Korona toplumun psikolojisini bozdu
Kendine İnan kitabının yazarı Uğur Örs, “Psikolojik olarak corona virüsüne verdiğimiz tepki; kayıp, yas ve travma tepkisine çok benziyor. Neyi kaybediyoruz derseniz, genel olarak bir yaşam tarzını kaybediyoruz. Rahat bir şekilde evimizden dışarı çıkabilmeyi, birbirimize yaklaşabilmeyi, belki normal sohbetler edebilmeyi özlüyoruz. Dokunmayı, dostumuzla bir kahve içebilmeyi, iş arkadaşlarımızla toplantı salonunda toplantı yapabilmeyi özlüyoruz. Koronavirüsünün yanında gizliden gizliye başka bir sorun da türüyor: Koronavirüs fobisi” diye yazdı. Koronavirüsün küresel bir salgına yol açmasıyla birlikte birçok insan sürecin belirsizliğinden dolayı korku ve kaygı yaşadığını belirten Uğur Örs, “Sokağa çıkan, alış veriş yapan, işe giden ya da marketten sipariş veren pek çok insan psikolojik olarak koronavirüs belirtileri yaşayabiliyor. Kişi “Boğazım mı ağrıyor?”, “Ateşim mi çıktı?” gibi düşüncelerle kendini dinlerken, bu kaygı döngüsü zamanla kişiyi gerçekten bu şikâyetleri yaşadığına inandırabiliyor” ifadelerini kullandı.
Psikolojik sebeplerle test yaptırılıyor
Covid-19’a yakalanmadığı halde yüksek kaygı sebebiyle psikolojik olarak kendini kötü hisseden, belirtileri yaşadığını zan- nederek hastanelere başvuran kişiler olabilmektedir” diyen Örs, yazısında şunlara değindi, “Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler, yaşadıkları en ufak bir sıkıntı halinde salgına yakalandıklarını düşünerek panikle soluğu hastanede alabilmektedir. Beden semptomlarını yoğun olarak dinlemeye başlayan biri ateşi çıktığını, boğazının acıdığını düşünebilir. Bunları düşünmeye başladığında gerginlik yaşar, kalp ritmi değişir, solunum hızı farklılaşır. Sonuç olarak kişi kendisinde virüs olduğunu düşünür, hastaneye gidip ısrarla test yaptırmak isteyebilir”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.