Çocukluk Çağı Sorunları ve Çözümleri
Tikler: Kaslarda tekrarlayıcı, istem dışı ve amaçsız hareketlere tik denir. En sık göz kırpma, burun çekme, kaşları oynatma, omuz silkme ve yüzde değişik mimikler biçiminde ortaya çıkarlar. Hastanın kendi iradesi ile bu hareketleri birkaç dakikadan birkaç saate kadar durdurabilmesi tipik bir bulgudur. Ruhsal kökenli olduğu kabul edilen tik bozukluğunda tedavi çok yönlü bir yaklaşımı gerektirmektedir. Aileye danışmanlık, çocuğa psikoterapi ve davranış tedavisi gibi yardımların yanı sıra yoğun gerilimli, stresli durumlarda kısa süreli olarak anksiyete giderici ilaçlar verilebilir.
Kıskançlık: Küçük kardeşe duyulan kıskançlık, çocukların yaşamında en yaygın kıskançlık örneğidir. Bu kıskançlık türünde, çocuk genellikle saldırgan biçimde davranır. Kardeşine vurma, ısırma sık rastlanan davranışlardır. Kardeş kıskançlığı nedeniyle çocukta görülebilecek emekleme, bebekçe konuşma, biberonla beslenmeye dönme, altını ıslatma, tırnak yeme, parmak emme v.b. gibi bebekleşme ve gerileme belirtileri, çocuğun ruh sağlığını büyük ölçüde etkiler. Bu sebeple, anne ve babanın daha kardeş dünyaya gelmeden, çocuklarını bu konuda hazırlamaları, doğum sonrası bebeğin beslenme, temizlik, giyim gibi ihtiyaçlarını kontrollü bir şekilde büyük kardeşe yaptırmaları en uygun çözümdür. Bununla birlikte çocuğu yeni bebeğin gelişine hazırlamak için, bir kız ya da erkek kardeşi olacağını ve onunla oynayabileceğini söylemek kıskançlığı gidermeyeceği gibi körükleyebilir. Küçük bir çocuk, bu olayın hayatına getireceği değişiklikleri algılayacak kadar olgunlaşmış ve deneyimli değildir.
Karanlık ve Gece Korkuları: Çocuklarda en sık ortaya çıkan korkuların başında karanlık ve gece korkuları gelmektedir. 3-4 yaş döneminde gelişim sürecinin bir özelliği olarak bu korkuların ortaya çıkıyor olması normal karşılanmaktadır. Ancak bu korkuların çocukların uyku düzenini bozması, anne-babaya bağımlılık düzeyini arttırması, yalnız yatmalarına engel olması gibi durumlarda, bu korkular artık normal gelişim süreci seyrinin dışına çıkmış olarak düşünülmelidir. Gece korkuları, ebeveynler ve çevre tarafından en çok pekiştirilen korkulardır. Eğer ebeveynlerde de karanlık ve gece yalnız uyuyamama ve ışıksız uyuyamama gibi korkular var ise, bu korkular daha çok pekişmektedir. Anne-babasının gece korkuları ile ilgili yoğun kaygılar yaşadığını gören çocuk, bu durumda daha da kaygılı bir yaklaşım sergileyecektir. Anne-babanın korkuları olduğunu gören çocuğun düşüneceği: “Demek ki korkacak bir şey var.” olacaktır ve bu durumda çocuğun korku düzeyi daha da artabilecektir. Eğer anne-babalar bu korkuyu pekiştirmezlerse ve uygun yaklaşımları sergileyerek çocuklarını rahatlatırlarsa, olması beklenen bu korkunun ortadan kalkmasıdır.
