Erkekler Neden Saldırıyor?
Türkiye henüz vahşice katledilen Özgecan Aslan ’ın şokunu atlatamamışken, bir cinayet haberi de İstanbul Kadıköy’den geldi. 46 yaşındaki GazeteciNuh Köklü, kalbine aldığı bıçak darbesiyle hayatını kaybetti.
SEBEP SADECE KARTOPU
Cinayetin nedeni ise insana, “Bu kadar da olmaz” dedirtecek cinsten: Sadece dükkan camına isabet eden bir kartopu.
Karakolhane Sokak'ta kar topu oynayan Köklü ve arkadaşlarının attığı kartopu, Serkan A.’nın dükkanının vitrinine değdi.
Bunun üzerine tehditler savuran Serkan A., Nuh Köklü ve arkadaşlarına önce sopayla ardından bıçakla saldırdı ve arbede sırasında yere düşen Nuh Köklü'yü göğsünden bıçaklayarak öldürdü.
"RAPORUM VAR, BİR GÜN YATAR ÇIKARIM"
Köklü’nün arkadaşlarının ifadesine göre, cinayetin ardından Serkan A., insanı dehşete düşüren, şiddetin toplumda ne kadar içselleştirildiğini gösteren bir cümle kurdu.
Bir insanı, bir avuç kar yüzünden öldüren Serkan A. "Benim raporum var, ben zaten elimi kolumu sallayarak yarın çıkarım" diyerek herkesi şaşkına çevirdi.
Cinsiyetçi yaklaşım olarak algılanmasın; kadınlar da şiddete yönelebiliyor ancak her gün tanık olduğumuz onlarca olay, hem ülkemizde hem de dünyada erkeklerin şiddete daha kolay başvurduklarını gösteriyor. Gün geçmiyor ki erkek şiddetine maruz kalan kadın haberi okumayalım, görmeyelim.
Etrafımız; istedikleri bir şeyi elde edemediklerinde, hoşlarına gitmeyen bir olayla karşılaştıklarında, herhangi bir şeye sinirlendiklerinde, kadına, çocuğa, hemcinslerine, hayvanlara ve dahi eşyaya yönelen erkek şiddeti örnekleriyle dolu. Şiddet eğilimi yüksek olan kadınlar da var ancak en küçük bir stres veya kriz anında, bıçağa, levyeye, ateşe, silaha sarılan genellikle erkekler oluyor.
Ntv.com.tr, erkeklerdeki bu şiddet dürtüsünü yine erkek olan psikoloji uzmanlarına sordu.Psikolog Yrd. Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt’un, ‘Erkekler en küçük bir sinir halinde neden şiddete yöneliyor?’ sorusuna cevabı şöyle:
“ERKEKLİK HORMONU TESTOSTERON ŞİDDETTE ETKİLİ”
“Bunun birçok açıklaması var. Bunlardan biri; hormonal nedenler. Yani erkeklerdeki testosteron hormonunun onları daha kolay öfkelenmeye ve saldırganlığa itebildiği belirtiliyor. Diğer bir neden de sosyal etkenler.
Şiddet göstermek bir erkeklik gösterisi olarak kabul ediliyor.
Çevresinde sıklıkla şiddet ve saldırganlık davranışına şahit olan erkekler, şiddeti daha kolay gösterebiliyorlar. Bu, sosyal öğrenme teorisine dayanıyor. Sosyal anlamda bakıldığında ise özellikle erkekliğe ve erkeklik rolüne çok fazla atıf yapılan toplumlarda şiddet göstermek bir erkeklik gösterisi olarak kabul ediliyor. Bu nedenlerle erkekler daha kolay şiddet ve saldırganlık davranışları gösterebiliyor.”
“HAYVANLARDA DA TESTOSTERON VAR, ONLAR BU KADAR SALDIRGAN DEĞİL”
Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Arıkan ise konunun hormonlarla ilgili olmadığı görüşünde. “Hayvanlarda da testosteron var, niye onlarda bu kadar şiddet yok” diyen Prof. Arıkan’a göre erkeklerin şiddete bu kadar kolay başvurması sosyo-kültürel nedenlerden kaynaklanıyor.
“TÜRKİYE’DE BOYUN EĞDİRME KÜLTÜRÜ YERLEŞİYOR”
Özellikle Türkiye’de bir ‘boyun eğdirme’ kültürünün yerleştiğine dikkat çeken Prof. Arıkan’ın yorumu: “Türkiye’de ilişkilerde karşı tarafa boyun eğdirme kültürü başladı. Boyun eğdirirse kişi kendisini güçlü hissediyor, eğdiremezse kötü hissedip şiddete başvuruyor. Erkek şiddetinde sosyo-kültürel sebepler vardır. Erkeklerin yetiştiriliş tarzı çok önemli bir etken. Erkek çocuklar sürekli, ‘sen güçlüsün, iradelisin, erkeksin’ denerek yetiştiriliyor. Burada ailenin, olduğu kadar siyasilerin söylemleri de çok etkili. Toplumumuzda ‘karşı tarafı demokratik yollarla ikna edeyim’ düşüncesi giderek azalıyor, kaba kuvvet uygulanıyor. Bu bir kültürel yaradır.”
Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul ise erkekte saldırganlığın nedeninin yetiştirilme koşullarından itibaren ele alınması gerektiğine işaret etti.
Çocuklukta fiziksel ya da sözsel şiddet gören erkek çocuklar, şiddete meyilli olup, ileriki yaşlarında, kendilerinden daha zayıf gördükleri kişilere, özellikle de kadınlara şiddet uygulayabiliyorlar.
Evde annesinin veya kardeşlerinin şiddet gördüğüne tanık olan erkek çocuğunun, kendi evliliğinde ve sosyal ilişkilerinde de şiddete bir tahakküm aracı olarak başvurduğunu söyleyen Yurdakul, özellikle kadına yönelen erkek şiddetine değindi, “Erkek egemen anlayış, kadını, kendine ait bir meta olarak görüyor. Çocuğumu döverim, eşim lafımı dinlemezse onu da döverim, kendi rızasıyla benimle birlikte olmazsa zor kullanarak birlikte olurum, en doğal hakkım diye düşünebiliyorlar. Bu davranış evin sınırlarını aşıp başka insanlara yöneldiği oranda, şiddetin boyutu artıyor” dedi.
Fiziksel olarak güçlü olan erkek kendisine göre daha zayıf gördüğü kadın, çocuk veya erkeğe şiddet gösteriyor. Şiddet davranışı güçlü olandan zayıfa doğru yöneliyor.
KADINA ÖFKESİNİ İÇİNDE YAŞAMASI ÖĞRETİLİYOR, YA ERKEĞE?
Yrd. Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt, şiddet davranışının her zaman güçlü olandan zayıf olana doğru eğilim gösterdiğini belirtiyor. Kadınların da zaman zaman şiddete başvurduğunu söylüyor ve ekliyor: “Toplumsal rol olarak kadın cinsiyetine saldırgan olmak çocukluktan beri yüklenmez. Onun öfkesini bastırması, kendi içinde yaşaması gerektiği öğretilir.”
Yeşilyurt’un bu son cümlesi, erkeklerin şiddet dürtüsünü kontrol etmelerinde ailesel ve toplumsal öğretinin ne kadar kilit rol oynadığının da kanıtı niteliğinde.
Kaynak:ntv.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.