Devletin Resmi Ruh Sağlığı Politikası Yok
Günümüzde yapılan epidemiyolojik araştırmaların, ruhsal sorunların toplumda sanıldığından daha yaygın olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Tunç, söz konusu araştırmaların genel olarak her 4 kişiden birinin, yaşam boyu değişik düzeyde bir ruhsal hastalık geçirebileceğine işaret ettiğini kaydetti. Depresyon, anksiyete bozuklukları, alkol-madde kullanımı gibi rahatsızlıkların buna örnek gösterilebileceğini dile getiren Tunç, oldukça yaygın görülen ruhsal bu hastalıkların yalnızca bireyin ruhsal hayatını etkilemekle kalmayıp; iş gücü kaybına yol açması, sosyal ve aile yaşamını bozması nedeniyle de topluma ciddi bir maliyet ödettiğinin de ortada olduğunu belirtti.
"DÜNYADA RUH RAHATSIZLIĞI OLAN KİŞİ SAYISI 500 MİLYONU AŞTI"
Tunç, "Sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik halidir. Sakat veya hasta olmamak, sağlıklı olmak anlamına gelmez. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından verilen bu tanımı, herkes doğru olarak kabul etmekle birlikte uygulama ağırlıklı olarak bedensel sağlık üzerinde durulduğu gibi sosyal ve ruhsal sağlık, tüm dünya ülkelerinde farklı derecelerde ihmal edilmektedir. Hele gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde gerek koruyucu, gerekse tedavi edici ruh sağlığı hizmetleri, arzulanan durumun çok
altında. Dünyada ruh rahatsızlığı olan kişi sayısı 500 milyonu aştı. Her 4 kişiden biri, yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor" dedi.
"TÜRKİYE'DE HER 100 BİN KİŞİYE SADECE BİR PSİKİYATR DÜŞÜYOR"
Türkiye'de ruhsal bozuklukların önemli bir sorun haline geldiğine dikkat çeken Tunç, sağlığın; bedensel ve ruhsal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlandığını belirterek, sağlık hizmetlerinde başarıya ulaşılmasının da ancak ruh ve beden açısından bütüncül bir yaklaşımın sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Emine Soncu Tunç, DSÖ tarafından 2000 yılında açıklanan bir araştırmanın sonuçlarına işaret ederek, dünyada en çok iş gücü kaybına yol açan 10 hastalıktan 6'sının ruhsal hastalıklar olduğunu
hatırlattı. 2020 yılında en çok ölüme yol açacak hastalıklar arasında depresyon ve intiharların ikinci sırada olacağının öngörüldüğü yorumunu yapan Tunç, yine DSÖ raporuna göre İsviçre'de her 100 bin kişiye 30 psikiyatr düşerken, Türkiye'deyse bir psikiyatrın düştüğünü açıkladı.
"TÜRKİYE'NİN BİR 'RUH SAĞLIĞI POLİTİKASI' YOK"
Türkiye'de 15-55 yaş arasındaki nüfusta sırasıyla en yaygın hastalıkların; enfeksiyonlar, mide-bağırsak sistemi hastalıkları, hipertansiyon, eklem hastalıkları, depresyon ve anksiyete olduğunu belirten Tunç, Türkiye'de psikiyatri yatak yönünden Türkiye'nin, Avrupa ülkelerinin gerisinde olduğunu, bunun yanında çalışan psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve psikiyatrik hemşire sayısının da çok düşük olduğunu ifade etti. Tunç, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Dünyadaki ve ülkemizdeki bu manzara; koruyucu ve tedavi edici ruh sağlığı hizmetlerinin, bedensel sağlık hizmetlerine nazaran ihmal edildiğini gösteriyor." Sağlığın, bedensel, ruhsal ve sosyal olarak ele alınması çağrısında bulunan Tunç, Türkiye'nin resmi bir 'ruh sağlığı politikası' olmadığını vurgulayarak, ruh sağlığı alanında bir yasa oluşturulması, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ruh sağlığı hizmetlerine geniş bir pay ayrılmasını istedi. (İHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.