Daralıyorum, Ruhum Sıkılıyor Diyenler Ne Yapmalı?
Zeynep KAÇMAZ / ZAMAN
İnsan zaman zaman sebepsiz iç sıkıntılar yaşar. Yaşanılan eğer bir psikolojik rahatsızlık değilse bu durum kabz halini bize hatırlatır. Doç. Dr. Necdet Tosun, kabz halindeki kişinin tutuk, durgun ve sıkıntılı olacağını söylüyor. Bu hali yaşayanlar tefekküre, ibadete, tevbe-i istiğfara, Allah'ın kullarıyla ilgili sevgi ve merhametini anlatan ayetleri okumaya yönelmeli.Değişik dönemlerde hemen herkeste bezginlik, bıkkınlık, ümitsizlik görülebilir. Hiçbir sebep yok iken insan, içine girdiği atmosferin etkisiyle ruh semasının yıldızlarının birer birer kayıp döküldüğünü hissedebilir. Gönül darlığına düşer, adeta boğulacakmış gibi olur. Bu yaşanan iç sıkıntısı, psikolojik bir rahatsızlığın belirtisi de olabilir. Bu sıkıntıları destekleyen farklı belirtiler söz konusu ise mutlaka bir uzmana başvurarak tedavi yolları aranmalıdır. Dini anlamda ruhen sıkıntı, daralma anlamına gelen kabz hali insanları zaman zaman içine alan bir durumdur ki; bunun için ruhumuzu rahatlatacak ibadete, duaya, Allah'a teslimiyete daha özen göstermeliyiz.
Kalbinin kasvet bağladığına ve karanlıklar içinde kaldığına inanan bir insan, şayet kendisini ümitsizliğin pençelerine teslim etmezse ve vicdan lisanıyla sürekli "Tut beni Allah'ım, tut ki edemem Sensiz!" diyerek Cenâb-ı Hakk'ın inâyetine sığınırsa, o kasvetli zaman diliminin boğuculuğuna rağmen, bast halinde ulaşamayacağı noktaların çok ötesine vâsıl olabilir. Zira, esas kulluk, kabz halinde, onun tuzaklarına düşmeden, sadâkatle ortaya konulan kulluktur. İşte böyle sıkıntılı anlarında kulluğunu aksatmayan bir insan çok daha fazla sevap kazanmış olacaktır. Bu açıdan, mü'min, inişli çıkışlı bu yolda içinde bulunduğu halin kabz ya da bast olduğuna bakmadan mütemadiyen yürümeli ve her zaman kendisine yakışan sadâkat ve vefanın gereğini sergilemelidir. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Necdet Tosun, Allahü Teala'nın bazen azametini hatırlatmak için insanları kabz haline soktuğunu belirtiyor. Necdet Tosun, kabz hali ile ilgili merak edilen sorulara cevaplar verdi.
Kabz ne demektir?
Kabz, sözlükte daralma, tutukluk, sıkılma ve tasalanma gibi anlamlara gelir. Tasavvufî bir terim olarak kabz, sûfînin manevî bir tutukluk içinde bulunması hâlini ifâde eder. Kabzın tersi olan bast ise gönül genişliği, rahatlık ve neşe demektir. Kabz ve bast tasavvuf yolunda sûfîlerin zaman zaman yaşadığı ve gelip geçen hallerdir. Dâimî değillerdir.
Kabz hali niçin yaşanır?
Kabz hâli, korkunun neticesidir. Cehennem azabıyla ilgili âyet ve hadislerin ya da Allah Teâlâ'nın Celâl sıfatlarını tefekkür etmenin sonucunda bazı kişilerde kabz hâli oluşur. Sûfîlere göre kabz ve bast hâli, kula Allah tarafından gelir. Nitekim, "Darlık veren de, bolluk veren de Allah'tır." âyetinin buna işâret ettiği kabul edilir. Cennet'i, Allah Teâlâ'nın nimetlerini ve Cemâl sıfatlarını düşünmekten bast hâli yani ferahlama ve neşe meydana gelir. Allah Teâlâ, kullarına bazen azametini hatırlatıp onları kabz hâline sokar, bazen de lütfunu hatırlatıp onları bast hâline geçirir.
