Her İki Gençten Biri, Diğerine Sözel Şiddet Uyguluyor
1.714 genç, 173 öğretmen ve 42 okul yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirilen Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması'na göre okullarda en çok fiziksel (tehdit şiddeti) şiddet, onur kırıcı, küçük düşürücü, rencide edici sözel şiddet ve genci yalnızlaştıran izole edici şiddet olmak üzere üç farklı şiddet uygulanıyor. Gençler en çok sözel şiddete, daha sonra fiziksel şiddete, en son da izole edici şiddete maruz kalıyor. İstanbul genelinde liseli gençlerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin gençler arasındaki şiddet üzerine deneyimlerinin, tutumlarının, algılarının ve kanaatlerinin derlenmesi, bu konu üzerine genel bir fotoğraf çekilmesi amacıyla Genç Hayat Vakfı tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre gençler arasında uygulanan en yaygın şiddet türleri ise şöyle: fiziksel şiddet uygulama, tehdit etme, alay etme, lakap takma, hakaret etme, aşağılama, rencide etme, arkadaş grubuna almama...
En çok kim şiddet uyguluyor?
Gençler arasındaki şiddet konusu, Türkiye için yeni tanışılmış ve henüz tam anlamıyla keşfedilmemiş bir alandır. 1975-2010 döneminde bu konuda dünya genelinde 1.703, Türkiye’de ise 82 çalışma gerçekleştirildi. Türkiye’de yapılan çalışmaların yüzde 88’i 2005 yılından sonra yayınlandı. Gençlerin birbirleri üzerinde kurduğu ve farklı şiddet türlerini sistematik olarak uyguladığı güç ilişkisinin değerlendirildiği Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması Genel lise, Anadolu İmam Hatip Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi, Özel Lise, Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Çok Programlı Lise, Sosyal Bilimler Lisesi, Sağlık Meslek Lisesi olmak üzere İstanbul’daki 11 lise türünden seçilen 50 lisede gerçekleştirildi. 9. sınıf öğrencisi 1.714 genç; 173 öğretmen ve 42 okul yöneticisi araştırmanın örneklemine dahil edildi. Araştırma sonunda oluşturulan raporda gençlerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin verileri analiz edildi. “Gençler arasındaki şiddet” konusuna dair güncel veriler sunan bu araştırmayla konuya dair mevcut literatürle de kıyaslama yapılarak, eğitim sistemi ve gençler için sunduğu öneriler kapsamında çalışmaların devam ettirilmesi hedeflenmektedir.
Şiddet en çok sınıfta
Genç Hayat Vakfı’nın yaptığı Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması'nda gençlerin yüzde 57.4'ünün kendi yaşıtı öğrencilerin şiddetine uğradığı dikkat çekiyor. Şiddet uygulayan diğer kişilerin dağılımı ise şöyle: çok arkadaşı olan bir öğrenci tarafından yüzde 15.3, ondan büyük öğrenciler tarafından yüzde 14.7, güçlü bir öğrenci tarafından yüzde 11.9, tanımadığı bir öğrenci tarafından yüzde 10.4, popüler bir öğrenci tarafından yüzde 10.2. Şiddete doğru yöntemlerle müdahale edilmediği ve şiddetin görmezden gelindiği durumlarda; şiddet özellikle sınıflarda yoğunlaşıyor. Sınıflardan sonra sırasıyla en çok okul dışında, okul bahçesinde, okul koridorunda, okul tuvaletinde ve okul servisinde şiddet uygulanıyor.
En yaygın sebep: lakap
Şiddet uygulanan gençlerin verdikleri yanıtlara göre şiddet türleri arasında lakap takılması yüzde 50.1 ile en yaygın sebep olarak ilk sırada yer alıyor. Öğrencilerin yüzde 41.2'si kendisine kötü şakalar yapıldığını, yüzde 31.7'si alay edildiğini, 22.9'u dedikodular yayıldığını ve kötü şeyler söylendiğini, yüzde 22.1'i eşyalarının kırıldığını, 11.6'sı başına kötü şeyler geleceğine dair tehdit edildiğini, 11.4'ü arkadaş grubuna alınmadığını, 8.8'i hakkında kötü şeyler yazıldığını, 7.8'i kimsenin kendisiyle konuşmadığını, 7.6'sı saldırıya uğradığını, dövüldüğünü, 5.8'i de itildiğini, dayak veya tokat atıldığını söylüyor.