Öfke Nöbetleri: Okul öncesi dönemdeki çocukların neredeyse tamamı zaman zaman öfke nöbetlerine kapılır. Ağlama, somurtma, çığlık atma, ayaklarını veya kafasını vurma gibi davranışların hakim olduğu öfke nöbetleri genellikle çocukların kızgın veya gergin olduğu zamanlarda patlak verir. Öfke nöbetleri nefesini tutma veya vurma, ısırma, tekmeleme gibi daha saldırgan davranışları da içerebilir. Öfke nöbetleri tipik olarak 1 yaş civarında başlar ve sıklıkla 4 yaş dolduğunda sona erer. Öfke nöbetleri gelişimin normal bir parçası olarak kabul edilir. Bu yaşlardaki çocuklar kimlik duygusu ve bağımsızlık kazanmaya çalışmaktadır. Ancak kelime hazinelerinin kısıtlı olması nedeniyle duygularını kelimelerle ifade edemezler. İstediği bir şeyi yapamadığında, istediği bir şeyi elde edemediğinde ya da kontrolünü kaybedecek kadar öfkelendiğinde çocuğun gerilimi öfke nöbetine dönüşebilir. Öfke nöbetleri en fazla çocuğun yorgun veya aç olduğu zamanlarda veya kendisini rahat hissetmediği ortamlardayken oluşur. Açlık ve yorgunluk gibi durumlarda çocuk duygularını ifade ve kontrol etmekte zorlanır.
Gece İşemeleri: Halk arasında gece işemesi olarak bilinen, tıbbi adıyla Enürezis Nokturna dünyada olduğu gibi ülkemizde de sık görülen bir sorundur. Gece işemesi 5 yaşından büyük çocuklarda geceleri tıbbi bir neden olmaksızın yinelenen idrar kaçırmalarıdır. Sağlıklı çocuklar da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabilirler. Gece işemesinden bahsedebilmek için idrar kaçırma sıklığının ardarda gelen 3 ayda haftada 2 kereden fazla olması veya idrar kaçırmanın sıkıntı verici ya da işlevselliği (örn. okulda) bozucu etkilerinin olması gereklidir.
İdrar kaçırma sadece gündüzleri de olabilir (Enürezis Diürna). Bir de hem gece hem gündüz olan tipi vardır. Enüretik çocukların ’si mesane kontrollerini hiç kazanmamışlardır, bir başka deyişle bebekliklerinden beri idrar kaçırmaktadırlar (Birincil gece işemesi). Kalan ’si ise idrar kaçırma sorunlarının olmadığı bir dönem (en az 1 yıl) sonrasında idrar kaçırmaya başlarlar (İkincil gece işemesi). Gece işemesi ülkemizde psikologlara en sık başvuru nedenleri arasındadır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık ’inde gece işemesi görülmektedir. Kendi kendine de düzelebilen gece işemesinin sıklığı yaş ilerledikçe azalmakta, erişkin yaşlarda %1 oranında devam etmektedir. Oluş nedenlerinde birden çok etken üzerinde durulmaktadır. Bu etkenlerin başında ailesel yatkınlık gelmektedir.
Bir de psiko-sosyal etkenlerin çok önemli olduğu durumlar söz konusudur. Özellikle ikincil gece işemesi olan çocuklarda idrar kaçırmanın zorlu yaşam olayları (kardeş doğumu, okula başlama, taşınma, hastaneye yatma, anne babanın boşanması, anne ya da babanın bir nedenle uzaklaşması gibi) sonrasında başlayabildiği görülmektedir.
Gece işemesi kendi kendine düzelen bir durum olmakla birlikte idrar kaçırmanın çocuğa ve aileye sıkıntı vermesi, çocuğun kendine güvenini azaltabilmesi, birlikte başka davranış ve duygulanım sorunlarının olabilmesi nedeniyle tedavi önerilmektedir. Tedaviye başlamadan önce çocuk hekimi tarafından çocuğun fiziksel muayenesi yapılmalı, idrar kaçırmaya yol açabilecek diğer nedenler (idrar yolu enfeksiyonu, ürolojik sorunlar, şeker hastalığı, epilepsi gibi) gözden geçirilmelidir.
Kaynak:Aktüel Psikoloji
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.