Kabz hali yaşayan kişinin durumu nasıldır?
Kabz hâlinde kişi tutuk, durgun ve sıkıntılıdır. Fazla konuşmaz ve yazmaz. Tefekküre meyillidir. Bu durum kişiye göre fazla değişiklik göstermez. Ancak bazı kişilerde kabz hâli kısa sürer, bazılarında ise uzun zaman devam eder. Bunun sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak kabz hâli uzun süren kişilerin bast yani neşe hâllerinin de uzun olacağı kabul edilir. Sürenin uzamasında kalbe gelen manevî duygunun yoğunluğu da önemli bir etkendir.
Bazen hiçbir sebep yok iken iç sıkıntısı, daralma yaşanır. Bu duruma kabz diyebilir miyiz?
Her sıkılma hâlini kabz diye adlandırmak doğru değildir. Yoğun çalışma temposu veya oksijenin az olduğu ortamda uzun süre bulunmak gibi hâricî sebepler ile bedenî bazı rahatsızlıklar da iç sıkıntısına sebep olabilir. Ancak kişi bazen kendisini kabz hâline sokan şeyin ne olduğu fark edemeyebilir. Hiçbir neden olmadığı halde gönül darlığı yani kabz hali yaşanabilir.
Sık sık kabz hali yaşanması neyin göstergesidir?
Sık sık kabz hâline girmek, mizaç yani karakter ile büyük oranda alâkalıdır. Buna ek olarak, kişinin okuduğu kitaplar, arkadaşlarıyla yaptığı sohbetler ve düşüncelerinin mâhiyeti de kabz hâline girişin sıklığına tesir eder. Sıklıkla kabz hali yaşayanların sosyal hayatı ve psikolojisi bozulur. Konuşma ve yazma konusunda sıkıntı yaşar, arkadaş edinmede ve aile içi ilişkilerde zorluklarla karşılaşır.
Kabzdan kurtulmak için ne yapalım?
Allah'ın kullarına karşı sevgi ve merhametiyle ilgili âyet, hadis ve ilgili kitapları okumak, tövbe etmek, cennet'i ve âhiret nimetlerini düşünmek, bast hâlinde olan neşeli insanlarla oturup kalkmak, kabzdan kurtulmak için uygulanabilecek yollardır. Ancak birçok sûfî kabz hâlinden çıkmak için sun'î çabalara gerek olmadığını, o hâlin kendiliğinden geçmesini beklemenin daha doğru olacağını düşünür. Bununla birlikte, kabz hali uzamış ve kişinin sosyal hayatını etkilemeye başlamışsa bu yöntemlere başvurulabilir. Cennet'i anlatan âyetler ile, "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Mâide, 54); "Allah onların günahlarını sevaba çevirir" (Furkan, 70); "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar" (Zümer, 53) gibi âyetleri tefekkürle okumak, kabz hâlindeki kişiler için rahatlatıcı olacaktır.
Adım adım önlem alın
Kabzdan kurtulma yolları adına en evvel zikredilmesi gereken husus, tevbe ve istiğfardır. Mü'min bir kul, gaflete karşı tavır almalı, günahların öldürücülüğünden tevbe ile kurtulmalı, isyan lekelerini gözyaşlarıyla yıkamalı ve gönül gözünü bir kere daha verâlara çevirmelidir.
İşlenen bir günahın, kötülük ve seyyienin hemen arkasından bir sevabın, iyilik ve hayrın yapılması kabz döneminin kısalması için önemli bir vesiledir.
Manevî hayatımızdaki bir sıkıntı ve kabz halinde inşirah kaynağı olabilecek hususlardan biri de psikolojik tavır ve durum değişikliğidir. Psikologlar da, insanın kendini yenilemesi ve üzerindeki sıkıntıyı atabilmesi için bir hal ve tavır değişikliğini salık vermektedirler. Öfke anında abdestin tavsiye edilmesinin hikmetlerinden biri de yine bu tavır değişikliğini temin etmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.