'Dürüst Olamama Durumu' Davranışsal psikolog Dan Ariely

'Dürüst Olamama Durumu' Davranışsal psikolog Dan Ariely
Hürriyet'in yayınlamış olduğu, Davranışsal psikolog Dan Ariely'in 'Dürüst Olamama Durumu' üzerindeki yazısı..

Kısa cevap: Çünkü çocukluğumuzdan itibaren yalan söylemeye teşvik ediliyoruz.

Uzun cevap: Davranışsal psikolog Dan Ariely 10 yıl boyunca bu konuyu araştırdı. Araştırmacı bu durumu çok ilginç buluyor çünkü dürüst olamama halinin, beraberinde bencillik ve diğer insanlara karşı tehdit içeren davranışları da getirdiğini söylüyor. Ariely’ye göre tüm bunlar bir paket gibi geliyor ve sebebi de mantıklı düşüncenin abartılıyor oluşu: “Dürüst olamama durumu, birbirinden farklı birçok sebeple ortaya çıkıyor. Ancak yetiştiğimiz sosyal çevre ve sahip olduğumuz aile kültürü bunda kilit rol oynamakta.”

Aile ve sosyal çevremizde, neyin kabullenilebilir olduğu, neyin olmadığı konusunda belirli yargılar bulunuyor. Hepimiz çocukluk yıllarımızda bir deneme-yanılma eğitiminin içinden geçiyoruz. Genelde, kabul edilemeyen durumlar için beyaz yalanlar kullanmamız tavsiye ediliyor çünkü toplum bizden bunu talep ediyor. Örneğin, birinin yüzünde yara izleri varsa parmağımızı uzatıp; “Anne, bu adamın yüzü neden böyle?” diye sorduğumuzda kızıyor, böyle şeyleri gösterip konuşmanın ayıp olduğunu söylüyorlar. Sosyal açıdan, karşıdaki insana rahatsızlık verecek bu durumun gündeme getirilmemesi doğru bir davranış. Ancak genelde çocuklarımıza kibar olmalarını öğütlerken kullandığımız örnekler zaman içinde birikerek bambaşka bir şeye dönüşüyor. Ariely’e göre, büyüdüğümüzde her birimiz bir yalancıya dönüşüyoruz. Çünkü kafamıza kazınan şey, doğrunun değil, hafifletilmiş bir versiyonunun söylenmesi ya da hiç söylenmemesi. Ama bunlar kendi çıkarımız için kullanmadığımız beyaz yalanlar. Bir de çıkarlarımızı korumak adına sık sık tekrarladığımız yalanlar var.  Örneğin, birçoğumuz bir yere geç kaldığımızda “geç uyandım” ya da “evden çıkmam uzun sürdü” demiyor, suçu trafiğe ya da metronun kalabalık oluşuna atıyoruz. Bundan bir basamak yukarıdaysa bencilliğimizi öne çıkardığımız yalanlar yatıyor. Büyüme çağı boyunca yalan söylemeyi öğrenmiş olsak da iş dünyasında bizden aksinin beklendiği bambaşka bir ortamla karşılaşıyoruz. Burada kimi zaman beyaz yalanlar bile kabul görmüyor. Ancak insan psikolojisi bir önceki beklentiler evresinden bu evreye bir anda geçiş yapamıyor. Hatta sosyal çevredeki ve iş yaşamındaki beklentiler birbiriyle çelişmeye başlıyor. Örneğin, arkadaş çevrenizde kusurları açıkça dile getirmemek için pozitif yönleri öne çıkaracak yüreklendirici konuşmalar yaparken, iş yaşamında kusurları işaret ederek iletişim kurmanız isteniyor. İki farklı beklentinin üst üste binmesi insanların dürüst olmasını zorlaştırıyor. Araştırmacılar büyük suçlar işleyen bazı sıradan insanların hikayelerini adım adım gözden geçirdiklerinde, suça teşvik eden büyük bir kırılma noktası yerine hepimizin her gün kullandığı bir takım yalanların art arda gelmesiyle yaşanan bir değişim olduğunu gördüler. Çoğu zaman, olaylar suçu işleyen insanların da anlayamadığı bir şekilde değişime uğruyor ve bir noktada suç işleme eğilimleri artıyor. Gün içinde yaşanan bu durumların bir tanesinde yanlış bir seçim yapmış olmaları, geri dönemeyecekleri kadar büyük bir suçla sonuçlanıyor.

Kaynak:Hürriyet

Bu haber toplam 6556 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.