Şiddet türleri cinsiyetlere göre de farklılık gösteriyor. Araştırma lakap takılması, alay edilmesi, kötü şakalar yapılması gibi sözel şiddete daha çok kızların, tehdit edilmek, saldırıya uğramak, dövülmek, itmek, dayak veya tokat atılması gibi fiziki şiddetlere erkeklerin uğradığını gösteriyor. Örneğin kız öğrencilerin yüzde 9.4'ü, erkek öğrencilerin ise yüzde 15.2'si tehdit alıyor. "Beni ittiler", "dayak attılar", "tokat attılar" diyen erkek öğrencilerin oranı yüzde 8.1'ken kız öğrencilerde bu yüzde 4.3'e düşüyor. Gençler arasındaki şiddet türlerine cinsiyet, yaş ve lise türü ekseninde bakıldığında, genç erkekler her üç şiddet türüne de genç kızlara oranla daha çok maruz kalıyor ve daha çok şahit oluyor. Dedikodu ve hakkında kötü şeylerin yazılması haricindeki tüm şiddet maddelerine genç erkeklerin daha çok maruz kalmaları ve şahit olmaları, erkekleri şiddet konusunda tehlikeli bir çembere sokuyor.
Gençler kendisine uygulanan şiddetten daha fazlasına şahit oluyor
Okullarda şiddete maruz kalan gençler kadar, şiddeti uygulayan gençler de zarar görüyor. Böylece şiddet hem maruz kalanın hem de uygulayanın aleyhine işleyen bir forma kavuşuyor. Şiddete maruz kaldığını ifade edemeyen ya da bundan utanan gençlerin şahitliklerine dair sorulan sorular, yaşadıkları şiddet deneyimlerini de içerebiliyor. Gençler kendilerine uygulanan şiddet türlerinden daha fazlasına şahit oluyorlar. Kendisine uygulanan şiddet türleri sorulduğunda “itilmek, dayak/tokat atılması” cevabı %5,8 iken; aynı cevap şahit olunma durumunda %23,9’a çıkıyor. Şiddete maruz kalan genç doğrudan ya da dolaylı şiddeti deneyimlerken, şiddet uygulayan genç ise özellikle yaşamının ileriki bölümlerinde etkin iletişim yöntemlerini kullanamıyor ve hem kendisi hem de çevresi için baskıcı bir hayatı üretiyor. Bu bakımdan, gençler arasında yaşanan şiddeti haklı-haksız paydasında mağdur-suçlu atıflarından öte, her iki kesimi de olumsuz yönde etkileyen bir olgu olarak düşünmek gerekiyor.
Her yaşta başka şiddet
Araştırmada dikkat çeken bir başka detay da şiddet türleri ve yaş arasındaki ilişki. Araştırma sonuçlarına bakıldığında belli şiddet türlerinin yaşla birlikte artmadığı ve azalmadığı, her yaş grubunun maruz kaldığı farklı şiddet türlerinin olduğu görülüyor. 14 ve 17 yaş grubundaki gençler en çok fiziksel şiddete maruz kalırken, 17 yaş grubunda sözel şiddet türünde bir azalma ve izole edici şiddet türünde bir artış gözleniyor. Tüm şiddet türlerine en çok 16 yaş grubu şahit olurken, bu durum 17 yaş grubundaki şiddet hareketliliğini açıklıyor.
