G.Saray’daki çöküş, psikolojik travma!
Sınırları zorlayacak aşırılıktaki güven duygusuna sahip insanlar; kendine karşı zaaf noktasında güven duygusu olmayan insanlarla, neredeyse aynı kaderi paylaşır... İki örneğe sahip olanların hepsi, benzer bir dağılma gösterir.
G.Saray’ın yaşadığı sorun bu... Psikolojik travma geçiriyorlar.
* * *
Hem Türkiye liginde hem Avrupa kupalarında gösterdikleri müthiş başlangıç serileri sonrasında; o denli yüceltildiler ki, neredeyse tüm rakipleri yok saydılar. Şampiyonluk çantada keklik sanılırken, Avrupa’da kupa kaçınılmaz sayıldı. Arda yere-göğe sığdırılamadı... Öyle ki; “Arda’nın yanında Messi de kim oluyor?” demeye getirildi.
İşin tuhafı; Messi konusundaki uçuk karşılaştırma dışında, neredeyse hepsi doğruydu... Aynı kanıyı, görüşü, öngörüyü biz de paylaşıyorduk. Çünkü söylenenler, (Biraz abartı olsa da) zaten doğruydu.
Yanlış olan; G.Saraylı futbolcuların tavrıydı.
Giderek yoğunlaşan övgüler karşısında, “Meğer biz neymişiz” böbürlenmesi başladı. İlk önce Arda’nın performansı düştü... Son birkaç haftadır, eski parlak formundan epey uzaklaşmıştı.
Son dakikalara sıkışan takım golleri, “Her zorluğun altından kalkarız” güvenini getirince; “Nasılsa kazanırız” diye daha fazla zorlanmaya ihtiyaç duymadılar. Gevşeme ters tepti.
Sorun buradan kaynaklanıyor.
* * *
Bu temel tespitin orasına-burasına; Baros’un son dönemlerde kendi kafasına göre oynama hovardalığını ve hatta egoistliğini... Rijkaard’ın maç içinde adam değiştirmedeki büyüsünün bozulduğunu... Savunmadaki futbolcuların; başta kalecileri olmak üzere birçok arkadaşıyla maç içinde tartıştıklarını... Ve Arda’daki düşüşü de katarsanız; gerçeklerle tanışma fırsatınız olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.