Depremi Çocuklara Nasıl Anlatmalıyız?
Birçok ebeveyn gerek yazılı gerek görsel medyanın odağını oluşturan deprem haberleri karşısında bu trajediyi çocuklarına nasıl açıklayacakları konusunda doğal bir endişe duymakta. Uzman Klinik Psikolog Merve Büyükkucak çocuklara deprem ve etkilerini nasıl anlatmamız gerektiği konusunda bilgi veriyor.
Deprem, tıpkı diğer doğal afetler gibi depremi doğrudan yaşamayan çocuklarda dahi çeşitli korkulara sebep olabilir. Bazen gerçek olaylarla ilgili bu korkularla, çocuklarda sıklıkla rastlanan canavar veya hayalet korkusu gibi hayal ürünü olan birtakım korkulara oranla baş etmek daha güç olabilir.
Peki deprem çocuklara nasıl anlatılır?
Tıpkı ölüm ve diğer doğal felaketlerde olduğu gibi depremle ilgili çocuğa yapılacak olan açıklamada çocuğun yaşına ve gelişimsel seviyesine uygun olmalıdır.
Okul öncesi dönemde:
Bu yaş grubundaki çocuklar size yaşananlarla ilgili birçok “neden?” sorusu sorabilir. Buna hazırlıklı olun ve mümkün olduğu kadar basit cevaplar vermeye çalışın. Örneğin “yer çok hızlı sallandığından binalar ayakta durmakta zorlanmış” gibi basit bir açıklama yapabilirsiniz. Ancak bu çocuklar çoğunlukla depremle ilgili çok spesifik sorular sormayabilirler, fakat onları dikkatle dinlediğinizde aslında siz ebeveynlerinden duymak istedikleri şeyin güvende olup olmadıkları sorusunun cevabı olduğunu fark edebilirsiniz. Böyle bir felaket okul öncesi dönemdeki bir çocuğun dünyayı güvenilir ve tahmin edilebilir bir yer olarak görme ihtiyacına darbe vururken, çevresindeki yetişkinlerin becerilerine olan güveninin sarsılmasına da sebep olabilir. Bu nedenle aynı felaketin kendilerinin ve ailelerinin de başına geleceğine dair endişe ve korkular yaşayabilirler. Bu noktada kendisinin ve sizlerin güvende olduğunuzu ve her şeyin yolunda olduğunu ona sıklıkla tekrar etmeniz gerekecektir. Bu esnada ona endişelenmemesini ya da korkmamasını söylemek işe yaramaz, çünkü bu sözler onun bu şekilde hissetmesine engel olmaz. Bunun yerine ona “tüm bu olanlar seni korkutmuş ve endişelendirmiş olabilir, ama bizler annen ve baban olarak senin yanındayız ve bir tehlike anında seni koruyabilmek için hazır olacağız” diyerek onun duygularını anladığınızı ve kabul ettiğinizi ona hissettirebilirsiniz. Özellikle yanında olmayan yakınları için endişelenebilirler, çünkü onların olay yerinden uzakta olduklarını kavrayamayabilirler. O nedenle bu kişilerin de güvende olduklarını söyleyip gerekirse onları telefonla aratabilirsiniz.
Bu dönemde süreklilik ve kalıcılık kavramları henüz tam oturmadığından ölümlerin ya da yıkılan binaların tekrar geri döndürülebileceğini düşünebilirler. Bu nedenle bu yaş grubundaki çocuğunuzun konuyla ilgili sıklıkla size soru yöneltmesi sizi şaşırtmasın.
Bu yaşlardaki çocuklar böyle bir durumda çok farklı tepkiler verebilirler. Bu çocukların kaygıları oyun, uyku ya da yeme rutinlerinde değişim gibi daha çok sözel olmayan yollarla kendisini gösterir. Çocuğunuzun bu türden sözel olmayan kaygı belirtilerine karşı uyanık olmanız, sarılma ve kucaklamalar gibi yine sözel olmayan yollarla onun kaygılarına cevap vermeniz önemlidir. Sözel ifadesi henüz sınırlı olan daha küçük çocuklar için de bazı duyguları siz isimlendirebilir, korku temalı oynadıklarında onlara engel olmayarak kendi duygularını ifade etmeleri için onlara alan tanıyabilirsiniz.
