap ve ecir hasıl olur. Okuyan kimse okumadan hasıl olan nuru, sevabı ölenlerin ruhlarına da ulaştırmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz edebilir. Onların da istifade edeceklerine dair hadis-i şerif vardır. Keza bazı ayetleri okuyarak, onların feyzi, bereketi hürmetine hastalıklara şifa istenebilir, bazı matlupları gerçekleştirmesi Cenab-ı Hak'tan istenebilir.

(Gülizar Baki'nin haberi / Zaman)

Bu haber toplam 47346 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum