Karın Ağrısının Sebebi Psikolojik Olabilir Mi?
"Levent 5 yaşına geldiğinde anaokuluna başladı. Hülya Hanım, büyüyünce geçer diye umut ederek baktığı her problemin çıkmaza doğru gittiğini Levent anaokula başladığında fark etti.
Okula başlamasıyla birlikte Levent'in mide bulantıları ve karın ağrısı şikâyetleri de başladı. Zaman zaman ateşlendiği de oluyordu. Hülya Hanım gereken tüm tetkikleri yaptırmasına rağmen bu şikayetlerin herhangi bir fiziksel nedeni bulunamadı..."
İnsan, akıl, ruh ve bedenden oluşan bir varlıktır. Üç unsur da, insanın bütün olarak sağlıklı ve dengeli bir kişilik olmasında önemlidir. Üçünden birinde oluşan bir problemin diğerlerini de etkilemesi kaçınılmazdır. Örneğin sürekli ağrı çeken birinin neşeli ve güler yüzlü olması, iş hayatına yeterince konsantre olması beklenemeyeceği gibi, başa çıkamadığımız bir stres faktörü zamanla bir ağrıya dönüşebilir. Evet! Kişi kendisini ruhsal olarak etkileyen herhangi bir durumla (travmatik bir olay, korku, anksiyete, kaygı, sürekli yaşanan stres vb.) sağlıklı şekilde baş edemezse, kişinin somatik (bedensel) şikâyetleri olması muhtemel bir olaydır. Doktorların çeşitli bedensel şikâyetlerle kendisine başvuranlara "Gerekli tüm tetkikleri yaptım, fakat bir sorun bulamadım. Sebebi psikolojik olabilir." demesi hiç de az rastlanan bir durum değildir. Bu durum çocuklarda da farklı değildir. Özellikle karın ağrısı, mide bulantıları ve baş ağrılarının sebebi psikolojik etkenler olabilir. Ancak genel olarak aileler, rahatsızlık sebebinin psikolojik olmasını kabul etmekte zorlanırlar. Psikolojik kaynaklı ağrıyı gerçek bir ağrı olarak değil, çocuğun numara yapması olarak algılarlar. Oysaki çocuk aynı şiddette ağrıyı hisseder ve etkilenir. Üstelik tanı konulmadığı için tedavi sürecinin başlatılmaması kişiyi umutsuzluğa düşürür, kimsenin kendisini anlamadığını düşünerek karamsarlığı ve içine düştüğü girdap artar.
6-12 yaş dönemindeki çocuklarda okulların açılmasıyla beraber karın ağrısı, mide bulantısı şikâyetlerine sıkça rastlanmaktadır. Özellikle birinci sınıf öğrencilerinde, alışılmadık yeni bir sosyal ortama girmenin, anneden uzun süreli ayrılığın, birçok sorumluluğu üstlenmenin getirdiği anksiyetenin (kaygı) dışa yansımasıdır bu. Ara sınıflardaki çocuklarda ise performans kaygısı, sosyal fobi, yalnız kalma korkusu genel olarak bu ağrıların sebebi olabilir.
Ailelerin, çocukların yaşadığı sıkıntıyı anlamaları ve destek olmaları çok önemlidir. Çocuğun hissettiği kaygıyı dile getirmesini teşvik etmek, onu etkin dinleyerek beraberce çözüm önerileri getirmek faydalı olacaktır. Kaygıyı artıracak herhangi bir beklenti içine girmemek önemlidir.
Çocuklar duygularını ifade etmekte zorlanır
Her rahatsızlıkta olduğu gibi ruhsal problemlerde de erken teşhis çok önemlidir. Zamanla çözülür diye ihmal edilen sorunlar, kişinin karakterini, insan ilişkilerini ve en önemlisi yaşamdan zevk alma, hayata tutunma becerilerini olumsuz etkilemeye devam eder. Çocuk ve ergenlerde de bu durumun etkileri daha dramatiktir. Çocuklar duygularını yetişkinlere göre daha yoğun yaşamakla beraber bu duyguları doğru şekilde ifade etmekte zorlanırlar. Sağlıklı şekilde dışa vurulamayan duygular, davranış sorunları ya da somatik rahatsızlıklar şeklinde kendini gösterir. Bu durum çocuğun bilişsel, sosyal ve kişilik gelişimini olumsuz etkiler.
GÜLTEN İKİZOĞLU PSİKOLOG
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.