Eğer depreme ya da depremle ilgili haber ve görüntülere maruz kalmamış ise neredeyse hiç tepki vermeyebilecekleri gibi böyle bir durumda daha çok ebeveynlerinin tepkilerinden de etkilenebilirler. Aslında çocuklar hepimizin tahmin ettiğinden çok daha dirençlidirler. Önemli olan çocuğunuzun kaygı ve korkularına yardımcı olabileceğiniz ve ona kendisini sizin yanınızda güvende hissedebileceği konusunda sizin kendinize güvenebilmenizdir. Bunun yolu da kendi hislerinizin farkına varmanız ve kendi kaygı ve korkularınızı kontrol edebilmenizden geçer.
Eğer çocuğunuzun depremle ilgili fazla bir şey duymadığından ve bu nedenle de çok etkilenmediğinden çok eminseniz o zaman konuyu açmak ve detaylandırmak konusunda çok ısrarcı olmayın. Okul öncesi dönemdeki çocuklar için bazen bu tarz korkutucu haberlerden bihaber olmak çoğu zaman yeğlenir bir durumdur.
Okul çağında:
Bu yaş grubundaki çocuklar okul ve benzeri faaliyetler sebebiyle daha fazla evin dışında olduklarından daha fazla bilgiye açık hale gelirler. Okul öncesi dönemdeki çocuklardan farklı olarak devamlılık ve süreklilik kavramlarının bu yaş grubundaki çocuklarda oturmuş olmasına, ölümün kalıcı bir durum olduğunu artık bilmelerine rağmen kendilerinden çok uzakta gerçekleşen bir felaketin bile çok yakın zamanda kendi başlarına gelebileceği ile ilgili kaygı duyar ve bu kaygıyı kontrol etmekte zorlanırlar.
Okul çağındaki çocuğunuzla konuşmaya kendi hislerinizden başlayabilir, olanların sizi gerçekten üzdüğünü söyleyip onun nasıl tepki vereceğini bekleyebilirsiniz. Bu yaştaki çocuklar gerçek ve düşlemi birbirinden ayırt edebildiğinden çocuğunuzun olaylar ile ilgili ne bildiğini, bunu okulda arkadaşları ya da öğretmenleri ile konuşup konuşmadığını öğrenebilirsiniz. Ona yer kabuğunun hareketliliği ve bununla bağlantılı olarak depremin nasıl bir doğa olayı olarak ortaya çıktığını çok fazla coğrafi detaya girmeden anlatabilirsiniz. Bu noktada önemli olan çocuğunuzu kaldırabileceğinden fazla bilgiye boğmamaktır. Başka sorusu olup olmadığını sorun. Unutmayın ki yaşı büyüdükçe sorduğu soru sayısı ve öğrenmek isteyeceği ayrıntı miktarı artacaktır. Bu sorulara doğru ancak kısa ve net cevaplar vermeye çalışın.
Bu çocuklar yaşları itibariyle zaman zaman olaylar arasındaki sebep ve sonuç ilişkilerini kurmakta zorlanabildiklerinden bir sonraki adım onlara depremin binalara, evlere, insanlara verebileceği olası zararlardan bahsetmek olmalıdır. Deprem ve etkileri hakkında kısaca bilgilendirilmiş olan çocuğunuzun ihtiyacı ise kendisinin güvende olduğu hissetmektir. Bunu kendi evinizin güvenliği konusunda ne tür önlemler aldığınızı, annesinin, babasının, büyükanne ve büyükbabasının onu çok sevdiğini, onun güvenliğini sağlamak için yanında ve hazır olacağınızı sıklıkla belirterek yapabilirsiniz. Çocuğunuz eğer deprem bölgesindeki çocuklar için endişe edecek olursa onlara yardım etmek üzere çevrelerinde bir sürü yetişkinin olduğunu söyleyerek onu rahatlatabilirsiniz.
Böyle zamanlarda çocukların, yetişkinlerin kendilerini koruyacağına dair olan inançları zedelenir.