Şiddet görme nedenleri
Şiddet gören gençlerin “neden şiddet gördükleri” sorusuna verdikleri cevaplar, neden-sonuç ilişkisi içerisinde şiddetin meşru görüldüğü izlerini taşıyor. Şiddetin uygulayıcısı olarak görülen kişilere dair verilen cevaplar da, yine şiddetin belli kişilerle bağdaştırılarak meşruluğunu anlatıyor. Gençlere göre şiddet görme nedenleri de değişim gösteriyor. Kimi etnik kökeninden dolayı şiddet gördüğünü düşünürken kimi ezikliğini, engelini, zayıf yada kilolu, zengin ya da fakir, çalışkan ya da tembel olmasını gerekçe gösteriyor.
Araştırmada şiddet sonrasında gençlerin en sık başvurdukları çözüm yöntemleri ise şöyle sıralanıyor: şikayette bulunmak, üst sınıflarda okuyan ya da popüler gençleri arabulucu yapmak, olayı büyütmeme taraftarı olmak, sessiz kalmayı tercih etmek. Ancak kendini korumak için olayı büyütmemeyi tercih eden genç, şiddet uygulayanın tekrar radarına girebiliyor.
Hanede de şiddet var!
Gençler okulda olduğu gibi hanelerinde de şiddete uğruyorlar. Hanede ise en çok sözel veya duygusal şiddete maruz kalıyorlar. Okullarda en çok maddi ve manevi bakımdan aileleri tarafından yalnız bırakılan gençler şiddet görüyor. Araştırmaya göre okullarda uygulanan şiddetin önlenebilmesi için yapılması gereken, şiddetin türleri, mekanları, nedenleri, sonuçları ve özneleri gibi unsurlarını etraflıca araştırmak ve her bir çıkarım üzerine ayrı ayrı düşünmek.
Ailede ve okulda şiddeti deneyimleyen ya da şahit olan gençler dikkatlerini ya derslere veremiyorlar ya da okulda devamsızlık yapmaya başlıyorlar. Nitelikli eğitimin, gençlerin kendilerini güvende hissedebildikleri okullarda sağlanabileceği gerçeğinden yola çıkarak, gençlerin okulu
güvenilir mekanlar şeklinde kodlamalarının imkanlarını sorgulamak gerekiyor. Araştırmaya göre, bazı öğretmenler ve okul yöneticileri şiddeti “normal”, “yaş gereği” ve “zararsız” şeklinde kodluyor. Gençliğin “geçici ve kısa sürecek bir evre” olarak görülmesi de, gençlikle özdeşleştirilen bir şiddet kavramını yaratabiliyor. Hangi davranışların şiddet olarak görülüp hangilerinin görülmediği de, doğru müdahaleyi ve önlem araçlarını etkiliyor. Bu noktada, şiddetin ne olduğu konusunda tüm okul paydaşlarının tanımsal olarak bir uzlaşmaya varması gerekiyor.
Neler yapmalı?
- Periyodik olarak saha araştırmaları yapılmalı, şiddetin değişen/dönüşen yöntemleri incelenmeli
- Şiddete doğru müdahale yöntemlerine işlerlik kazandırılmalı
- Öğrencilerin okulda kazanması gereken eşitlik, insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi temalarının üzerine daha fazla gidilerek; öğrenci-öğrenci; öğrenci-öğretmen; öğrenci-yönetici ve öğrenci-müfredat arasındaki ilişki sorgulanmalı, şiddeti doğuran unsurlar açığa çıkarılmalı ve önlenmeli
- Okullar ve okul etrafındaki tüm paydaşlar şiddeti bir problem olarak ele almalı ve önleme mekanizmalarını hayata geçirmeli
- Okul iklimi çatışmadan uzak ve güvenilir sosyalizasyon mekanları haline getirilmeli. Bunun için gençler arasında gerçekleşen şiddet görünür kılınmalı, önleyici mekanizmalar oluşturulmalı
- Konuya dair sosyal politikalar geliştirilmeli. Bunun için gençlerle çalışan kurum ve kuruluşlar şiddete dair ortak terminoloji ve tutum geliştirip sorunları görünür hale getirmeli
- Şiddeti uygulayan, kendisine şiddet uygulanan ve şiddete şahit olan gençlerin akademik, sosyal ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek önleyici adımlar atılmalı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.