Bu yaş grubundaki çocuklar yetişkinlerin neden bu tür felaketleri önleyemedikleri konusunda öfkelenebilir ve birisini suçlamaya ihtiyaç duyabilir. Bu noktada ona “bu durumu önleyebilecek bir şey yapabilmeyi hepimiz çok isterdik, ancak sen de görüyorsun ki birçok kişi depremzedelere yardımcı olmaya ve bu durumun bir daha yaşanmamasına çalışıyor” diyebilir, kendisini öfkeli ve kızgın hissetmesinin doğal olduğunu söyleyebilirsiniz.
Okul çağındaki çocuklar yaşamlarında diğer her şey yolunda gidiyor olsa dahi sık sık ağlayabilir, geceleri korkunç rüyalar görmeye ya da karın ağrısından şikâyet etmeye başlayabilir, derslerine konsantrasyon konusunda zorluklar yaşayabilirler. Daha büyük yaştaki çocuklar ve ergenler ise depremin etkilerini daha rahat anlayabilirler ancak onların esas ihtiyacı bu olayın neden gerçekleştiğini bilmektir. Bu noktada bazı doğa olaylarını tıpkı yaşamımızdaki birçok olayı olduğu gibi tahmin etmemiz ve kontrol etmemizin güç olduğunu, ancak kendimizi korumak adına ne tür önlemler alabileceğimizi onlara anlatabilirsiniz. Aynı zamanda bu vesileyle onlara dayanışmanın ve empatinin önemini de anlatma şansınız olacaktır.
Çocuklar haberlerdeki görüntülerden nasıl etkilenir?
Her ne kadar çocukları depremle ilgili üzücü ve korkutucu görüntülerden uzak tutmamız gerekse de kimi zaman bunu başaramayabiliyoruz ve maalesef çocuklar birçok insanın yaşamını kaybettiği bu olay ile ilgili çok sayıda şey duyuyor ve görüyorlar. Araştırmalar çok küçük çocukların dahi haberlerdeki duygusal tonu kavrayabildiklerine işaret ediyor. Bu temelden yola çıkarak böyle bir durumda çocukların aynı felaketin kendilerinin ve ailelerinin de başına gelebileceklerinden endişe etmeye, hatta daha önce hiç olmayan korkular geliştirmeye başlamaları oldukça doğal olacaktır. Doğal afetlerin etkilerine ilişkin detaylı görüntüler içeren haberler çocukların dünyayı güvenilmez ve tehditler içeren bir yer olarak algılamalarına sebep olabilir. Daha da önemlisi 7-8 yaşlarına, yani ilkokul çağına kadar çocuklar gerçeklerle düşlemleri ayırt etmekte zorlandıklarından televizyon ekranında gördüklerini fazla gerçekçi algılayıp, gördüklerini içselleştirerek tüm olanların kısa zamanda kendi başlarına geleceğine dair büyük korkular yaşamaya başlayabilirler.
Elbette ki öncelikli amaç çocukların televizyon ekranında maruz kalabilecekleri bu tarz haberleri ve görüntüleri mümkün olduğunca denetleyebilmek olmalıdır. Eğer haberleri veya depremle ilgili programları izleyecekseniz içeriği denetleyebilmek adına mutlaka çocuğunuzun yanında olmalısınız. Eğer programın içeriği çocuğunuzun yaşına uygun değilse o programı değiştirmeli veya televizyonu kapatmalısınız.
Özellikle okul öncesi dönemde bu tarz haber ve tekrarlayan görüntüler çocuğun kaygısını gittikçe artırabileceği gibi aynı zamanda tek bir olayın tekrar tekrar meydana geldiğini düşündürtebilir. Şahit oldukları görüntüler her ne kadar kendi çevrelerine ait olmasa da birtakım benzerlikler kurabilir ve evinden çok uzakta olan bir felaketi yanı başlarında gibi anlayabilirler. Bu tarz yanlış anlaşılmaları önleyebilmek için yaşanan olayları nasıl anladıklarını çocuklarla konuşabilmek önemlidir.
Haberlerin çocuklar üzerindeki etkilerini azaltabilmek için ebeveynler depremle ilgili çocuğun ihtiyacı olduğu ve ilgilendiği kadar bilgiyi doğru bir şekilde çocukla paylaşmalı ve onu mümkün olduğu kadar güvende hissettirmeye çalışmalıdır. Deprem ne yazık ki kontrol edilebilir bir durum değildir, ancak bu durum ebeveynlerin çocuklarının korkularını paylaşmaları için onlara bir alan açmalarına engel olmamalıdır. Çocuğunuzu, korkuları hakkında açıkça konuşmaya teşvik etmelisiniz. Bunun için sizin de onu dinlemeye istekli olmanız önemlidir.
Ebeveynler olarak siz neler yapabilirsiniz?
Özellikle televizyonda depremle ilgili biz yetişkinler için dahi korkutucu olabilecek tekrarlayan görüntülerden çocukları uzak tutmak, konuyla ilgili haberler izlenecekse bunu çocukların uyuduğu bir saatte yapmayı tercih etmek bu süreçte çok önemlidir.
Birçok çocuk ve yetişkin için bir felaket karşısında somut bir harekete geçmek kaygıyı azaltır. Böyle bir doğal afetten sonra çocuklara depreme birebir maruz kalmış kişilere somut yardım edebilme fırsatı verilirse kendilerini daha fazla kontrole sahip ve güvende hissederler. O nedenle çocuğunuzla depremzedelere birlikte nasıl yardım edebileceğiniz hakkında konuşun. Örneğin ona ailenizin diğer bireyleri ile birlikte yardım kuruluşlarına bağışta bulunma konusunda aktif rol verebilir, giyilmeyen eşyaları birlikte paket edip depremzedelere gönderebilir ya da kendi arkadaşları ile bir araya gelerek nasıl bir yardım projesi oluşturabileceklerini bulması konusunda ona destek olabilirsiniz. Bu, kaygıyı azalttığı gibi aynı zamanda çocuğunuzda empati ve dayanışma kavramlarının gelişmesine de yardımcı olacaktır.
Ülkemizin deprem kuşağında olduğunu düşünecek olursak, her ailenin kendine ait bir deprem planı oluşturması ve bu plan doğrultusunda o anda neler yapılabileceklerini önceden belirlemiş olmaları çocuklara bu durum üzerinde bir parça da olsa kontrol hissi verecektir.
Boşanma ya da ölüm gibi aynı esnada başka bir kayıp yaşayan çocuklar böyle bir olay karşısında daha fazla kaygı hissedebilir ve kendilerini daha güvenli hissettikleri daha önceki gelişim dönemlerine dönermişçesine daha küçük bir çocuk gibi davranmaya başlayabilir, ağlayabilir, geceleri sıklıkla uyanabilir, veya annelerine yapışıp bırakmayabilirler. Böyle bir durumda çocuğunuza sıklıkla sarılmanız ve onu kucaklamanız sakinleşmesine yardımcı olacaktır.
Böylesine bir felaket ciddi kayıplara sebep olurken aynı zamanda gerek çocuk gerek yetişkin olsun herkesin kontrol hissini kaybetmesine yol açar. Çocukların zaten kendi hayatları üzerinde biz yetişkinlere oranla daha az kontrolleri olduğunu düşünürsek özellikle böyle zamanlarda bir miktar da olsa kontrolü ellerinde tutan, güvenilir, güçlü yetişkinleri yanlarında görmeye ve hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Bu kontrolün sürdürülebileceği ve güvenlik hissinin de tazelenebileceği en önemli alan günlük rutinlerdir. Bu nedenle böyle zamanlarda çocuğunuzun var olan yemek yeme, uyuma, banyo yapma vs. gibi günlük rutinlerini mümkün olduğunca devam ettirin.
Bunların yanı sıra, duyduğu hikayeler konusunda çocuğunuzun düşüncelerini ve hissettiklerini öğrenmeye çalışabilir, bu olaydan yola çıkarak onunla insanlar arasındaki dayanışmayı ve insanların zor durumlarla mücadele edebilme yetilerini konuşabilirsiniz.
Haber Türk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.